38.BÖLÜM

213K 6.4K 3.1K
                                    

38. BÖLÜM

Ayaz'ın planı şöyleydi: Adnan'ın iş yerine gideceğiz. Ona ulaşmamıza engel olan herkesi tek tek öldürüp Adnan'ı bulacağız. Ona saatlerce işkence edip en sonunda onu da öldüreceğiz.

Bu planını gerçekleştirmesine asla izin vermeyeceğimi söylediğimde ise yeni bir plan yapmıştı o da şöyleydi: Adnan'ın işini bitirip dışarı çıkmasını bekleyeceğiz. Böylece masum insanların ölmesine gerek kalmayacak. Sonra Adnan'a saatlerce işkence edip öldüreceğiz.

"Kimseyi öldürmeyeceksin Ayaz!" diye patladığımda bana dişlerini sıkarak bakmıştı. Bunları düşünmesi bile komik olmayan bir şaka gibi geliyordu bana ama o oldukça ciddiydi. Gerçekten onu öldürmeye hazırdı.

"Adnan'ın sana yaptıklarının cezasını çekmesini istemiyor musun yani?" diye sormuştu aksi bir şekilde. "Sorun olmayacağını söylemiştin."

Arka koltukta oturan Engin ve Ece'nin şaşkın bakışları ile dikiz aynasında göz göze geldiğimizde hayretten aşağı düşmüş ağzımı toparlamaya çalışmıştım. "Ben öyle bir şey söylemedim!" demiştim dişlerimi sıkarak. "Sadece canını yakmak istiyorum öldürmek değil!"

Nihayet onun korkunç planlarından uzak daha mantıklı ama yine de tehlikeli bir plan yapmıştık dördümüz birlikte. Aslında ben Engin ve Ece'nin bu plana dahil olmalarını istemiyordum çünkü sonunda başları belaya girebilirdi ama onlar ısrarla yanımızda olacaklarını söyleyip duruyorlardı.

"Dört kişi böyle sürü gibi gidersek fazla dikkat çekeriz," dedim tehlike ve bela konularında ikna edemeyeceğimi anlayınca. "Bence siz bizi burada bekleseniz daha iyi olur. Değil mi Ayaz?"

Ayaz sabırsız bir şekilde ön camdan dışarı bakarken omzunu kaldırıp indirdi. "Ben başından beri gelmemeleri gerektiğini söylüyorum zaten ama beni dinleyen mi var birileri sayesinde," derken imalı bakışlarla yandan bana baktıktan sonra dikiz aynasından arkaya baktı. "Dikkat çekmek konusunda doğru söylüyor. Siz arabayı alın ve binanın arkasında bir sokağa geçin. Kaçmamız gerekirse hazırda beklemiş olursunuz."

"Tamam," dedi Engin hemen. Ece ise biraz endişeyle bekledikten sonra, "Dikkatli olun," dedi.

Dördümüz aynı anda arabadan indik; biz kaç katlı olduğunu sayamadığım binaya doğru yürürken Engin ve Ece de arabanın ön tarafına geçtiler. Arkaya dönüp bakmadım ama Ayaz'ın arabasının tanıdık motor sesini duydum; gizlenmeye gidiyorlardı.

İlk defa fazlasıyla umursamaz hissediyordum. Bundan sonra olacaklar, işlerin ters gitmesi ya da başımızın belaya girecek olması umurumda değildi. Bir plan yapmıştık ve bu şekilde ilerleyecektik ama bu plan da önemsizdi. Tek düşündüğüm Adnan Soysal'ın çekeceği acıydı.

Döner kapıdan binaya girerken hiçbir şey hissetmiyordum. Korkmuyordum ya da heyecanlı değildim. Güvenlik kontrolünden geçerken ifadesiz bir şekilde durdum ve Ayaz'ın da aynı şekilde kontrolden geçmesini bekledim. Bir an belinde silah olup olmadığını bilmediğim için telaş yapsam da Ayaz da güvenlikten sorunsuz bir şekilde geçince tekrar ifadesiz halime döndüm.

Adnan'ın ofisinin 12. Katta olduğunu bina planlamasından öğrenmiştik o yüzden şimdi tek yapmamız gereken asansöre binip yukarı çıkmaktı. Bu planda tek zor kısım Adnan Soysal'ın odasına girebilmekti.

Ayaz asansörü çağırmak için düğmeye basarken, "Adnan'ın odasına randevusuz girebilecek miyiz sence?" diye sordum biraz gerilerek. Gerilme sebebim Ayaz'ın yukarıda sergileyebileceği aşırı tepkileriydi.

"Bu tarz adamlar ile randevusuz görüşebilmek imkânsız," dedi Ayaz. Asansörün üstündeki yavaş yavaş azalan sayılara bakıyordu. "Babamdan biliyorum," diye ekledikten sonra kendinden emin bakışlarını bana çevirdi. "Ancak bugün bizim için imkânsız diye bir şey yok."

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin