Romantizm

1K 90 28
                                    

Eve geldiğimde hala Muratın sevgilisi olduğunu sindiremiyordum. Resmen Murat sevgilisi Azrayı benimle tanıştırmıştı. Ve ben hala bunun şokundayım. Muratın beni sevdiğini düşünüyordum. Ama yanılmışım. Murat beni sevmiyor ama sahipleniyor. İnsan sevmediği birini neden sahiplenmek ister ki? Murat sahipleniyor işte. Murat kim? Neden hayatıma girdi? Neden benimle uğraşıyor? Hiçbir soruya cevabım yok.

Daha fazla üstelemeden Murat ve Azrayı unutmaya karar verdim. Akşam yemeğine daha vardı. O yüzden yapacak bir şeyler bulmam gerekiyordu.

Yataktan kalkıp dizüstü bilgisayarımı aldım. Belki film veya dizi izleyebilirdim. Çünkü yapacak başka bir şeyim yoktu. Bilgisayarla birlikte kendimi yatağa attım. Bilgisayarı açıp önüme çıkan ilk filmi açtım. Ben genellikle Türk filmleri izlerim. Yabancı filmler kafamı karıştırıyordu. O yüzden tercihim Türk filmleri. Biraz gülmeye ihtiyacım olduğu için komedi filmi açtım. 'Düğün Dernek.' Bu filmi her izlediğimde gülmeden edemezdim. Ve şuan tekrar gülüyorum. Film bittiğinde başka bir film izleme kararı aldım. Ama bu seferki film korku filmi olacaktı. 'Gulyabani.' En az korktuğum film bu. Diğerlerini izlemeye cesaret edemezdim. Çok korkuyordum. Ama izlemekten asla çekinmezdim. Korku filmi de bittiğinde sıkıldığımı fark edip dizüstü bilgisayarı yatağa bıraktım.

Odamdan çıktığımda annem masayı hazırlıyordu. Ama babam ortalıkta yoktu. Merak etmedim değil. "Anne, babam nerede?"

"Yoldadır. Geliyor." Daha fazla uzatmadan oturma odasına gittim. Az önce film izleye metken sıkılan ben, şuan tekrar televizyon karşısında dizi izliyorum.

Kapının açıldığını duyduğumda babamın geldiğini anladım. Pek takmamaya çalıştım. Çünkü onunla konuşmuyorum. Ne kadar artık annemi aldatmadığını söylese de ben pek inanmadım. Onun hala annemi aldattığını düşünüyorum. "kızım yemek hazır." Diye gelen sesle küfür saydırmamak için kendimi zor tutum. Bu cümleyi biraz daha geç söyleyebilirdin.

İstemeyerek yerimden kalkarak mutfağa gittim. Zaten eninde sonunda o mutfağa girecektim. Ha şimdi ha sonra... Ama bu mutfağa girilecek.

Hiçbir şey söylemeden masaya oturup yemeğime yumulmaya başladım. Çok mu acıkmıştım? Hayır. Maksat babamla konuşmamak için. Bu yöntem denendi ve onaylandı.

Yemekten sonra hemen odama gittim. Çok sıkıldığım için telefonu elime alarak whatsapp'a girdim. Masalın dostları olan grubun adını değiştirmiştiler.

Yeni ismi Aşıklar şehri. Başka isim mi yoktu? Aşıklar şehri de ne? Hemen gruba girip ismini Bizim tayfa yaptım. Aşıklar şehrinden çok iyi olduğu belliydi. Mesajlar gelmeye başladı.

Asena: Masal saçmalama. Bizim tayfa ne ya?

Ben: Aşıklar şehrinden çok daha iyi olduğu kesin.

Giray: Bence de Asena. Aşıklar şehri ne ya?

Oha, Girayda bu grupta... Ne ara aldılar? Acaba Poyrazda grupta mı? Bence değildir. Daha fazla üstelemeden gruptan çıkıp telefonu yatağa bıraktım. Nereye girsem canım sıkılıyor. Dışarı mı çıksam? Ama tek başıma dışarıda ne yapacağım? Telefonuma gelen mesajla telefonu tekrar elime aldım. Mesaj Sinandan gelmişti. "Dışarı çıkalım mı?" şaka yapıyorsun. Resmen çocuk beynimi okudu. Kabul etsem mi? Evet kabul edeceğim. "Tabi yarım saate hazır olurum." Deyip hemen hazırlanmaya başladım.

Giysi dolabımı açtığımda gözüme çarpan kırmızı salaş elbiseyi çıkardığım gibi üzerime giydim. Altına da kırmızı topuklu ayakkabımı giydim. Dolabımda uzun süredir kullanmadığım çantamı alarak eşyalarımı çantama koydum. Telefonu da çantama koyduktan sonra evden çıktım.

Aşağı indiğimde Sinan gelmişti. Uu, havalı duruş. Bu çocuk neden bu kadar karizmatik? Kollarını göğsünde buluşturup arabaya yaslanmış. Ve sağ ayağını da kaldırıp arabaya dayamış. Durduğumu fark edip hemen hareket ettim. Çocuk yanlış anlamasın. Ayıp. Yanına gittiğimde giydiği takım elbiseyi yeni fark ettim. Ben şık bir elbise, o şık bir takım elbise. Harika olmuşuz. "Çok güzel olmuşsun." Ama sende çok yakışıklısın. "Teşekkürler. Sende çok yakışıklı olmuşsun." Dedim.

Sinan kapımı açtığında ön tarafta yerimi aldıktan sonra Sinan kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçti. Bu sefer kendimi tuttum. Eğer kafamı cama yaslarsam unuttuğum acılarım tekrar sızlayabilir.

Araba durduğunda bir gece kulübüne geldiğimizi gördük. Sinan gelip kapımı açtığında inip Sinanın koluma girdim. Sinan benim için Poyrazın kuzeni değil. A, Poyraz kim ya? Onu tanımıyorum. Sinanla birlikte içeri girdiğimizde koridordaki loş ışık önümü görmemi engelliyordu. Asıl salona geldiğimizde etraftaki sigara dumanından şimdiden rahatsız olmaya başladım. Sigara kokusu o kadar ağırdı ki nefesim daralmaya başladı. Daha fazla beklemeden bulduğumuz boş bir yere oturduk. Sinan gidip kendine viski bana da meyve aroması getirdi. İçecekleri yudumlarken oturduğum yerden müziğe ayak uydurmaya çalışıyordum. Sinan ayağı kalkıp elini bana uzattı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum? "Benimle dans eder misin?" dediğinde çalan müziğin romantik bir müzik olduğunu yeni algıladım. Sinanın uzattığı elini tutarak "Tabi." Dedim.

Dans pistine geldiğimizde kollarımı Sinanın boynuna doladım. O da kollarını belime doladım. Uzun süre dans ettikten sonra yorulduğumu fark edip başımı Sinanın göğsüne dayadım. Sinanın o erkeksi kokusu beni etkilemeye yeterdi. Kendine has kokusuyla parfüm kokusu birbirine girdiklerinde ortaya muazzam bir koku çıkıyordu.

Dans bittikten sonra Sinanla birlikte eski yerimize geçtik. O kadar romantik bir andı ki kendimi zor tuttum. Saat geç saatleri gösterdiğinde "Sinan kalkalım mı?" dedim. Sinan kafasını sallayarak onayladı.

Bardan çıktığımızda biraz hava aldıktan sonra arabaya bindik. Kısa süre sonra araba durdu. Sinana döndüğümde Sinan bana bakıyordu. Yine aynı senaryo... Daha fazla uzatmadan "Görüşürüz." Dedim. Sinan da gülümseyerek bana sarıldı. Oha, yuh. Kısa bir şok geçirdikten sonra Sinana karşılık verdim. Sarılmayı bırakıp Arabadan indim. Apartmanın içine girip arkama baktığımda Sinan bana bakıp gitti. Apartman girişinden sağa döndüğümde biri eliyle ağzımı kapattığında bağırmaya çalıştım. Ama ağzımın üzerindeki el yüzünden sesim boğuk çıktı.

Rüya || Tamamlandı ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin