14. BÖLÜM
"Ne? Gamze..."
Beni Ayaz'ın karşısında daha fazla durmaktan ve onunla konuşmaktan kurtaran çalan teneffüs zili oldu. Yüzündeki bocalayan ifadeye arkamı dönüp kaçar gibi sınıfa döndüm ve hemen Ebru ile Çınar'ın yanına gittim. Orada donup kaldığı için peşimden gelmedi.
İğrenç sırlarını öğrendiğim için şoka girmişti sanırım pislik!
Çınar beni gördüğünde, "Ne oldu kız ne yakalattın?" diye sordu gülerek. Arama esnasında cebimden bir uyuşturucu paketi çıktığını görmemişti kesinlikle yoksa böyle bir soru soramazdı. O paketin sonucu ne olacaktı onu da merak ediyordum. Ayaz'ın başı belada mıydı? Muhtemelen öyleydi. Öyle olmalıydı!
Sonra Ebru geldi yanımıza ama Çınar'ın aksine o endişeli görünüyordu. "Bir ders saati boyunca neredeydin?" diye sordu. "Bir sorun mu var Gamze? İyi misin?"
Ebru yüzüme baktıkça endişeli hâli artıyordu. Ben ise nasıl göründüğümü umursamadan ikisinin de kolundan tutup, "Hadi sınıftan çıkalım biraz," diye çekiştirdim acele ile.
"Gamze- Ne oluyor ya?" Çınar söylenirken ikisini de sınıftan çıkardım. Ayaz ile kapıda karşılaştık ama yanımda arkadaşlarım olduğu için bir şey söyleyemedi. Beni durdurmak ister gibi havalanan elinin yanına geri düşüşünü gözümün ucuyla gördüm.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Ebru yalpalayarak yanımda yürürken. "Sana bir şey olmuş çok belli."
"Kantine gidelim orada anlatırım," dedim ama ne anlatacağımı da bilmiyordum. Cebimden uyuşturucu çıktığını da söyleyemezdim bu aptal halimin sebebinin aslında Ayaz olduğunu da söyleyemezdim.
Ayaz başka bir kız ile birlikte oldu diye kırılmaya, sinirlenmeye, tepki göstermeye hakkım var mıydı bilmiyordum. Bir öpücük bana bu hakkı verir miydi? Hissetiklerimin bir mantığı var mıydı?
Kantine girdiğimizde boş bir masa bulmak pek kolay olmadı; masalardan birinde de Anıl ile arkadaşları oturuyordu. Kız-erkek karışık bir gruplardı. Beni görünce bir şey diyecekmiş gibi ağzını açtı ancak o konuşamadan gözlerimi başka yöne çevirip gördüğüm boş bir masaya doğru ilerledim. Bir yandan da Çınar ve Ebru'ya ne yalan söylesem diye düşünüyordum.
Masaya oturduğumuzda, "Biber gazı," dedim bir anda aklıma gelen fikir ile. İkisi de bana kaşlarını çatarak baktılar Ne? der gibi. "Cebimde biber gazı vardı. Önlem olsun diye yanımda taşıyordum. Okula getirmek yasak diye kızdı biraz Derya hoca."
Mantıklı bir yalan bulduğum için rahatladım. Makyaj malzemesi deseydim inanmazlardı çünkü bunun için kimse müdire odasına götürülmemişti. Aklıma da başka bir şey gelmiyordu şu an. Okul aramasında en fazla ne yakalatılabilirdi ki?
"40 dakika boyunca mı?" diye sordu Çınar şüpheyle. Sahte bir gülümseme ile samimi görünmeye çalışırken kendimden iğrendim. "Dersten çıkmışken neden hemen geri dönecektim ki?" dedim. Gergin bir şekilde saçlarımı düzelttim.
"Ayaz da sizin arkanızdan çıktı hiçbir şey söylemeden," dedi Ebru. Hâlâ şüphelilerdi.
"Öyle mi?" dedim gözlerimi kaçırıp kantinde öylesine dolaştırıyormuşum gibi yaparak. "Görmedim onu."
Anıl ve arkadaşlarının oturduğu masaya çarptı gözüm. Kumral bir kız Anıl'ın yanına yaklaşıp kulağına doğru eğildi ve bir şey söyledi. Anıl'ın yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu ve yüzünü kıza doğru çevirip başını aşağı yukarı salladı. Kız gülümseyerek yanlarından uzaklaştı.
"Bir sorun yok diyorsan..." dedi Çınar. Gerçekten bana inanmışlar mıydı yoksa inanmış gibi mi yapmışlardı bilmiyordum ama o konuyu nihayet kapattılar. Daha sonra birlikte film izlemeye gitsek mi konusu açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR (1)
Teen FictionEski adı DEĞİŞEN HAYATIM olan, 2014'te yazılmış kitap. *** "Altın Vuruş ne anlama geliyor?" diye sordum. "Yüksek doz ile hayatına son vermek demek," diye açıkladı. Sesine yansıyan kasvet içimde kederli...