1 ay sonra:
Haftalar sonra tamamen kendimi iyi hissettiğimde artık gerçekten bunaldığımı ve bir şeyler yapmam gerektiğini fark ettim. Hiçbir iş bulamayınca şimdilik barda çalışmaya karar verdim, ablam duysa ne tepki verir bilmiyordum fakat iyi yönde bir şey söylemeyeceği kesindi. Ama ona hediye alabilmek için biraz çalışmam lazımdı. Hem en fazla ne olabilirdi ki? Yaşadığım korkuyu gizlemek adına elimden geleni yaptım ve bir tabureye oturup bir müddet yaşadıklarımı düşündüm. Bu bir ay içerisinde her şey çok yolundaydı. Bu kötüye mi işaretti? Yada beynim bu zaman zarfında bunu mu düşünmemi istiyordu bilmiyordum fakat ben böyle mutlu kalmaya devam etmek istiyordum. Zamanın boşluğunda kaybolmuş, kimsesiz gibi hissetsem de ablam vardı ve bu bana gerçekten yetiyordu. Yalnızca ablamla olan şeyleri hatırlıyordum bu biraz beni üzüyordu başka anım yok muydu, hiç aşık olmadım mı birisine diye sorgularken yine kendimi derin bir okyanusta sorularla boğulurken buldum. Fakat daha fazla düşünmemeye karar verdim çünkü insan düşündükçe daha da içine sürükleniyor ve en sonunda kayboluyordu. Ben kaybolmak istemiyordum.
Tam karşımda ki taburede bir adamı gördüğümde ayağı kalktım ve yanına doğru ilerledim. Bayım iyi misiniz? Pek iyi görünmüyorsunuz. Ayrıca epey geç oldu. Az sonra bar'ı kapatıyoruz" dedim taburede oturan, önünde sayamayacağım kadar çok bira şişesi olan adama.
Şuanda bu küçük barda sadece ben ve o adam kalmıştık. Yüzünü göremiyordum çünkü masaya gömülmüştü.
Ama gerçekten çok fazla derdi olduğunu yoldan geçen birisi bile anlayabilirdi.
Kıvırcık saçlarıyla garip duruyordu ve sanki içimde ki bir his onu tanıdığımı söylüyordu. Bu his de neyin nesiydi böyle?
Ama hala hiçbir şey hatırlamıyordum. Belki de saçmalıyordum. Saate baktım. Üçü geçmişti ama ben hala evde değildim.Ablamın bir haftalığına iş için gitmesi gereken bir yer vardı.
Bu yüzden kendimi şanslı hissediyordum.
Onunla olan bazı küçük anılarımızı hatırlamış olmam ona eskisi gibi kocaman bir sevgi beslememe neden olmuştu. O benim tek hayat kaynağımdı. Başka bir şey hatırlamaya, bilmeye hiç ihtiyacım yoktu çünkü ben ablamla çok mutluydum. Ve ona doğum gününde hediye alabilmek için elimden geldiği kadar para biriktirmeliydim.Tekrar işaret parmağımla omzuna dokundum ve "Bayım" diye tekrarladım. Ama başını kaldırmamak konusunda çok ısrarcıydı. Sadece "yetişemedim, lanet olası yetişemedim" diye tekrarlayıp duruyordu. Sesi göğsümü yakmıştı, neden olduğuna bir anlam veremedim. Yoksa bu hiç tanımadığım adama acımış mıydım? Öyle çaresiz görünüyordu ki seni kim üzdü diye sormak istedim fakat ne haddime.
Yanında ki tabureye oturdum. Dediği cümleye bir anlam veremiyordum. Ne yapabileceğimi düşündüm fakat aklıma hala bir şey gelmiyordu. Daha önce hiç böyle bir olay ile karşılaşmamıştım...
Gerçekten çok yorgundum ve bu bitkin adamın gitmeye hiç gönlü yoktu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü ruhlar müzesi
NouvellesWattys 2018 longlist' "Her şey hiç tanımadığı ona yazı yazan bir adamı takip etmesiyle başladı. Çok eskiden tuttuğu bir sözün buralara kadar geleceğini bilmiyordu. Gerçeklikle savaştığını ve evrenin ona küçük bir oyun sergilediğini de henüz bilm...