Bu hatırladığım kötü kokmuş anıları her ne kadar unutmak istesem de unutamıyor olmamın hissi beni bitiriyordu.
Keşke hiçbir şey hatırlamasaydım...Kapıdan gülümseyerek çıkan doktorun yanına doğru ilerledim. Anlaşılan bayımın durumu iyiydi. Derin bir nefes verdim
bir nebze de olsa mutlu olmuştum olanlardan sonra. Hayatın her saniyesini üzülerek geçirirsek eğer bir anlamı kalmazdı ki bunca savaşların öyle değil mi? En azından mutlu gözükebilmek adına küçük tebessümler kondurdum havaya. İnsan bir süre sonra alışıyordu ve kendisi bile mutlu olduğuna inanıyordu.''Durumu gayet iyi, ameliyat güzel geçti. Kendini iyi hissettiğinde çıkabilir fakat ben iki gün burada kalmasını öneririm, kendine gelebilmesi için.'' Yuvarlak çerçeveli gözlüklerinin camını silip tekrardan taktı ve çillerinin bir nebze de olsa kapanmasına neden oldu. Öyle terlemişti ki yüzünün parlamasından bunu çok iyi anlayabiliyordum. Saçının önündeki kıvırcık bukreleri arkaya attı ve gülümseyerek ''Geçmiş olsun'' dedi ve sakin adımlarla etraftan uzaklaştı.
Nasıl girebileceğimi düşündüm, merhaba beni tanıyorsun değil mi? Ya da merhaba ben seni kurtardım. İkinci cümlenin saçmalığına küçük çaplı bir kahkaha attım ve tekrardan düşünmeye çalıştım fakat onu öyle çok özlemiştim ki daha fazla düşünemeyeceğimi anlayıp kapıyı tıkladım ve içeri girdim.
Girdiğimde bana şaşkın bakışlarla bakması tebessüm etmeme neden oldu. Tanrıya şükür bayım iyiydi, öyle çok rahatlamıştım ki ona sıkıca sarılsam yanlış anlar mıydı? Acaba sevdiği bir insan var mıydı? Olsa burada olurdu öyle değil mi ya da bayım intihar etmeye çalışmazdı. Belki de sevgilisi ondan ayrılmıştı. Yine kafamda uçuşup duran sorulara bir cevap bulamıyor olmak beni deli ediyordu. Ben kim olduğumu bilmiyordum ya peki bu adam kimdi? Ona yardım etmekte iyi mi yapmıştım? İçimde hala pır pır eden bu sesin sebebi bu bayım mıydı? Geçen kısa süre zarfında ona neden bu kadar bağlanmıştım, ona karşı bir şey mi hissediyordum yoksa..
''Bayım, iyi misiniz?'' dedim gülümseyerek. İyi olduğu her halinden belliydi fakat yine de emin olmak istemiştim. Bal rengi gözleri yine üzüntüyle kaplıydı fakat gizlemeye çalışıyordu. Öyle güzeldi ki, bir sanat gibiydi. Yanına oturduğumda onu daha yakından görebilme fırsatını yakalamıştım. Çenesinde küçük bir ben vardı, çilleri vardı fakat neredeyse hiç belli olmuyordu. Kıvırcık saçlarının arasında kaybolduğumda yaptığım şeyin yanlış olduğunu düşündüm. Ona aşık değildim fakat farklı duygular besliyordum, kendimi kandırmıyorum. Ona aşık değilim, yani bilmiyorum.
''Ama sözümü tutamadım, verdiğim sözü tutamadım.'' dedi buruk bir ifadeyle.
''Ne sözü olduğunu bilmiyorum fakat bir daha böyle bir şey yapmamalısınız.'' dedim zor olsa da gülümsemeye çalışarak.Birden yüzünde ki o üzüntünün yerini şaşkınlık almıştı. ''Boynunda ki kolyeyi sana kim verdi?''
dediğinde ''Anlamadım?'' dedim.''Kusura bakma, saçmalıyorum işte. Bir arkadaşıma verdiğim kolyeye benzettim de.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
Short StoryWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...