Nişan Günü

750 70 7
                                    


Artık o gün gelmiştim. Berkle nişan günümüzdü. Bugün nişanlanıp en kısa sürede evlenecektik. Ne kadar isteksiz olsam da yapmak zorundayım. Arkadaşlarımdan sadece Burak ve Asena gelmişti. Sinan ve Giray nasıl gelecekti ki? Aslında Murat ve Azrayı da çağırdım. Ama işleri olduğu için gelemeyebileceklerini söylediler. Ama işleri erken biterse geleceklerini söyledi. Babam, annem ve babaannem dışında başka tanıdığım yoktu. Berk dışında. Herkes yavaş yavaş geliyordu. Aslında bu kadar kişinin gelmesine gerek yoktu. Sadece birkaç kişinin gelmesi de yeterdi. Ama Berkin ailesi kabul etmedi ve yaklaşık beş yüz kişinin geleceğini söylediler. Aşırı fazla bir sayı... Ben bu kadar insan arasında olmak istemiyordum. Özellikle tüm gözler benim üzerimdeyse. Nişanı orada bırakıp kaçar giderim.

"Masal iyi misin?" Asenanın sorusuyla düşüncelerimi bir yana bırakıp buruk bir gülümsemeyle "İyiyim" dedim. "Masal evlenmek istemesen sen buradan kaçırabilirim." Keşke kaçırsan Burak keşke... Ama yapamam bir işe başladım ve bunu bitirmem lazım. "Burak çok teşekkür ederim. Ama bu adamla evlenmek zorundayım. Bunu yapmalıyım."

Artık salon yeterince dolmuştu. Etrafımda beni kesen birçok insan vardı. Ve ben buna alışık değildim. Alışamam da. Babaannem yanımıza geldi. Yüzündeki ifadeden çok mutlu olduğu belliydi ama keşke bende mutlu olsaydım. Belki Poyrazın gitmesi daha iyi oldu. Eğer o burada olsaydı bu nişanı basardı. Ve her şeyi mahvederdi. Ama onu çok özlüyorum. Gülüşünü, bakışını, kokusunu ve en önemlisi de gülümseyerek adımı seslenmesini. Ama artık her şey bitti. Bundan sonra Berkin gülüşlerine, bakışlarına, kokusuna ve adımı seslenmesine maruz kalacağım.

Gözüm Berkin annesine kaydı. Elinde nişan tepsisi vardı. Üzerinde de iki yüzük ve bir makas vardı. Babaannem kırmızı bir ipe bağlı olan yüzükleri alıp birini benim parmağıma diğerini Berkin parmağına taktı. İlk defa böyle bir duygu hissettim. Acaba bir gün yanımdaki adamı sevebilecek miyim? Onunla olduğumda gülebilecek miyim? Babaannem yüzüklere bağlı olan ipi elindeki makasın ortasına getirdi. "Hadi hayırlısı." Deyip ipi kesti. Aslında en hayırsızı bu... Tanımadığım bir adamla zorla evlendiriliyorum. Ve bunun hayırlı olmasını söylüyorlar. Yeterince saçmalıyorlar zaten daha fazla saçmalamasınlar. Babaannem ipi kestiğinde salonda alkışlar yükseldi. Gereksizdi. Fazlasıyla gereksiz.

Neden her konuda benim düşüncem önemliyken bu konuda önemsenmedi? Evet, her şey babaannem yüzünden olabilir ama benim fikrimi de sorabilirdiler. Nişan bitmek üzereydi. Herkes yavaş yavaş dağılıyorlardı. Bu bir nişandı ama bunun evliliği de olacaktı. Evliliğe kadar olan zaman benim için çok önemli. Babaannemi bu kararından vazgeçirmek için elimden geleni yapmalıydım. "Masal." Görmek dahi istemediğim adam şuan bana sesleniyor. Ne kadar cevap vermek istemesem de ayıp olmasın diye bunu yapmak zorundayım. Berkin olduğu yöne dönerek "Efendim." Dedim.

"Herkes gitti. Sadece ben ve sen kaldık. Gidelim mi?" Ne herkes gitti mi? Nasıl dalmışsam herkesin gittiğini anlamadım. Kafamı olumlu anlamda sallayarak Berkin yanına gittim. Tam çıkmak için hamle yapacakken eliyle elimi tuttu. Bu kadarını da beklemiyordum. Aslında bunu yapması ne kadar normal olsa da tenimin tenisine değmesini istemiyordum. Daha şokumu atlatamadan Berk beni arkasından sürüklüyormuş gibi yürümeye başladı. Hemen kendimi düzeltip Berkin yanına geçip yürümeye başladım. Arabanın yanına geldiğimizde Berk kapımı açıp oturmamı bekledi. Aslında binmeye niyetim yoktu ama bindim mecburen. Berk kapımı kapatıp şoför koltuğuna geçti. Araba hareket etmeye başladığında kafamı buz gibi olan cama yasladım. Hem çok yorgundum hem de çok buruk. "Masal ne bu hal?" Ne varmış halimde? Aslında çok şey vardı ama benim tarafımdan çok şey vardı. Peki, Berkin gözünde nasıl duruyordum. "Ne varmış?" gözlerini yoldan almadan "Sanki zorla nişanlanmış gibisin." Yalan mı? İstemsizce o yüzüğün parmağıma girmesine izin verdim. Ne yaptıysam vazgeçmediler. Ve zorla nişanlandım. "Evet, zorla nişanlandım seninle. Kararımı önemsemediler. Evet, ünlü bir iş adamı olabilirsin. Her genç kızın evlenmek istediği kişi olabilirsin ama benim değilsin. Ben seninle evlenmek istemiyorum." Bu sözlerim Berki sinirlendirmiş olmalı ki burnundan soluyordu. Bu halinden korkuyordum. Ama ona güçsüz görünecek değildim. "Haddini aşıyorsun." Ben mi haddimi aşıyorum? Haddini aşan biri varsa o da sensin. Senin haddine mi benimle evlenmek? Belki Asenanın dediği şey doğrudur. Belki Giray ve Sinan bana uygun biri değildir. Belki Berk bana uygundur. Ne kadar uygun olursa olsun onunla evlenmek istemiyorum. Belki çocuklarımın babası olacak ama onu sevebileceğime inanmıyorum. Tam tersi geçen her gün ondan daha fazla iğreneceğimi sanıyorum. "Berk burada haddini aşan biri varsa o da sensin."

Arabanın ani fren yapmasıyla öne doğru savruldum. Tekrar koltukla buluştuğumda sinirlendiğimi belli edercesine Berke baktım. Ne kadar kötü bakmaya çalışsam da onun bakışlarının yanında benim bakışlarım hiçbir şeydi. "Masal bir daha seni uyarmayacağım. Ona göre konuşmalarını düzelt." Hiçbir şey demeden tekrar önüme döndüm. Berkle uğraşacak değildim. Kendini bir şey sanan biriydi. Herkesin tanıdığı biri ama benim sonradan tanıdığım biriydi.

Evin önüne geldiğimde hiçbir şey demeden kapıyı açtım. Tek ayağımı dışarı attım. Tam çıkacaktım ki Berk kolumu tutup beni kendine çekti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Berkin sıcak dudakları dudaklarımla buluştu. Dudaklarımı öpüyordu ama ben ona karşı gelemiyordum. Ne kadar istemesem de izin veriyordum. Dudaklarımdan ayrıldığında "Görüşürüz." Demekle yetindi. Hemen arabadan indim. Hiçbir şey diyemedim. Sanki dilim tutulmuştu. O an konuşmama izin vermedi. Apartmana girdiğimde karşıma aniden biri çıkmıştı. Dolmuş gözleriyle bana bakıyordu.

t

Rüya || Tamamlandı ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin