Dolunay

1.1K 178 7
                                    

Kahvaltımı yaptıktan sonra odama geldim. Okul için üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Yarın hafta sonuydu. Ve Poyrazla çok güzel planlar yapacağım. Ama önce mesaj atıp beni evin önünden almasını söylemeliydim.

Telefonu elime alarak mesaj kısmını açtım. "Aşkım yarım saat sonra bizim apartmanın önüne gelsene beraber okula gideriz." Yesinler benim aşkımı. Aşkım ne ya ama aşkım deme zamanı çünkü biz onunla sevgiliyiz. Telefonu elimden bırakarak dolabımı açtım. Nedense artık ne giyeceğime karar veremiyordum. Yoksa sevgilim olmadığı için mi hemen karar veriyordum. Elime aldığım mavi pantolon ve mavi kazağı üzerime geçirdim. Süper bir uyum yakalamıştım.

Telefonu elime aldığımda Poyrazdan mesaj gelmişti. "Tamam, canım birazdan orada olurum." Ne birazdan mı? Ama ben daha hazır değilim. Telefonu yatağa atarak makyaj masasına koştum. Dalgalı saçlarımı maşayla düzelttim. Göz kapaklarımın üzerini siyahla boyadım. Dudağıma bordo bir ruj sürüp pencereye koşmuştum. Olamaz Poyraz gelmişti. Hemen siyah deri ceketimi üzerime geçirdim. Elime aldığım bereyle aynanın karşısına geçip başıma taktım. Telefonumu ve çantamı alarak ayakkabımı giydim. "Anne ben gidiyorum görüşürüz." Deyip evden çıktım.

Aşağıya inince Poyraz elleri cebinde beni bekliyordu. O da ne Poyrazın baklavaları mı vardı? Giydiği ince kazağın altında vücudu belli oluyordu. Ama ben dayanamam ki çocuktaki baklavaya bak. 'Gel vatandaş gel baklavaya gel.' Pazarcılar gibi bağırmak istiyordum.

Gidip Poyrazın yanağından öpüp "Günaydın." Dedim. Poyrazda bana karşılık verdi. Ah, bu çocuğun kokusu ne kadar güzelmiş. Ölmek istiyordum. Poyraz artık benim ve bugün Poyrazla el ele okula girip herkesin görmesini sağlayacaktım.

Okula yaklaşmıştık Poyraza dönerek "Elini tutabilir miyim?" Neden sorduysam artık sanki dudağından öpeceğim. Bana gülümseyerek elimi tuttu. O güzellim elleri ne kadar sıcaktı.

Okulun kapısından girince tüm gözler bize çevrildi. Fısıldayarak konuşmalarını sanki buradan duyabiliyordum. O gözler arasında Muratta vardı. Çok kötü bize bakıyordu. Sanki her an saldıracakmış gibi.

Oraya odaklanmayı bırakıp okula girdik. Herkes bize bakıyordu. Ve galiba okulun popüler kızı olmayı başarmıştım. Ama hemen ayrılmamalıydım. Eğer ayrılırsam popülerliğe veda edebilirim.

Sınıfa girdiğimizde Asena bizi el ele görünce kısa bir şok geçirdi. Kendine geldiğinde ben çoktan yerime oturmuştum. Poyrazda kendi yerine oturmuştu.

Asena yanıma gelerek "Siz çıkıyor musunuz?" ne sandın ama suç senin eğer o lafı söylemeseydin ben popüler olmak için Poyrazı kullanmayacaktım. 'Suç Asena'nın hakim bey benim hiç suçum yok.'

"Ne sandın kızım." Asena hayretler içinde bana bakıyordu. "İnşallah Dolunay sizi görmemiştir." Dolunay mı? O da kim? Görsün zaten ben herkes bizi görsün diye Poyrazla el ele okula geldim."Dolunay kim?" gerçektende merak etmiştim. Asena neden Dolunay bizi görmesini istemiyordu. Korkuyla gözüme bakıyordu. Neden bu kadar korkuyordu."Dolunay, Poyrazın ilk aşkı ve ilişkiyi Poyraz bitirdi. Ama Dolunay bir türlü Poyrazın peşini bırakmadı. Poyrazla konuşmak isteyen bütün kızları tehdit etti. Uyardıktan sonra Poyrazla konuşan tüm kızları hastanelik yaptı. Bu yüzden okulda hiçbir kız Poyraza yaklaşmıyordu. Ta ki sen gelene kadar." Hikayeye bak. Dolunay manyaksa ben ondan manyağım. Dolunay deliyse ben ondan deliyim. O kim ki beni hastanelik edecek. "Endişelenme Asena o kız bana hiçbir şey yapamaz." Kendimden emin bir şekilde konuştum. Evet, kendimden emindim. O Dolunay denen kız bana hiçbir şey yapamaz.

İngilizce dersiydi. Çok sıkıcı bir dersti ama yok yazılmamak için derse girmek zorundaydım. Tahtadaki anlamadığım yazıları deftere geçirirken önüme bir kağıt düştü. Kimin attığını kontrol etmek için kafamı çevirdiğimde Poyrazın attığını anladım. Kırıştırdığı kağıdı açarak içinde yazan yazıyı okudum. 'Madem dersimiz İngilizce o zaman I love you.' Ama çok tatlı ya beni etkilemeye çalışıyor. Ama beni etkileyemezsin. Kafamı ona çevirdiğimde gülümsedim ama Murattın bana çok kötü bir şekilde baktığını fark ettim. Bu çocuk ne istiyordu benden? Neden durmadan bana kötü bir şekilde bakıyordu? Kafamı çevirerek yazı yazmaya devam ettim.

Ders bitmişti. Sıkıcı İngilizce dersinden kurtulup lavaboya gittim. İçeri girdiğimde sadece esmer, uzun boylu bir kız vardı. Aynanın karşısına geçmiş siyah bir ruj sürüyordu. Beni görünce ruju kapatarak çantasına koydu. Bana baktığını hissediyordum. O yüzden hemen boş bir lavaboya girdim.

Kilidi açıp elimi yıkadım. Tam dışarı çıkacaktım ki az önceki esmer kız içeri girip kapıyı kilitledi. Ne olduğunu anlamadım kaşlarımı çatmış bir şekilde onu izliyordum. "Demek Masal sensin." Dedi alaycı bir tavırla. Bensem benim sana ne kızım. Bir şey mi diyeceksin? Birden ciddileşerek "Poyrazın peşini bırakacaksın. Yoksa seni doğduğuna pişman ederim. O zaten beni seviyor. Beni kıskandırmak için seninle çıkıyor. Fazla heveslenme."

Seni seviyorsa neden seninle değil de benimle çıkıyor. Bence biraz düşün bunu. Galiba Asena'nın bahsettiği Dolunay bu olmalı. Ama bana sökmez. Beni korkutacağını sanmış ama yanılmış. Bende alaycı bir tavırla "Madem Poyraz seni seviyor neden benimle çıkıyor. Kabullen kızım Poyraz senden nefret ediyor. O bana aşık." Deyip lavabodan çıktım. Bu laftan sonra havalı bir yürüyüşle koridorda ilerlemeye çalıştım.

Sınıfa girdiğimde Murat dışında kimse yoktu. Gözüm Muratta kaymıştı. Kolundaki bilekliği okşuyordu. Onun için önemli bir şey olmalıydı. Benim geldiğimi fark edince bileklikle oynamayı bırakıp bana baktı. Eskisinden farklı bakıyordu. Sanki içinde bana karşı bir merhamet vardı. Ama neden Poyrazın yanında görünce öldüresiye bakıyordu. Bu çocuktan hiçbir şey anlamıyordum. Onunla pek konuşmak istediğim söylenemez o yüzden hemen sınıftan çıkıp bahçeye indim.

Bir bankta tek başına oturuyordu. Ah, yazık tek başına mı kalmış kıyamam. Hemen Poyrazın yanına gidip oturdum. Beni görünce kendini düzeltti. "Poyraz." Dedim. 'Efendim' dercesine bana bakıyordu. "Yarın hafta sonu bir şeyler yapalım mı?" hevesli olduğumu anlayınca "Tamam, yarın seni evden alır bir yerlere gideriz." Beni kırmayacağını biliyordum. Zil çaldığında derse gittik.

Ders bittikten sonra Poyraz beni eve bıraktı yarın saat on iki için anlaştık. Nereye gideceğimize tam karar vermedik ama büyük bir ihtimalle sinemaya gideceğiz.

***

Sabah gözlerimi açtığımda ilk iş saate bakmaktı. Ne saat dokuz mu? Poyrazla buluşmamıza sadece üç saat var ve ben daha hazır değilim. Hemen yataktan kalkıp mutfağa gittim. Ne annem daha uyanmamış bile. Kahvaltıyı hazırlamak bana düşmüştü. Ocağın altını yaparak çaydanlığı üzerine koydum. Buzdolabında bulduğum kahvaltılıkları alarak masaya koydum Çay da kaynadığında her şey tamam olacaktı. Her şey hazır olduğunda annem ve babam uyanıp mutfağa gelmiştiler. Sanki şok olmuştular. Annem "Kızım bunları sen mi hazırladın?" Soruya bak anne tabi ben hazırladım. "Evet, annecim." Annem kaşlarını kaldırmış hazırladığım sofrayı pürdikkat izliyordu.

"Ne duruyorsunuz otursanıza." Masaya oturup kahvaltıya başladık. Kahvaltıdan sonra hemen odama gidip saate baktım. Saat on bir olmuştu. Hemen giysi dolabımı açtım. Güzel bir elbise giymeliydim. Ama önce havaya bakmalıydım. Pencerenin yanına gittiğimde perdeyi aralayıp dışarı baktım. Hava kapalıydı her an yağmur yağabilirdi. O yüzden elbise sevdasından vazgeçip günlük bir şeyler giymeliydim. Elime aldığım siyah taytın üzerine kapşonlu bir kazak çıkardım. Birbirlerini tamamlıyor gibiydi. Tayt ve kazağı giydikten sonra üzerime siyah deri ceketimi aldım. Saate baktığımda Poyraz birazdan burada olacağını tahmin ederek evden çıktım. Apartmanın önüne geldiğimde Poyraz tam saatinde beni bekliyormuş. Ne kadar dakik bir çocukmuş. Tam zamanında geleceğini düşünmüyordum. Poyrazı öptükten sonra beni bir sinemaya götürdü. Ne tür bir film izlemek istediğimi sordu 'Aşk' vazgeçilmezimdir.

Poyraz biletleri aldıktan sonra orta sıralara geçtik. Işıklar daha kapanmamıştı ve salonda çok fazla kimse yoktu. Film başladığı zaman aşıklar kapandı. Film o kadar güzeldi ki gözlerimi filmden almadan başımı Poyrazın omzuna yasladım. Bunu neden yaptığımı ben bile bilmiyordum. Gözlerimi filmden alarak Poyrazı izlemeye başladım. Onu izlediğimi fark edince kafasını çevirerek bana gülümsedi. Artık filmi bırakmış birbirimizi izliyorduk. Poyraz daha fazla dayanamayarak dudaklarıma yapıştı. Bende içindeki hevesi kırmayarak karşılık verdim. Filmin bittiğini anlayınca kendimi geri çektim.

Film bitmişti. Sinemadan çıkmıştık. Ben utancımdan Poyrazın yüzüne bakamıyordum. Neden utanıyordum onu bile bilmiyordum. Kafamı kaldırınca babamı gördüm. Ne yapıyordu burada. Elimi kaldırıp seslenecektim ki gördüğüm manzarayla şok oldum.


Rüya || Tamamlandı ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin