2 yıl sonra:
Bugün tahmin edemeyeceğim kadar kötü bir gün olduğunu aklımdan çıkaramıyordum.
Karşımda Çınar vardı ve gidiyordu ama gitme diyemiyordum
bu bir şeyi değiştirmeyecekti.
Eşyalar bir bir taşınıyordu,
eşyaların bir önemi yoktu. Önemli olan onun taşınmasıydı.
Ben ise hala ona bakıyordum. Gözyaşlarım önümden hızlı tren geçer gibi bir bir dökülüyordu boşluğa.
Artık beni mutlu edecek bir insan kalmamıştı.
Her sabah beni aynı saatte uyandırıp bisiklet sürdüğümüz,
balık tuttuğumuz,
uçurtma uçurduğumuz,
aptal ama bir o kadar eğlenceli piknikler yaptığımız insan artık burada olmayacaktı. Bu duyguyu artık öğrenmiştim fakat o duygu artık benimle birlikte olmayacaktı, aşkı hep hissedecektim fakat asıl sahibini bir daha asla göremeyecektim. Gerçekten bu kadar üzülebileceğimi bilmiyordum fakat şuan suyu verilmeyip solan bir bitkiden yada çölde ki yalnız kaktüsden hiçbir farkım yoktu.
Tam 2 yıl boyunca cennette olduğum hissinin vermişti bana.
Öyle güzel günler geçirmiştim ki belki de bu güzel günleri bir daha asla göremeyecektim.
Gözlerimden yaşlar süzülürken onun güzel çehresini izledim. O da çok üzgündü ama belli etmiyordu. Kocaman gülümsemesiyle kısa bir müddet sonra yanıma geldi. Gözleri kısılmıştı. Öyle güzel gülüyor ki.. Kaç kez gülüşüne aşık olunabilirse bir insanın ben o kadar aşık olmuştum işte.
Ve o anlaşmayı söyledi.
beni bugün mutluluktan öldüren dereceye getirirken
bir yandan derin sular da ölüme sürüklediğini anlamamıştım...''Geçirdiğim en güzel yılı bana armağan ettiğin için teşekkür ederim portakal kız. Umarım bir gün tekrar karşılaşırız. Var mısın? 12 yıl sonra bu ay da. Yani tam 21 yaşıma geldiğimde o hep gittiğimiz, ilk tanıştığımız parkta buluşmaya. Saat tam akşam 12 de.Ama bir söz verelim, ikimiz de bu sözü ve birbirimizi asla unutmayacağız, Olur mu?'' dedi.
Belki de duyduğum en güzel ve en mutlu olduğum bir cümleydi.
Ben elimden geleni yapardım gerekirse odanın duvarını bu cümleyle kaplardım fakat yine de unutmazdım.
Göğsümde kelebekler tekrar uçmaya başladı öyle mutluydum ki şuan burada ayaklarım ağrıyana kadar dans ederek şarkı söylemek istiyordum.
Ben gerçekten onu görebilecektim, hayır hayır fotoğraflarda değil, ciddi anlamda tam karşımda onu tekrar tüm güzelliğiyle görebilecektim.
Her ne olursa olsun onu tam 12 yıl sonra da olursa olsun görebilecektim, hayır artık o kadar
kötü bir gün olmadığını fark etmiştim.
Bugün güzel bir gündü. Ya ben unutursam ne olacaktı?
Hayır,hayır ben asla unutmam. O unutursa? O da unutmaz. Unutur mu ki?
Mutluluğum bir anlığına duraksadı, kafamda dönüp duran sorular tekrar can verdi. O da beni, benim onu tarif edilemez bir şekilde sevdiğim kadar gerçekten seviyor muydu?
Hayır, o da beni seviyordu, hissediyorum ve biz birbirimizi asla unutmayız, bundan eminim.Emindim'
''Peki ya ikimizden biri unutur ya da gelmezse ne olacak?'' dediğimde duraksadı.
''O kaybeder'' dedi gülümseyerek. '
kaybetmek....
Baştan kaybedeceğini bilmiyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
NouvellesWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...