''Gitmiş'' dediğimde sorgular bakışlar attı ve ardından ''Ne zaman tanıştınız ve nasıl?'' diye sorduğunda ''Uzun hikaye, ama çok görmek istiyorsan yarın onu ziyarete gidebiliriz? dedim gülümseyerek. Şaka yapıyordum fakat ablam ''Evet, gidelim. '' dediğinde susmak zorunda kaldım. Keşke bu cümleyi kurmuş olmasaydım...
Salona geçtiğimde ablam bordo renkli koltuklardan birine oturmuş ve kumandayı eline almıştı. ''Abla, şey...'' nasıl başlayacağımı bilmiyordum fakat öyle utanıyordum ki söylemek ile söylememek arasında ince bir çizgide sürekli gidip geliyordum. ''Ben...ben, biraz acıktım.'' İnce çizgide söylememek ile doğru bir karar mı verdiğimi bilmiyordum fakat belki de daha sonra söylemek daha iyi olabilirdi. Derin bir nefes verdim ve düşüncelerimin ardındaki kırıklara sığındım.
Ne yani şimdi biz daha ismini bile bilmediğim birini ziyarete mi gidiyorduk? Sahi ismini neden sormamıştım ki... Ama bir yandan güzel olabilirdi. Ablam onu görüp beğendiğinde ona her şeyi açıklardım. Onu beğenmemek elde değildi ki... Yarın umarım güzel şeyler olurdu.
Olur muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
Historia CortaWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...