35. BÖLÜM

202K 5K 677
                                    

35. BÖLÜM

Altın Vuruş'ta sadece Engin ve Ece vardı. Engin beni görünce hiçbir tepki vermedi ama Ece gergin bir gülümseme ile baktı bana. Hepsi biliyorlardı. Hepsi Ayaz'ın kötü planından haberdardı ama hiçbir şey yapmıyorlardı. Hayır yapmıyorlardı doğru bir ifade değildi, yapamıyorlardı.

Eren, "Beni takip et ama çok sessiz ol," diye uyardı beni. Yine sadece kafamı sallayarak onayladım Eren'i. Yangın merdiveni gibi demir basamaklar ile iniliyordu aşağıya. İki ayrı kapı vardı; kapılardan biri tamamen kapalı diğeri ise çok hafif aralık duruyordu. Aralık duran kapı farkında olmadan öyle bırakılmış gibiydi.

Eren işaret parmağı ile önce aralık duran kapıyı gösterdi sonra aynı parmağını dudaklarının üstüne koyarak sessiz olmam gerektiğini tekrar hatırlattı. Hâlâ ıslak olan kirpiklerimi elimle silip aralık duran kapının önüne geçtim ve tek gözümle içeri baktım.

Görüş açıma ilk giren Buket oldu. Tahta bir sandalyeye iyice bağlamıştı; ayakları sandalyenin bacaklarına sabitlenmiş elleri ise arkasında bir araya getirilerek bağlanmış haldelerdi. Başı sola doğru eğik bir şekilde hâlâ baygındı. Sarı saçları yüzüne dökülerek yüzünün yarısını örtmüştü.

Aralık kapıdan gözümü başka bir yöne çevirdiğimde ise Ayaz'ı gördüm. Onu görmek içimde bir yerlerin acıyla burkulmasına sebep oldu. Tırnaklarımı avuç içlerime bastırdım. Buket'in karşısındaki duvara yaslanmış, kollarını da göğsünde kavuşturmuş Buket'i izliyordu. Kaşları alnının ortasını kırıştıracak kadar çatık, dudakları ince bir çizgi gibi dümdüzdü.

Buket'ten sesler gelince hemen bakışlarımı o yöne çevirdim. Başını kaldırmış, yüzünü buruşturarak başına neler geldiğini ve nereye getirildiğini anlamaya çalışarak etrafa bakındı. Önce bağlı olduğu için kollarını ve bacaklarını oynattı kurtulabilmek umuduyla. Sonra kıpırdanmayı bırakıp gözlerini Ayaz'ın dikildiği duvara dikti.

"Sen!" dedi dişlerinin arasından öfkeyle. "Hemen çöz beni yoksa-"

Buket tehditlerine başlayacağında Ayaz, "Şişşt şişşt sarışın sakin ol," dedi alaycı bir tonda. Ona baktım. Sırtını duvardan çekti ve yavaş adımlarla Buket'e doğru yürüdü. Buket'in etrafında ağır adımlarla dönerken, "Beni tehdit etmek istediğine gerçekten emin misin?" diye sordu sakin sakin.

Buket bağlı olduğu sandalyede tekrar kıpırdandı umutsuz bir şekilde. "Ne istiyorsun benden manyak?" diye sordu yüksek sesle.

Ayaz Buket'in tam karşısında durup göz hizasına gelebilmek için ellerini bacaklarına koyarak hafifçe eğildi. "Gerçekten bilmiyor musun?" diye sordu. İki kaşı hayretle ve biraz da alayla yukarı kalktı. "Neden seni buraya getirdiğim hakkında küçük beyninde en ufak bir fikir dahi yok mu?" diye üstüne gitti.

Ayaz'ın sözlerine karşılık Buket daha çok öfkelendi ama gözleri de hızlı hızlı sağa sola giderek düşünüyormuş gibi hareket ediyordu.

"Umurumda değil!" dedi sonra Buket sinirle. "Hemen çöz beni seni asosyal ezik!"

Ayaz belini tekrar doğrultup dudaklarını sıkarak Buket'e tepeden baktı. Buket mavi gözlerini yukarı kaldırıp Ayaz'ın yüzüne bakarken gözlerindeki tedirginliği görebiliyordum. Harekete geçmeden önce gözlerimi bodrumda başlayacak dehşetten ayırıp yanımda dikilen Eren'e çevirdim. Sessizce yanımda beklemeye devam ediyordu. Tekrar aralıktan içeri baktım.

Ayaz Buket'in önünde çömelmiş bir eliyle Buket'in çenesini sertçe kavramıştı. Tutuşunun ne kadar sert ve can yakıcı olduğunu Buket'in yüzünün girdiği şekilden anlayabiliyordum. Tırnaklarımı avuçlarıma daha sert bastırdım.

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin