1. BÖLÜM
Gün ışığı çoktan yerini geceye teslim edip gitmişken yeni yeni yağmaya başlayan yağmurun arsız damlaları pencereme vuruyordu. Saat akşamın dokuzuna yaklaşıyordu; her gün yedide evde olan annem ne geç kalacağına dair bir arama yapmış ne de telefonlarıma cevap vermişti. Telaş yapıp ortalığı ayağa kaldırmak için yelkovanın tam on ikinin üzerine gelmesini bekliyordum. Gözüm bir dışarıda bir saatteydi. Arada bir de telefonuma bakıp annemin aramasını bekliyordum. Çalıştığı şirkette mesaiye kaldıysa bana haber vermesi gerekmez miydi? Bu kadar sorumsuz olmamalıydı. Başına kötü bir iş gelmiş olması düşüncesini zihnimden uzak tutmak için böyle bir ihtimali düşünmek yerine annemin sorumsuzluk yaptığı düşüncesine sarılmak istiyordum.
Yelkovanın ağır ağır ilerlemesine öylesine dalmıştım ki dış kapının açılma sesi ile bir an korkup yerimde sıçradım. Gelen kişi annemden başkası olamazdı, bu yüzden bir anlık yaşadığım korku yerini biraz rahatlama ve bolca öfkeye bırakırken hızla odamdan çıktım. Annem kapıyı kapatmış, uzun çizmelerini çıkarmak için kapının yanındaki duvara yaslanmıştı.
Bir an sanki o benim çocuğummuş gibi öfkeyle, "Nerede kaldın sen? " diye patladım. "Saat kaç oldu! Geç kalacaksan en azından bir mesaj atabilirdin! Meraktan-"
Bir gariplik olduğunu fark ettiğim an hemen sustum ve anneme daha dikkatle baktım; sonra etrafa baktım. Annem işe otobüs ile gidip gelirdi ve durak da on dakikalık yürüyüş mesafesindeydi. Dışarıda bir süredir yağmur yağıyordu. Sabah giderken yanına şemsiye almamıştı, şu anda da etrafta ıslak bir şemsiye yoktu ama annem kupkuruydu.
"Sadece biraz geciktim abartmıyor musun? " dedi annem gülümseyerek. Ancak ben gülümsemekten çok uzaktım. Başının gerisinde sıkı bir şekilde yaptığı topuzu, abartısız makyajı ve klasik giyimi ile her zaman ki annem olsa da bir şeyler farklıydı.
"Otobüs ile gelmemişsin," dedim buz gibi bir sesle. Bir an şaşırdı ama yine gülümsedi. "Otobüs ile geldim tabii ki başka- "
"Yalan söyleme anne. " Lafını kestiğimde yüzündeki gülümseme silindi. "Neler oluyor? "
Annemin, "Tamam," deyişini duydum ama bunu bana değil kendisine söylemişti. Sanki bir şeyler için kendisiyle bir karara varmış gibiydi. Bu durum merakımı ve endişemi alevlendiriyordu.
"Önce içeri geçip oturalım," dedi. Kalbim bir an buz gibi oldu. Bir an annemin söyleyeceklerini duymak istemedim ama arkasından yürüyüp odaya girdim. Annem eski moda koyu mavi koltuklarımızdan birine oturduğunda ben de tam karşısındaki koltuğa oturdum ama diken üstündeydim.
"Otobüs ile gelmedim haklısın," dedi. Nefesimi tuttum ve benden gizli bir araba falan almış olmasını diledim. İmkansızın ötesindeydi bu ama... "Beni çalıştığım şirketin sahibi bıraktı. "
"Neden? " Sesim acınacak haldeydi. "Yağmur yağıyor diye mi? "
"Sana daha önce söylemek istedim ama doğru zamana bir türlü karar veremedim. " İçimden çığlık atarak odama kaçmak ve bir daha hiç çıkmamak geçiyor olsa da bomboş bir yüzle anneme bakmaya devam ettim. O da kalbimi yumruklayan sözlerine devam etti. "Bir süredir o adamla birlikteyim. Aslında... Aslında oldukça ciddi bir ilişkimiz var. Senden gizlediğim için bana kızdın değil mi? "
Ne söyleyecektim? Ne yapacaktım? Babam ile boşandıklarından sonra başka bir adam ile bir ilişkiye başlayacağı hiç aklıma gelen bir şey olmamıştı. İkimiz birlikte gayet iyiyiz sanıyordum. Hayatımızda bir erkeğe ihtiyacımız yoktu, neden...
"Ciddiyiz derken..." Sesim soru işaretleri içinde yavaşça kayboldu. Annem o soruyu sormasam da cevabı zaten verecekti.
"Evlenmeyi düşünüyoruz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR (1)
Teen FictionEski adı DEĞİŞEN HAYATIM olan, 2014'te yazılmış kitap. *** "Altın Vuruş ne anlama geliyor?" diye sordum. "Yüksek doz ile hayatına son vermek demek," diye açıkladı. Sesine yansıyan kasvet içimde kederli...