Acı

1K 91 17
                                    

Eve geldiğim gibi kendimi yatağa attım. Girayın beni arabada öpmesi beklenmedik bir şeydi. Ona kızmak istiyorum ama kızamıyorum. Neden kızamadığımı bende bilmiyorum. Elim istemsizce dudaklarıma gidiyor. Etkilenmiş miydim? Hiç emin değilim. Girayın öpüşü sanki beni ona çekiyordu. Ne kadar geri gitmek istesem de ona doğru yürüyordum.

Telefon çaldığında düşüncelerimi köşeye bırakıp arayan kişiye baktım. Asena. "Efendim." Sesim o kadar kötü çıkmıştı. Giray beni öptüğünde ses tellerimi de koparıp gitmişti sanki. "Kızım az önce Sinanla konuştum. Poyraz gitmiş." Gitmiş mi? Nereye gidebilir ki? Sadece biraz kafasını dinlemek istemiştir. Başka ne olabilir ki? "yok ya kafasını dinlemek istemiştir. Birkaç güne gelir." Gelir değil mi? Gelmesini ümit ediyorum. "Yok, Amerikaya gitmiş. Temelli." Temelli mi? İşte beni öldüren kelime... Temelli. Bir daha geri gelmeyecek mi? Bir daha onun yüzünü göremeyecek miyim? "iyi bari orada yuva kurar." Bu cümleyi söylemekte bu kadar zorlanacağımı sanmazdım. "Saçmalama Masal. Poyrazdan bahsediyoruz. Hani şu sana deliler gibi aşık olan. Senin için ölmeyi bir saniye bile düşünmeyen çocuktan." Gerçektende benim için bir saniye düşünmeden ölür müydü?

Ama artık benim için ölmesine gerek yok. Çünkü o artık yok. Beni bırakıp gitti. Ne kadar ayrılmış olsak ta beni bırakıp gitmemeliydi. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Poyraz ortaya çıktığından beri Sinandan da uzaklaştım. Hem Sinanın hem Muratın hem de Girayın arasında kaldım. Benim için artık Poyraz diye biri yok. "Masal orada mısın?" ben buradayım da aklım yine uçup gitti. Zor tuttuğum tek bir tane gözyaşımı bıraktım. "buradayım."

"Bir şey demeyecek misin?" ne diyeyim ki? Olup bitmiş. Bana haber vermeden çekip gitmiş. Benim bir şey söylemem neyi değiştirir ki? Poyrazı geri mi getirecek? Ya da Poyrazla tekrardan birlikte mi olacağız? Hiçbiri. Ne geri gelecek ne tekrar birlikte olacağız. Her şey bitti. Herkesin diline dolanan Masal ve Poyraz aşkı bitti. Hiçbir aşk kalıcı değildir. Muhakkak bitmez dediğiniz tüm aşklar biter.

"Ne diyeyim? Çekip gitmiş. Hem de benden habersiz. Bana haber verme gereği bile duymamış. Ben bunun üzerine ne diyeyim?"

"Haklısın." Diyebildi sadece. Haklısın. Bende haklı olduğumu biliyorum ama haklı olmak Poyrazı geri getirmiyor. Bu saten sonrada getirmesin. "Tamam, canım ben kapatacağım sonra konuşuruz." Deyip hiçbir şey demesini beklemeden kapattım.

Poyraz gerçekten ben bırakıp gitti mi? Bunca zorlukla, üstesinden gelemediğim olayla baş başa bırakıp gitti mi? Eğer gitmişse bir daha geri dönmesin. Gelip beni daha fazla kırmasın. Artık bunu dayanamıyorum. Hep kırılmaya dayanamıyorum. Kırık bir kalbe sahip olmak istemiyorum.

Evet gittin. Hem de bensiz. Ama beni acılarımla baş başa bırakıp gittin. Sen yanımdayken o acıları hissetmiyordum. Ama şimdi hepsi kendini belli ediyor. Acılar içinde adını bağırmak istiyorum. Ama artık yapmayacağım. Sen beni bırakıp gittin. Hiçbir şey söylemeden gittin.

Artık gökyüzüne bakmaya korkar oldum. Yıldızlar seni bana gösterirse diye. Ben senden istemeyerek vazgeçtim. Bensiz mutlu olmanı istiyorum. Ben olmadan hayatına devam etmeni istiyorum. Çünkü bende öyle yapacağım. Sanki hayatıma Poyraz asla girmemiş gibi.

İçim ne kadar yansa da yoksun artık. İsmini haykırmak istiyorum ama boğazım düğümleniyor. Nefesim kesiliyor. İnsanların sana acımasından sıkıldın. Ama bak artık bana acıyorlar. Artık ben acınası haldeyim.

Artık konuşacak bir şeyimiz yok. Beraber yaşayacağımız bir şeyimiz yok. Sen ayrı bir dünyaya gittin beni ayrı bir dünyada bıraktın. Neden bıraktın diye sorgulamayacağım seni. Yaptın işte ne kadar senden ayrılmak istediğimi söylesem de beni terk edip acılarımla baş başa bırakan sensin.

Gözlerimi açtığımda yatakta uyuya kaldığımı anladım. O derin düşünceler beni çok yormuş olmalı. Acıktığımı anladığımda yataktan çıkıp mutfağa gittim. Annem ve babam nerede? Fazla kurcalamadan dolabı açıp bir şeyler ağzıma attım. Birazdan annemler gelir. Oturma odasına geçip televizyonu açtım. Rastgele bir kanalda durup izlemeye başladım. Pek benim tarzım olmasa da bir şans verip izlemeye devam ettim. Herkes bir şansı hakkeder değil mi? "Bazıları da ikinci şansı." Kim konuştu? Korkudan kafamı yavaş yavaş arkama çevirdim. Poyraz mı? Hani gitmişti? Asena yalan mı söyledi? "Poyraz senin ne işin var burada?" Bir dakika kim Poyraza kapı açtı? Yoksa gizlice mi içeri girdi? "Seni görmeye geldim." Beni mi? Neden beni görmek isteyesin ki? Hem ben seni sildim. Sende beni silsen iyi olacak. "Beni mi? Unuttuysan biz ayrıldık."

"Evet ayrıldık. Ama ben seni unutamadım Masal. Seninle geçirdiğim onca zaman. Onca güzel şeyi unutamadım." Ayağı kalkıp Poyrazın karşısına dikildim. "Demek beni unutamadın. Demek onca güzel anıyı bırakamadın. Ama bak geri geldin ve kendinle birlikte kalbime derin bir yara getirdin. Her şeyi geçtim. Hastane odasında bana karşı söylediğin o kelime var ya...'İnsanlar kalbimi buzlaştırdı.' O insanlardan biri ben oluyorum. Ve haklısın ben senin kalbini buzlaştırdım sen ise parçaladın." Ağlıyordum. Farkına varmadan ağlıyordum. Az önce yaptığım uzun konuşma acılarımı daha derinleştirdi. Keşke geri dönmeseydin. Keşke seni unutabilseydim. Keşke senin yerine ben hafızamı kaybetseydim. Ama işte keşkeler. Sonradan keşke demenin hiçbir faydası yok. Poyraz elimi ellerinin arasına alarak dudaklarıma yapıştı.

Soluk soluğa yataktan kalkarak az öncekinin bir rüya olduğunu anladım. Aslında Poyraz gelmemişti. Onca kelimeyi Poyraza gerçekten söylememiştim. Poyraz beni öpmemişti. Hepsi bilinçaltımın bir oyunuymuş. Her zamanki gibi Rüyaymış.

Derin bir nefes alarak banyoya gittim. Kendime gelmem lazımdı. Poyrazla ayrılmak bana iyi geleceğini düşünmüştüm. Ama tam tersi beni parçaladı. Hayattan soğudum artık. Yaşamak istemiyorum. Ama ölmekte istemiyorum. Nasıl bir ikileme arasında kaldığımı algılayamıyorum. Yaşamak mı ölmek mi? İkisi de kulağa hoş geliyor. Ama her zaman bir seçeneğimiz olur. Ve ben şuan yaşamak seçeneğini seçmişim.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra bir süre ayna karşısında nasıl çöktüğümü izledim. Günbegün çöküyordum. Daha fazla dayanamayıp havluyla yüzümü kuruladım ve banyodan çıktım. Odama girdiğimde ilk yaptığım iş saate bakmaktı. Saat on bir olmuştu ve Giraydan birkaç mesaj vardı.

"Özür dilerim."

"Seni kırmak istemezdim."

"Lütfen cevap ver. O öpüşmenin bir hata olduğunu biliyordum." Evet hataydı. Hem de haddinden fazla. Anlamsız bir öpüşmeydi. Ortada hiçbir şey yokken beni aniden öptün. Beni öptüğün parçalanmış kalbimi sen paramparça ettin. Acıyan yaralarımı ayriyeten sen sızlattın. Sende canımı yaktın.

"Yok kırılmadım. Ama bir daha böyle bir şeyin olmasını istemiyorum." Deyip telefonu komidinin üzerine bıraktım.

Yatağın üzerine oturup gözlerimi kapattım. Hayallere dalmak istiyordum. Gerçek dünyadan uzak yerlere gitmek istiyordum. Poyraz olmadığı bir yere. Sanki Poyrazı hiç tanımadığım bir yer olsaydı keşke. Gözüm kapalı oraya koşardım. Poyraz olmasaydı bu acılarda olmayacaktı. Bu acıların asıl sahibi Poyrazdı. Parçaladığın kalbin sahibi de Poyrazdı. Ama eski sahibi.

Telefona gelen mesaj sesiyle telefonu elime alarak mesajı açtım. "Tekrardan özür dilerim. Bir daha asla öyle bir eşeklik yapmam." Demiş. Mesaja cevap vermeden tuş kilidini kapatıp eski yerine bıraktım.

Fazla yorgundum. Daha fazla dayanamayarak yatağa girerek uyamaya çalıştım. Bu halde nasıl uyuyacaksam artık... Ama uyumalıydım. Çöktüğümü biliyordum ve buna engel olmalıydım.

Rüya || Tamamlandı ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin