17. BÖLÜM

297K 5.8K 1.7K
                                    

17. BÖLÜM

Dolabımın karşısında kıyafetlerime bakarken bir yandan da Ebru ve Çınar ile dün gece kurduğumuz gruptaki konuşmaları okuyordum. Nihayet bir film seçmişlerdi ve bugün üçümüz birlikte sinemaya gidecektik.

Tam gruba bir şey yazacakken telefonumun ekranında Annem arıyor yazısı belirdi. Dün gece Adnan Bey ile birlikte annem de hastanede, Buket'in yanında kalmıştı. Telefonum çalmaya devam ederken birkaç saniye ekrana baktım boş boş.

"Efendim?" diyerek açtım telefonu kısa bir bekleyişin ardından, omuzlarımı düşürerek.

"Günaydın canım," dedi annem. Tuhaf bir şekilde samimi gelmedi bana bu sevgi sözcüğü ve aramıza giren bu soğuk his canımı sıktı. "Biz hafta sonu hastanede kalacağız haber vermek için aradım seni. Yemeklerini ye, dersine çalış, kendine dikkat et tamam mı?"

Annemi boş bir ifadeyle dinlerken dolabımda rastgele bir elbiseme diktim gözlerimi ve konuşmasını bitirmesini bekledim sessizce.

"Tamam," dedikten sonra telefonu kapattım. Buket'in nasıl olduğunu merak ediyordum ama sormak da gelmemişti içimden. İyi olduğunu düşünmek istedim sadece.

Fazla vaktim kalmadığı için askılı, bordo renkli, salaş ve oldukça gündelik olan elbisemi askıdan alıp yatağımın üstüne attım. Üzerimdekileri çıkarıp altıma siyah külotlu çorap giydikten sonra bordo elbisemi giydim.

Saçlarımı her gün yaptığım gibi yine açık bırakıp sadece buklelerini şekillendirdim. Okula giderken makyaj yapamıyordum ama bugün sade bir göz makyajı yaptım. Solgun görünen dudaklarımı biraz renklendirdim.

Sütlü kahve rengi, delikli örgü ceketimi üstüme giyip siyah kalın tabanlı, bağcıklı botlarımı ve siyah küçük çantamı elime alıp odamdan çıktım.

Otobüs durağına doğru yürürken Çınar ve Ebru'ya haber vermek için gruba evden çıktığımı yazdım. Öğle saatleri olduğu için olsa gerek ekim ayında olsak da hava sıcaktı. Otobüs diğer günlere göre daha az kalabalıktı, hatta oturacak bir yer bile buldum.

Otobüse bindikten kısa bir süre sonra çantamın içime attığım telefonum çalmaya başladı. Çınar ya da Ebru olduğunu düşünerek telefonumu çantamdan çıkardım ama Ayaz arıyordu.

Beni arıyor olmasına hem şaşırıp hem de heyecanlanırken hafifçe öksürerek boğazımı temizledim. Beni sık sık arayacağını düşünmemiştim hiç. O tarz biri değildi çünkü Ayaz.

"Efendim?" diyerek cevap verdim. Otobüsün gürültüsünden sesini zor duyduğum için bir elimle diğer kulağımı kapattım.

"Neredesin?" diye sordu, pek de hoş olmayan, sinirlenmeye hazır bir tonlama kullanarak.

"Otobüsteyim," dedim yavaşça. Neden sinirli gibiydi anlayamadım. Belki de yanılıyordum. "Ebru ve Çınar ile film izleyeceğiz."

"Benim neden haberim yok Gamze?" Bu kez sesindeki sinir şüpheli değil gerçekti.

Aşk konusunda biraz fazla hayalperest olduğum için daha önce hiç ilişkim olmamıştı. Bazıları 18 yaşına kadar hiç ilişkisi olmayan birine uzaylıymış gibi bakıyordu ama bana oldukça normal geliyordu. Ne zaman birinden hoşlansam aklımdan birçok artı ve eksi yönler geçiyordu ve en sonunda eksi yönler ağır bastığı için artı yönleri tamamen yok sayarak bir ilişkiye başlamıyordum.

Ayaz'ı tanıyınca artılar ve eksiler önemsizleşti, hiçbir şeyi düşünmeden birini sevebileceğimi ve tek önemli şeyin kalbimdeki his olduğunu fark edebildim.

Bu yüzden bir ilişkide nasıl davranılması gerekir onunla öğrenecektim.

"Sana haber vermem gerektiğini düşünmedim," dedim dürüst olarak. "Yakın arkadaşlarımla film izleyeceğim sadece."

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin