Gözlerimi araladığımda karşımda yüzünde endişeli bir ifade takınan elini sağa sola sallayan Çağlar'ı gördüm. Bu çocuk tam bir deliydi.
Kahve renginde gözleri kocaman, içten bir gülümse sonucunda küçüldü. Kül rengi saçı oldukça dağılmış, adeta kuş yuvasına dönmüştü.
Birkaç haftalık arkadaşım olmasına karşın hala garip birisi olduğunu düşünüyordum.
Sanki bir şeyler saklıyordu ve bunu bilmemem için elinden geleni yapıyordu.
Ya da ben öyle düşünüyordum...Fakat onu seviyordum, gerçekten çok eğlenceli ve düşünceli bir insandı. Onunla tanışmış olduğum için gerçekten çok mutluydum.
''Sonunda uyanabildin şapşal dostum benim. Ama bu yüzünde ki hali hiç beğenmedim. Kötü görünüyorsun sen bugün eve git istersen ben burada kalırım. Hiç sorun değil''
Her zaman ki gibi düşünceli, işini aksatmayı sevmeyen birisiydi Çağlar. Başımı kaldırdım.
Yüzünde takındığı endişeli ifade halen gitmemişti. Gerçekten de kötü hissediyordum.
Etrafa baktım. Bu kadar çok kişinin arasından sanki eksik bir kişi vardı. Ayağa kalktım ve etrafa baktım, burada ki insanların hiçbirisi o eksikliği tamamlayamamıştı. İçim içimi yerken hatırlamak için kendimi zorlamaya devam ettim.Yaklaşık iki dakika geçmesine rağmen hala hatırlamayınca ellerimi yumruk yapıp kafama sertçe vurduğumda işe yaramış olacak ki o eksik kişiyi hatırlayıvermiştim.
Bayım?
Bayım... Erkenden gitmiş miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
Short StoryWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...