Birkaç dakika boyunca bir şey yapmamış yalnızca birbirimizin suretine bakışlarımız kaymıştı. Ardından ayağa kalkıp pikap aletine bir plak koydu ve tekrardan oturdu. Şarkının güzelliğine mi yoksa onun güzelliğine mi yansam bilemedim, güzel olan her şey onda somutlaşmıştı. ''Bu şarkıyı ilk onunla dinlemiştim. Bu bizim, ikimizin şarkısıydı giderken benden birçok şeyi arkasında bıraktı fakat en acıtan en büyük anı bu şarkı. İyi dinleyin bayan.''
Elinin uzattığında önce o güzel suretine ardından da ellerine baktım. Benimle dans mı etmek istiyordu? Şarkı başladığında yine göğsümde yanan sancılar ortaya çıkmış, anılarım silikleşmişti. Kaybolduğum zamanda sanki bir ışığın müziğini dinliyordum, bu şarkıya öyle yakın fakat bir o kadar da uzaktım ki diyecek hiçbir sözüm yoktu.
Eşlik ettiğimde tekrar o küçük tebessümü yüzünde belirivermişti. Dakikalar boyunca şarkının eşliğinde birbirimize bakarak dans etmiştik. ''Ona bu kadar benziyor olman imkansız, kokun bile öyle tanıdık geliyor ki bayan..'' derin bir nefes aldı ve bir şey söyleyecekken ağzını tekrar kapattı. Ve sustu, susmak, en büyük sessizlikti bunu her ikimiz de biliyor ve susuyorduk. Anlayamadığım bir anda dudaklarımız buluşmuş, yüzüm kızarmıştı. Gözlerim dolmaya başladı. Bu anı gerçekten çok istiyordum fakat o beni ben olarak değil, sevdiği kadın olarak görüyordu. Ve bu beni öldürüyordu. Kalbimde ki çiçekler tekrar gün yüzüne çıkmış el sallıyorlar, içimde ki sesler tekrar ortaya çıkıyordu. Her ne olursa olsun beni öpmüştü. Gerisi mühim değildi, bilmek istemiyordum.
''Özür dilerim, ben kendimi tutamadım. Gerçekten çok özür dilerim.'' dedi ve tekrar koltuğa oturdu. Bunların hiçbir önemi yok bayım, yaşadığım hafıza kaybından sonra belki de geçirdiğim en güzel zamanları geçirdim demek isterdim fakat diyemedim, yutkundum. Diyemediğimiz kelimeler bizi bitiriyordu.
''Ben gidiyorum, kendinize iyi bakın bayım. Belki de bir daha karşılaşamayız ve bir daha asla öyle şeyler yapmayın. En azından sevdiğiniz kadın için. Anlaştık mı?''
''Seni tanımak güzeldi bayan. Tekrar görüşmek üzere, anlaştık.'' dedi ve mahcup bir şekilde gülümsedi. Evden uzaklaşmama rağmen hala bayımı düşünüyordum, yaptığım sıcak çorbayı yedikten sonra daha da iyi olduğunu hissetmiştim. Ellerimi her seferinde dudağıma getiriyor ve içimi büyük bir sevgi kaplıyordu. Bu yardımsever ve güler yüzlü bayım beni gün geçtikçe kendine bağladığında yanlış bir yoldan gittiğimi düşündüm. Her şey su gibi akıp geçiyor ben yine zamanın boşluğunda oradan oraya sürükleniyordum ve bu his beni yavaştan öldürmeye pek niyetli görünüyordu. Korku ve tereddüt tüm bedenimde hapsoluyor, yine de içimdeki sesin güzel tınısını dinlemeyi tercih ediyordum. Onu her düşündüğümde yüzümde küçük tebessümler açıyordu, onu düşünmeden duramıyorum ki. Yüzümün kızardığını hissediyor, neler düşündüğümü kendime söylemeye çekiniyordum. Bir müddet sonra eve geldiğimi fark ettim biraz duraksadım ve ardından kapıyı tıkladım. Kapıyı tıklamaya bile halim yoktu. Ama başarabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
NouvellesWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...