''Şizofreniyi tetikleyen başlıca nedenler çoğunlukla sevilen birinin kaybedilmesi, iş ya da evi kaybetmek, boşanma ya da bir ilişkinin sona ermesi, kısacası bunun gibi şeylerdir. Aksu kötü bir olay yaşamış olmalı ki, onu derinden etkilemiş. Ama tamamen şizofren değil, anlattığınıza göre yalnızca bir kişiye karşı öyle bu durum.'' dedi beyaz giyinimli, görünümünden anladığım üzere doktor olan adam.
Uyandığımı bilmiyorlardı ve ben onları dinliyordum. Neler olmuştu? Ben şizofren miydim? Hayat bana nasıl bir oyun oynuyordu? Ablam gerçekten Çınar'ı görmemiş miydi... Yaşamayan birini görmüş olmam imkansızdı...
Ben onu gördüğüme, onu hissettiğimde yemin edebilirdim. İçimdeki bastırılmış sesin sahibinin yaşadığına yemin edebilirdim. Onlar yanılıyorlardı, yemin ederim ki bunlar gerçek değildi. Yalnızca bana oyun oynuyorlardı ve birkaç dakika içinde bu şaka sona erecek her şey yine eskisi gibi yolunda gidecekti. Bayım neredeydi? Onu görmek istiyorum, onu, yalnızca onu görmek istiyorum. Varlığına inanmadıkları bir kişiyi görmek istiyorum, ben başka hiçbir şey istemiyorum. Alnımdan akan terleri silerken bir anlığına donup kaldım.
Hatırlıyordum...
Güneşli, sımsıcak bir gündü. Kıvırcık saçlarıyla onu görmüştüm o gün. Pembe renkte ki bisikletiyle bana çarpmıştı. Canım yanmamıştı fakat bana öyle ilgi göstermişti ki bu beni mutlu etmişti. Çocuktum, ama ona aşık olmuştum işte. Bir yıl içinde bambaşka bir yer almıştı benim için. Sonra taşındı... taşındı... Hatırla Aksu. Düşünmeye devam etttim, hatırladıkca canım yanıyor ama hatırlamam lazımdı. Giderken, hediyeler vermişti. Ve bana bir cümle söylemişti... Hatırlıyorum... ''Eğer o gün gelemezsem bu mektubu oku ve asla unutma. Dolabının arkasına sakla ve asla unutma Aksu olur mu?'' Hatırlıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
Kısa HikayeWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...