Bu hala ne yüzle buraya geliyordu? Cesareti nereden buluyordu ki? Gözlerimi kısarak ona bakıyordum. Onunla konuşmamaya çalışıp yanından geçecektim. Durduğum yerden hareket ederek devam ettim. Onun yanından geçerken kolumdan tutup kendini bana çevirdi. "tam yedi aydır her gün buraya geliyorum. Belki Masal dışarı çıkar diye. Yedi aydır, üç öğün seni arıyorum belki Masal açar diye. Yedi aydır sana mesaj atıyorum belki Masal cevap verir diye. Ama yok. Sanki ben yokmuşum gibi davranıyor. Ve suçumun ne olduğunu dahi bilmiyorum." Bu uzun konuşmadan sonra derin bir nefes alarak. "Tam yedi ay önce Poyrazın ölümünden Murat'ı sorumlu tutmuştum. Neden mi? Çünkü ona Murattan başka kimse zarar vermek istemez. Çünkü onun kalbi çok temizdi." Karşımda dolan gözlerle ben dinliyordu. O konuşmamdan dolayı gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Murat yüzümü ıslatan yaşları eliyle sildikten sonra konuşmaya başladı. "Özür dilerim Masal. Ama bunu bil ki Poyraza ben zarar vermedim." Dedikten sonra derin bir nefes alarak devam etti. "Veremezdim. Çünkü Masal ona değer veriyordu. Masalın değer verdiği insanlara zarar veremem. Çünkü Masalın üzülmesine dayanamıyorum." Birkaç saniye gözlerimi kapattım. Açtığımda derin bir nefes alarak. "Bir daha karşıma çıkma." Diye çemkirdim. Murat bunu beklemiyordu. Kolumu avucundan kurtararak devam ettim.
Asenayla aynı üniversitede olduğumuz için rehberimden 'Asim' diye kayıt ettiğim numarayı arayıp kulağıma götürdüm. Telefon açıldığında heyecanla çıkan sesiyle "Masal..." diyebilmişti sadece. Çünkü beklemiyordu. Aslında ben olsaydım bende heyecanlanmıştım. "Asena..." diyebildim. "Nasılsın canım." Nasıl mıydım? Bilmiyorum. Hayatım birden değişmişti. Nasıl olabilirdim ki? "İdare ediyorum. Bugün beraber üniversiteye gidelim mi?"
"Ben ve sen üniversiteye gideceğiz?" Şaşkınlığını gizleyemeyerek sormuştu. Neden bu kadar şaşırmıştı? "Evet, istemezsen ben tekte gidebilirim." Valla benden korkulur. Kendimi nasıldı masum yapıvermiştim? "Yok, isterim bizim evin önüne gel seni bekliyorum." Dedikten sonra onaylayıp telefonu kapattım.
Kısa süre sonra Asenanın yanına gelmiştim. Beni görünce sıkıca sarılmıştı bana. Bende hafif gülümsemeyle karşılık vermiştim. Ne kadar çok özlemişim bu kızı. "Burak nerede?" ağzımdan sadece bu soru çıkmıştı. Nedenini bilmiyordum ama Burak'ı merak ediyordum. "O da şimdi Üniversitededir." Dedikten sonra onu onaylayıp üniversiteye gittik.
Üniversitenin bahçesine girdiğimizde çok hoş görünüşlü bir bina bizi karşılamıştı. Geniş bir bahçesi vardı. Her köşede banklar vardı. Kafamı etrafımı süzmek için çevirdiğimde grup olmuş insanların gülerek eğlendiğini gördüm.
"Gel bizimkilerin yanına gidelim." Bizimkiler dediği kimdi? Burak olduğunu anladım ama onun yanında birileri daha vardı. Çünkü 'ler' çoğul eki kullanmıştı. Asenayı takip edip beni götürdüğü yere gittim.
Burak'ı görmüştüm. Ama yanında bir kız bir erkek daha vardı. Demek ki çoğul eki buradan geliyordu. Erkeğe baktığımda uzun boylu siyah saçlı siyah gözlü atletik bir yapısı vardı. Ne kadarda Poyraza benziyordu. Kıza baktığımda ise sarı saçlı olduğunu ve çocuğa göre epeyce kısa olduğunu görebildim sadece. Çünkü arkası bana dönüktü.
Biraz daha ilerledikten sonra Burak bizi fark etmiş olmalı ki ayağı kalkıp gülümsedi. Beni görünce şaşırdığını anlamıştım. Burak'ın ayaklandığını gören kız ve çocukta ban bakıyordu. Kendimi bir an tehdit altında hissettim.
Burakların yanına vardığımızda. Burak beni sararak sıkıca sarıldı. Burak'ı çok özlemiştim. Nede olsa lisedeki ilk arkadaşımdı.
Sarılmayı bıraktıktan soru Burak yanındakilere dönerek "Arkadaşlar bu Masal. Masal bunlar ise Sinan ve Burcu." Dedi. Sinan denen çocuk elini uzatarak "memnun oldum." Dedi. Elini boşta bırakmamak için elimi uzatarak Sinan'ın elini sıktım ve "Bende memnun oldum." Dedim. Kızında bana samimi davrandığını anlamıştım. Elini uzatarak "Memnun oldum Masal." Dedi. Bende ona gülümseyerek "Bende Burcu." Dedim.
Bunların sohbetinden sıkılmıştım. Durmadan gülüyordular ama benim aklımda hala Poyraz vardı. Sıkıldığımı belli ederek derin bir iç çekerek ofladım. Sinan bunu fark etmiş olmalı ki "Masal sıkıldı galiba artık bölümlere dağılabiliriz." Dedi. Oh, sonunda beni anlayan biri çıktı. Tekrar ders bitiminde burada toplanacağız diye sözleştikten sonra herkes kendi bölünme dağıldı. Burak'ın hukuk ve Asena'nın da konservatuar okuduğunu biliyordum. Ama Sinan ve Burcunun hangi bölümde oldukları hakkında hiçbir fikrim yok.
Sonunda Mimari bölümünü bulmuştum. Boş bir yer bularak oturdum. Dersin başlamasına az kalmıştı bende kafamı masaya dayayarak gözlerimi dinlendiriyordum. Birden birinin bana dokunduğunu hissettim. Birden irkilerek kafamı kaldırdım. Ne alaka. "Masal sende mi mimarlık okuyorsun." Şaşkın gözlerle sadece kafamı onaylarcasına sallamıştım. Ne yani Sinan da mı mimarlık okuyordu?
Sinan da yanıma oturdu. Ah, ben ne kadar yalnız kalmak istesem birileri gelip bunu bozuyordu. Ve bu seferki şanslı kişi Sinan oldu.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Başın sağ olsun." Dedi. Kaşlarımı çatarak suratına bakıyordum. Derin bir nefes alarak teşekkür ettim. Kafamı çevirip kapıya baktığımda giren kişiyle gözlerimi açarak Sinan'a dönerek "Muratta mı mimarlık okuyor?" dedim sadece. Ne olduğunu anlıyordu sanki. "Evet, sevmem zaten pek konuştuğumuz söylenemez." Diye açıklama gereği buldu. Hafif gülümseyerek önüme döndüm.
Sıkıcı ders bittikten sonra Sinanla birlikte bahçeye çıktık. Diğerleri gelmiştiler. Sinanla birlikte yanlarına gelip selam verdik. Banka oturduktan sonra derin bir nefes aldım. Sanki hiçbir şey olmayacakmış gibi. Gözlerimi kapatıp biraz dinlendirmek istedim. Gözlerimi açınca Murat'ın bize doğru geldiğini gördüm. Yine ne isteyecekti? Ben artık onu görmeye tahammül edemiyordum ama o durmadan etrafımda geziyordu.
"Masal biraz konuşabilir miyiz?" Derin bir nefes alarak ayağı kalktım. Gidip tam karşısında durup "Konuşamayız." Dedim. Murat ısrar etmekten vazgeçmeyecekti. "Lütfen sadece birkaç dakika." Diyebildi sadece. Çünkü Sinan ayaklanıp "Kız konuşmak istemediğini söyledi. Şimdi git buradan." Arkamı döndüğümde Sinan da ayaklanmıştı. Aslında hepsi ayaklanmıştı. Murat bakışlarını benden çekerek Sinan'a baktı. "Sana ne lan." Vazgeçmeyecekti. Bu kaba konuşmalarından, rahatsız edici tavırlarından vazgeçmeyecekti. Ellerimi Murattın göğsüne koyarak onu ittim. "Git buradan." Diye bağırdım. Herkesin bize baktığını biliyordum ama umurumda değildi. Murat hayal kırklığına uğramış gibi yüzüme baktı. Ve arkasını dönüp yanımızdan uzaklaştı.
Az önce kalktığım yere tekrardan oturdum. Benimle birlikte diğerleri de oturuverdi.
Sonunda dersler bitmişti. Eve gitmek için bahçeden dış kapıya doğru ilerliyordum. Arkamdan "Masal." Diye bağıran birini duyduğum için durup arkamı döndüm. Sinan arkamdan koşuyordu. Yanıma gelince ellerini dizlerinde birleştirerek nefes alışını düzene sokmaya çalışıyordu. Biraz dinlendikten sonra "Biz çıkışta bir şeyler yaparız diye düşündük. Ama sen eve gidiyorsun. Boş ver evi sende gel bizimle." Önceden olsaydı bu teklifi asla geri çevirmezdim. Ama artık değişti. Her şey değişti. Hayatım, çevrem, duygularım, huylarım. Her şey.
Buruk bir gülümsemeyle "Teşekkürler ama bugün çok yoruldum. Belki başka sefere." Dedi. Sinan pek ısrar etmeyerek onaylayıp benim bahçeden çıkmamı bekledi.
Başım zonkluyordu. Hemen eve gidip biraz dinlenmeliydim. Yürürken birinin beni kolumdan tutarak kendine çevirdi. O kadar hızlı çevirmişti ki göğsüne yapışmıştım. Kendimi geri atarak yüzüne baktım. Tabi ya başka kim olacak Murat. "Ne istiyorsun?" dedim sinirlendiğimi belli ederek. Derin bir nefes alarak "Konuşmak istiyorum." Dedi. Ne konuşacaktık? Ben onu artık hayatımdan silmiştim. Ama o soruyu sormam lazım. "Tamam, sana bir soru soracağım eğer doğru cevap verirsen senin konuşurum." Dinliyorum dercesine bana bakıyordu. Konuşmamı bekliyordu. O yüzden derin bir nefes alarak "Murat... Sen beni seviyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya || Tamamlandı ||
Mystery / ThrillerVazgeçmiştim artık. Hayallerimden, hayatımdan, umudumdan vazgeçmiştim. Dağılmıştım bir günde. Sevdiğim adam. hayatımı verdiğim adam gitmişti. Dayanılmaz bir hal almıştım. Herkes benim için endişelenmeye başlamıştı. Kendime zarar vereceğimi düşünüyor...