Poyrazın dönüşü

781 117 26
                                    

Hızımı alamadan bahçeye çıktım. Gözlerim bizimkilerini ararken çok uzakta olduklarını gördüm. Onların yanına gidene kadar Poyraz gidebilirdi. Bir süre daha onlara baktığımda Sinan bana baktı.

Poyrazı unuttum ya koşarak bahçeden çıktım. Arka tarafa doğru koşmaya başladım. İçimden gitmemesi için dua ettim. Kalbimin temiz olduğunu biliyordum ama bu kadar temiz olduğunu düşünemedim.

Poyrazın gitmediğini görünce durup nefes alışverişimi düzene soktum. Yürüyerek Poyrazın yanına gitmeye başladım. Gitme nereye gidiyorsun? "Poyraz dur!" dursana ya. Neden beni duymuyorsun oysaki çok yüksek bir şekilde bağırdım.

Hızlıca elimi omzuna atarak kendime çevirdim. "Poyraz." Evet bu Poyrazdı. Yaklaşık bir yıl önce beni bırakıp uçtuğunu düşündüğüm Poyraz. Evet, bu sefer emindim. Poyrazı sıkıca kollarımla sardım. Onun o güzel kokusunu ne kadar çok özlemişim. Ona dokunmayı, onunla gülmeyi hatta onu öpmeyi çok özledim.

Poyraz birden beni iterek "Hanım efendi ne oluyor birden sarıldınız?" tabi sarılırım sen benim sevgilimsin. Hani dokunmaya kıyamadığın Masal var ya işte o benim. Bir dakika bana hanım efendi mi dedi? Evet, dedi hem de bana dedi.

Gözlerimi hayretle açıp Poyraza bakıyordum. Beni nasıl tanımaz ya? Gözlerimden akan yaşlara engel olmak istemedim. Yeter artık özgür olmak onlarında hakkı.

Arkamdan omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. Sinan da gelmiş. "Sinan bak Poyraz ölmemiş yaşıyor." Sinan bi bana bi karşısındaki canlı kanlı Poyraza bakıyor. "Ben şuan Murat diye bir arkadaşımı bekliyorum." Murat mı? Poyrazla arkadaş mı? Murat yine nasıl bir oyun oynuyorsun. "Poyraz benim Masal. Dokunmaya bile kıyamadığın sevgilin. Hayallerindeki tek gerçek." Ama nasıl konuştum ya ben bile kendimden böyle bir konuşma beklemiyordum. "Demek ki eski sevgilini buldun." Evet Murat buldum ama sen bir şeyler çeviriyorsun.

"Murat kardeşim bu ikisi ne saçmalıyor? Sabahtandır konuşuyor hiçbir şey anlamadım." Bu konuşan Poyraz mıydı? Muratta 'Kardeşim' kelimesini kullanmıştı.

Muratı kolundan tutarak biraz ileriye götürdüm. "Murat, Poyraza ne yaptın? Ve onu nerede buldun?" bunları bilmek benim hakkım. "Ben Poyraza hiçbir şey yapmadım. Onu nerede buldun? İşte orası çok uzun bir hikaye." Uzun muzun sen anlat ben dinlerim. Bir yıl Poyraza hasret kaldım. Onunla ilgili her şeyi özledim. "Anlat."

"peki. Poyraz vurulduğu gün hastaneye kaldırıldı ya hani hepiniz gittiniz ama ben gelmedim. Aslında bende oradaydım. Doktor dışarı çıktığında hepinizin ağladığını gördüm. O an Poyrazın öldüğünü sandım. Hemen bana doğru gelen doktoru durdurup Poyraz Kaya'nın durumunu sordum. Doktorda Poyrazın yeni ameliyattan çıktığını ve hafızasını kaybettiğini söyledi. Aslında bunu gelip size söylemeliydim. Ama söylemedim size bir sürpriz yapmak istedim. Birkaç gün sonra Poyraz hastaneden çıktığında onu ben gidip almıştım."

Yok artık!

Peki bizim arkasından ağladığımız, o kadar gözyaşı döktüğümüz kimdi? "O zaman ölen kimdi?"

"Eren kahraman diye biriymiş. Zaten kimsesi yokmuş o yüzden en arayan oldu ne soran." Murat anlatırken gözyaşlarıma engel olamadım. Meğersem öldü sandığımız Poyraz bunca zaman Muratın yanındaymış.

Hemen Poyraz ve Sinanın yanına gittim. Yanlarına gittiğimde ikisinin gözlerini üzerimde hissettim. Ama ben Poyraza bakıyordum. Çok özlemiştim. "Dur bir dakika. Sen Muratın bana her gece resimlerle anlattığı kızsın. Masalsın sen. Benim ona aşık olduğum Masal." Ne bunları Murat mı anlatmıştı? Ben Muratın bizi ayırmakla uğraştığını sanıyordum.

Poyraz bunları anlatırken gözyaşlarım usulca yanağımdan aşağıya doğru kaydı. Poyraz beni hatırlıyordu. Bana biraz daha yaklaşarak elini yüzüme götürdü. Baş parmağıyla yüzümü okşuyordu. Onun yüzüme her dokunuşunda kendime engel olamıyordum. En sonda ben yapışacaktım dudaklarına.

Beni kollarının arasına alınca bende ona karşılık verdim. Onun erkeksi kokusunu o kadar çok özlemişim ki artık ondan bir saniye bile ayrılmak istemiyordum.

Ben Poyraz, Sinan ve Murat beraber okula doğru yürüyorduk. "Murat biraz bekler misin?" dedikten sonra devam ettim. "Siz gidin biz şimdi geliri." Dedim. Murat olduğu yerde durduktan sonra Poyraz ve Sinanın gitmesini bekledik.

Murat yüzüme bakıyordu. Konuşmamı bekliyordu. Fazla uzatmayacaktım direk konuya girecektim. "Neden yapıyorsun?"

"Ne yapıyorum?"

"Neden durmadan beni mutlu etmeye çalışıyorsun."

"Çünkü sen mutlu olmayı hak ediyorsun." Gerçekten hak ediyor muyum? Bu söylediği bana pek bir cevap olarak gelmedi. "Aslında bunu altında başka bir şey var."

"Evet, var ama zamanı gelince öğreneceksin." Ama zamanı ne zaman gelecekti? Kafamı olumlu anlamda sallayarak yürümeye devam ettik. Okulun bahçesinden içeri girdiğimizde Poyraz bizim çocukların yanındaydı. Çok iyi anlaştıklarını gördüm. Neden anlaşmasınlar ki onlar önceden beri birbirlerini tanıyorlar. Onların o halini görünce yüzüme nedensiz bir gülümseme geldi.

Bizimkilerin yanına gittiğimizde Murat "Ben gidiyim artık." Deyip arkasını döndü. Biraz ilerledikten sonra Sinan arkasından seslenip yanına gitti. Ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama güzel bir şeyler konuştuklarını birbirlerine karşı gülmelerinden anladım. Bu ikisini asla karşı karşıyayken güldüklerini görmedim.

Sinan, Muratın yanından ayrılıp yanımıza geldi. Saate baktığımda derse geciktiğimi fark ettim. "Sinan koş derse geciktik." Dememle diğerlerine el sallayıp hızlıca derse koştuk. Şükürler olsun hocayla birlikte derse girdik.

Ders bittiğinde bizimkilerle biraz zaman geçirdikten sonra eve geldim. Kendimi odaya attığım gibi o anın mutluluğuyla etrafımda dönmeye başladım. Neden böyle bir şey yaptığımı bende bilmiyordum.

Banyoya girerek sıcak suyun altında güzelce duş aldıktan sonra üzerime geçirdiğim bornozla odama girdim. Dolabımı açtığımda içinden iç çamaşırı ve pijamalarımı çıkararak yatağın üzerine bıraktım. Gözüm birden karşımda duran duvara takıldı. Oha, bunun burada ne işi var?


Rüya || Tamamlandı ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin