Gözlerimden dökülen yaşlara engel olmak istesem de hatırladıklarım yüzünden engel olamadım.
İlk hatırlamam gereken şeyin bu olmasını istemiyordum.
Annemin ölümünü, babamın hapishaneye girişini bilmek istemiyordum.
Ben hiçbir şey hatırlamak istemiyordum.Ben bu oyundan vazgeçmiştim, hiçbir şey hatırlamak istemiyordum çünkü ölüm treninde bir yolculuğa çıktığımı biliyordum ve bunun kötü bir sonu olacağı belliydi. Anılarım bulanık ve kanlıydı fakat ben tekrar babamı görmek için can atıyordum. Annemi gerçekten bir daha göremeyeceğimi bilseydim eğer ona kocaman, sıkıca sarılır ve onu asla bırakmaz ölmesine izin vermezdim. Göğsümde ki acılar bağırırken sustum, bazen susmak birçok şeyi anlatırdı. Ve ben tüm kelimelerin ardına usulca saklanıp susmaya karar verdim. Gözyaşlarım konuşuyordu fakat ben yalnızca bir boşlukta takılı kalmıştım bir gün ansızın.
Babam suçsuzdu, keşke o gün küçük kızlar değil de kocaman insanlar olsaydık belki de babamızı kurtabilirdik.
Kurtarabilir miydik?Ölen bir kardeşim vardı benim. Daha sonra annem ölümü üzerine delirmiş ve kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti. Babam ise hiç yılmadan, pes etmeden ölen kardeşimin katilini bulmuş ve o adamı tam bir yıl sonra öldürmüştü. Ama arada küçük bir fark vardı. Burada iki kişi değil bir kişi katildi. Fakat o gün de inanmamıştım zaten babamın bir katil olabileceğine. O bir melektii. Babam bizim kurtarıcımızdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
Short StoryWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...