Bu bayımın evine gittiğimde gördüğüm resimdi. Ağzım aralandı, kalbim durmada atmaya başladı, kafama ağrılar girmeye başladı. Yoksa bu resimde ki ablam mıydı? Ya da ben miydim? Çınar'ı tanıyan hangimizdik?
Büyük bir hızlıkla ablamı aradım fakat telefon tuşlarını her defasında yanlış basıyordum heyecandan ve şaşkınlıktan. Aklıma yaşlı kadının dedikleri geldiğinde bir müddet duraksadım. Yaşadıklarım gerçek olamazdı...
Sonunda ablamı aradığımda buraya gelmesini söyledim, her şeyi yavaş yavaş öğrenecektim, burada neler olduğunu...
Bu adamı tanıyordum, tanıyordu, tanıyorduk. Dakikalar sonra ablam geldi ve gördüğü fotoğraf karşısında hiç şaşırmadı. Yalnızca üzgün gözüküyordu.
''Kim bu abla.'' dedim gözlerimden dökülen yaşların dökülmesine müsaade ederek. Kötü bir şeyler oluyordu ve ben her şeyi bugün çözmeliydim yoksa bir daha asla açılamayacak olan düğümler olacaktı. Avuçlarım terliyor, ellerim titriyordu. Son durak burası olmalıydı, hissediyordum. Ters giden şeyler yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor. İçimde pır pır eden sesler can veriyordu, hissediyordum.
''O, öldü''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
NouvellesWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...