Yavaşça kutuda olan resmi elime aldım. Bu bir şaka mıydı? Poyrazın resimleri bir kutuda toplanıp bana yollanmış. Ve ben bunu yapanı bilmiyorum. Gözlerimden süzülen yaşlarla elimdeki fotoğrafa sarıldım. Ne kadar çok özlemişim Poyrazı. Elimdeki sandığı yatağın üzerine bırakarak nefes almaya çalıştım. Sanki biri boğazımı sıkıyor da ölmemi istiyormuş.
Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimdeki ıslaklığı sildim. Beni yıldırmak isteyen insanlara karşı savaşacağım. Ben her zaman güçlü biri oldum. Sadece birkaç fotoğraf yüzünden güçsüz düşmeyeceğim.
Elimdeki fotoğrafı sandığa koyup sandığı giysi dolabımın üzerine bıraktım. Belki bir gün işime yarar.
Sandığı dolabın üzerine bıraktıktan sonra üzerimi değiştirip yatağıma girdim. Bugün çok yoruldum. Hayatımın en güzel ve en kötü gününü bir anda yaşadım.
Gözlerimi aralayınca keskin bir ışığın gözlerime çarptığını hissettim. Daha fazla dayanamayarak yataktan doğrulup gözlerimi açtım. Yine neredeydim. Hayatım hep başka yerlerde geçiyor. Yataktan inerek dümdüz yürümeye başladım. Nu sonu olmayan koridoru nasıl geçeceğimi bilmiyorum. Biraz daha ilerledikten sonra sağ tarafta beyaz bir ışık gördüm. Bu karanlık ve bitmeyen koridoru yürüyeceğime bu güzelim beyaz ışıklı odaya girer bir şeyler öğrenirim. Bu beyaz ışığın nereden geldiği anlaşıldı. Hayretler içinde karşımda duran Poyraza bakıyorum. Yüzündeki gülümsemeyle beni izliyordu. Ona yaklaştığım her adımda o benden on adım uzaklaşıyordu sanki. Neden benim ona yaklaşmama izin vermiyor? Pes etmek istemiyordum ama izin vermiyordu. Sanki ona ihanet ettiğime inanıyor gibiydi. Yüzündeki yerleşen kızgınlığı fark edebiliyorum. Biraz daha ilerledikten sonra önümde üç metre uzunluğunda bir boşluk vardı. Eğer geçebilirsem belki Poyraza yetişeceğim. Ama geçemezsem ölümü kabullenip Poyrazın yanına gidecektim. Biraz geriledikten sonra son hızla koştum. Boşluğun önüne geldiğimde zıplamaya çalıştım. Ama boşluğu boyladım.
"Hayırrr." Diye uyandım. Korkunç bir kabustu. Neden durmadan bu tür rüyalar görüyorum? Artık bu rüyaları görmemek için uykuma son vereceğim. Derin bir nefes alarak yatakta yatma pozisyonumu aldım. Gözlerimi biraz açık tuttuktan sonra kendi kendine kapadı.
Sabah çalan telefon sesiyle hızla yatakta doğruldu. Kimdi bu saate arayan? Gözlerimi devirerek komidinin üzerindeki telefona uzanarak kim olduğuna baktım. Burcu bu saate neden arıyordu? İstemsizce telefonu açarak kulağıma götürdüm. "Efendim."
"Masal..." dedi. Sesindeki endişeyi buradan duyabiliyordum. Birden içime yerleşen kötü hisle "Ne oldu burcu?" dedim. Derin bir soluk aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Masal... Sabah birileri Asenaların kapısını çalmış. Asena da kapıyı açmaya gitmiş. Daha sabah olduğu için kimse salonda yok. Asena kapıyı açtığında yüzünde maske olan biri onu kolundan tutarak evden çıkarıyor. Asena ne kadar bağırsa da faydasız... Annesi ve babası kapıya gelene kadar araba evin önünden uzaklaşmış. Burak ve Sinan da burada... Lütfen hemen gel. Bizi yalnız bırakma." Soluk al kızım biraz nasıl bir çırpıda anlattı.
Şaşkınlıkla hemen yataktan çıkıp "Tamam hemen geliyorum. Merak etme." Deyip telefonu kapatarak yatağın üzerine attım. Nasıl ya Asenayı evinden mi kaçırmışlar?
Hemen üzerimi giyip büyük bir hızla evden çıktım. Yolda yürüme yerine koşmayı tercih etmiştim. Endişeli bir şekilde ilerliyordum. Kim Asenadan ne ister ki? O kendi çevresine mutluluk veren bir kızdı. Yolda Asenayı düşünürken farkına varmadan gözlerimdeki ıslaklığı hissettim.
Hızlıca evin kapısına geldiğimde zili çalmadan önce durup derin bir nefes aldım. Zili çalıp kapının açılmasını bekledim. Kapı açılınca Burcu karşımda şişen gözlerle bana bakıyordu. Hızlıca bana sarılarak "Kim ondan ne ister?" bende sırtını sıvazlayarak "Bilmiyorum. Ama bunu yapanı pişman edeceğim." Sarılmayı bıraktıktan sonra içerideki manzaraya hazırlanmış gibi derin bir nefes alarak içeriye doğru yürümeye başladım.
İçeri girdiğimde tüm gözler bana çevrilmişti. Asenanın anne ve babası, Sinan, Burak ve tanımadığım bir adam daha. Adam pek büyük değildi. Asenanın abisi olmalıydı. Yüz hatları birbirine çok benziyordu. Direk gidip Sinana sarıldım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama bana kendimi iyi hissettirecek tek kişiydi. Sinanın kokusunu içime çektikten sonra sarılmayı bırakıp Burakla da sarıldım.
Asenanın annesinin yanına geçerek ona da sarıldım. Bugün desteğe en çok ihtiyacı olan kişiydi.
Birden aklıma nedensizce Murat geldi. Uzun süredir ondan ses seda çıkmıyor. Bu sessizliğinin hayra alamet olmadığını biliyordum. Ama nasıl bir şey yapacaktı. Bir dakika. Yoksa Asenayı, Murat mı kaçırdı ya da kaçırttı? Neden olmasın ki? Poyrazı da o öldürmedi mi? Bir çırpıda ayağa kalkıp hızlıca çıkış kapısına doğru hızlıca yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimde bir elin omzuma dokunmasıyla irkilerek arkamı döndüm. "Nereye gidiyorsun?"
"Muratın evine Asenayı o kaçırmış olabilir." Dedim Sinana. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. "Bende geliyorum." Dediğinde kafamı onaylarcasına sallayıp evden çıktım.
Arabanın önüne geldiğimde Sinan'ı beklemeye başladım. Kısa süre sonra Sinanla birlikte arabaya binip hareket ettik. Yol boyunca sessizdik. Benim aklım Asenadaydı. Nerede olduğunu bilmiyordum. Belki şuan bana ihtiyacı vardır. Ve ben onun yanında değilim. Arabanın durduğunu hissedince aklımdaki düşüncelerden kurtulup Sinana verdiğim adreste olup olmadığımızı kontrol ettim. Evet, doğru adresteydik. Hızlıca arabadan inip apartmana girdim. Sinan da arkamdan geliyordu.
Kapının önüne geldiğimizde kapıyı çaldım. Ama hemen açılmayınca arkasından bu sefer sili çaldım. Neden bu kapı bu kadar geç açılıyor. Kapı açıldığında Murat karşımda uykulu gözlerle bir bana bir Sinana bakıyor. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor sanki. Yeni uyandığı her halinden belliydi. Üzerindeki pijamalardan, saçlarının birbirine karışmasından belliydi. "Asena nerede?" Murat tek kaşını kaldırıp aval aval yüzüme bakıyor. Ne bakıyorsun sana Asenanın nerede olduğunu sordum. "Ne Asenası. Ben ne bileyim evindedir herhalde." Ne kadar anlamamış gibi yapsa da bu işte Muratın parmağı olduğunu çok iyi biliyordum. Uzun süre sessiz kalmasının sebebi buymuş. Bir plan yapıp Asenayı kaçırmak. Ama beni göz önünde bulundurmamış. İlk ondan şüpheleneceğimi düşünmemiş olmalı. "Saçmalamayı kes. Asena bu sabah evinden kaçırıldı. Ve bu işte senin parmağının olduğunu biliyorum."
"Asıl sen saçmalama Masal. Asenanın kaçırıldığını senden duyuyorum." Yalan söylemekte Muratın üstüne kimseyi tanımıyorum. "Merak etme. Şuan gidiyorum ama zamanı gelince buraya polislerle birlikte gelip kelepçenin kolunda nasıl durduğunu göreceğim." Deyip hemen apartmandan çıktım. Sinanın arkamdan geldiğini hissettim. Birden Sinanın arkamdan bana sarılmasıyla irkildim. "Lütfen sakin ol. Asenayı bulacağız. Söz veriyorum." Bu çocuk beni iyi hissettirmeye yetiyordu. Bende göbeğimde birleştirdiği ellerine dokunarak "Teşekkür ederim. İyi ki yanımdasın. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum." Dedim. Kısa süre öyle kaldıktan sonra beraber arabaya binip ilerledik. Kısa süre sonra Asenaların evine geldiğimizde arabadan inip hızlıca eve doğru ilerledim. Belki bir umut Asena gelmiştir diye. Zili çaldığımda Burcu kapıyı açtı.
İçeri girdiğimde herkes içerideydi. Bende boş bir yer bulup yerleştim. Belki bir haber gelir diye. Belki Asena geri gelir diye. Her dakika sanki yüz dakika gibi geçmek bilmiyordu. Saatime baktığımda saat çoktan dört olmuştu. Bu saate kadar haber gelmemişti. Ve bu saten sonra haber kolay kolay gelmezdi.
Çalan kapı sesiyle hemen ayaklanıp hızlı bir şekilde kapıya yürüdüm. Herkesin arkamdan bana baktığını hissediyordum. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alarak kapı kolunu aşağı indirerek kapıyı açtım. Karşıya baktığımda kimse yoktu. Kapıyı çalıp kaçmış mıydılar? Gözlerimi devirdiğimde yerdeki hareketliliği fark ettim. "Asenaaaa." Diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya || Tamamlandı ||
Mystery / ThrillerVazgeçmiştim artık. Hayallerimden, hayatımdan, umudumdan vazgeçmiştim. Dağılmıştım bir günde. Sevdiğim adam. hayatımı verdiğim adam gitmişti. Dayanılmaz bir hal almıştım. Herkes benim için endişelenmeye başlamıştı. Kendime zarar vereceğimi düşünüyor...