27. BÖLÜM
Keşke kâbus görüyor olsaydım. Anıl'ın eve gelip benim erkek arkadaşım olduğunu söylemesi o kadar mantıksızdı ki kâbus olmalıydı; ama değildi.
Masada tepkisine ilk baktığım kişi ne annem ne de Adnan Bey oldu; hemen Buket'e baktım. Her ne kadar artık Anıl'a karşı bir şey hissetmediğini söylemiş olsa da yüzündeki ifadeden bunun yalan olduğunu anlayabiliyordum. Hem şaşkın hem de üzgün bakıyordu ve bu kendimi gerçekten kötü hissetmeme sebep oldu; bir suçum olmamasına rağmen.
"Ne demek erkek arkadaşıyım? " diye sordu Adnan Bey kaşlarını çatarak. Kafasındaki karışıklık yüzüne yansıyordu. "Eğer bu çocuk senin erkek arkadaşın ise dün akşam tanıştırdığın çocuk kimdi? Bizimle dalga mı geçiyorsun?"
Adnan Bey'den her ne kadar haz etmiyor olsam da söylediklerine hak vermek zorundaydım. Bu benim için bile şok edici bir durumdu ve Anıl'ın ne gibi bir amacı olduğunu merak ediyordum. Annem de en az Adnan Bey kadar bu duruma şaşırmış gibi görünse de sessiz kalmıştı.
"Gamzeciğim," dedi Anıl her zamanki yılışık tavırlarının biraz daha üzerine çıkarak. "Artık ailene yalan söylemene gerek yok. Gerçek sevgilinin ben olduğumu açıklayabilirsin. Ayaz'dan da korkmana gerek yok. "
"Ne diyorsun be! " diye terslendim. "Ne korkması?"
Anıl bana gülümseyip annemi muhatabına alarak açıklamasını ona yapmaya başladı. "Siz Gamze'nin annesi olmalısınız," dedi. Annem oturduğu yerde kıpırdandı ve boğazını temizleyip, "Evet," diye kibarca cevap verdi Anıl'a.
"Ayaz Gamze'yi tehdit ederek kendisi ile birlikte olmaya zorluyordu." dedi Anıl. Ağzım bir karış açıldı. "Gamze de korktuğu için kimseye bir şey söyleyemedi. Artık yanında ben varım korkmasına gerek yok. "
"Ne? " diye haykırarak oturduğum yerden ayağa fırladım. İçimden hem kahkaha atmak hem de ağlamak geliyordu. "Yalan söylüyor! Yok öyle bir şey."
"Demek o serseri Gamze'yi tehdit ediyordu öyle mi?" diye saf saf konuşan anneme hayretle baktım. Beni duymazdan gelmişti yine. Yok gibiydim. "Zaten o çocukta bir tuhaflık olduğunu anlamıştım; Gamze'nin senin gibi efendi bir çocukla olması daha uygun olur. "
Sinirden gülmeye başladım. "Efendi mi?" dedim elimle Anıl'ı işaret ederek. "Efendi dediğiniz çocuk okuldaki kızlardan kendisine yatak odası takımı oluşturdu! O takımla da her gece maç yapıyor! Kemerinden yukarıya çıkmıyor hiçbir zaman düşünceleri!"
"Hâlâ korkuyor olmalı," dedi Anıl anneme doğru biraz eğilerek. Annem de inanılmaz bir şekilde, iki dakika önce tanıdığı çocuğa güvenip, inanmaya başlamıştı. Ben ise, sesi kısılıp kenara atılmış, kendi kendine çalan bir müzik çalar gibiydim; pilim bitsin diye bekliyorlardı sanki.
"Aşkım," dedi Anıl hiç utanmadan. "Ben Ayaz ile de konuşacağım merak etme."
Buket sessizce masadan kalkıp giderken Anıl'dan daha çok nefret ettim. Ateşkes ilan etme düşüncesinde samimiyse bile artık bu olaydan sonra yine benden nefret edecekti kesin. Kendimi onun yerine koyduğumda ise ne kadar kötü hissettiğini anlayabiliyordum.
"Şu olaya bir nokta koyacak mısınız artık? " diyerek Adnan Soysal sarsılmaz otoritesini ortaya koydu kısa süreli sessizliğinin ardından. "Konuya her ne kadar karışmak istemesem de senin baban sayıldığım için- " derken onu susturdum hemen.
"Siz benim babam falan sayılmazsınız!" Şu an tüm öfkemi bu adamdan çıkarabilirdim ve hiç de pişman olmazdım.
Adnan Bey'e öyle sert baktım ki bir şey söyleyecektiyse bile vazgeçti. Daha fazla konuşmamın bir anlamı olmayacaktı; ne söylersem söyleyeyim annem bana inanmıyordu. Anıl'ın oturma organından uydurduğu düşüncelere ve annemin saflıklarına daha fazla katlanmak istemediğim için yukarıya, odama çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR (1)
Teen FictionEski adı DEĞİŞEN HAYATIM olan, 2014'te yazılmış kitap. *** "Altın Vuruş ne anlama geliyor?" diye sordum. "Yüksek doz ile hayatına son vermek demek," diye açıkladı. Sesine yansıyan kasvet içimde kederli...