(Percy)
Kamp ateşinde çok yorulmuşum ki kendimi yatağa atar atmaz uyudum. Sabah kalktığım da herkes ayaklanmıştı. Ne olduğunu anlamam resmen 2 dakika aldı. Hemen kulübemden çıkıp bizimkilerin yanına gittim. (Annabeth de ordaydı). 'Neler oluyor' dedim. 'Görmüyor musun ' dedi Annabeth. 'Aydınlattığın için teşekkürler' dedim ve pis pis sırıttım o da öfkeyle bana baktı. Sinirlenince daha bi tatlı oldu. Ne diyom ben yaa. Şuan savaşa odaklanmalıyım. 'Stymphalian kuşu 'diye açıklamada bulundu. O neydi be? ' Peki o nedir? Ayrıca sen nerden biliyorsun' dedim gıcık gıcık bana baktı. 'Okuyorum senin gibi aylak aylak dolaşmıyorum' dedi. Buna sinirlenmiştim tam bir cevap vericektim ki o sırada Jason 'Siz ikiniz tartışmanızı sonra yapsanız nasıl olur' dedi dediği şey mantıklıydı. Bende kılıcımı hazır hala getirdim. Ortalık bribirine karışmıştı. 1 den fazlalardı. Ayrıca metalden kanatları vardı. Nasıl ölceklerine dair en ufak bir fikrim yoktu ama yara almamak için kendimi kolluyordum daha doğrusu ölmemek için. Uçan kuşlarla savaşıyorduk resmen. Az ilerde Piper gördüm. Büyükonuşu kullanarak onları kamptan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Hazel da sisini kullanıyordu. Franki göremedim ama heralde ejderhaya dönüşen oydu. Leo ise ateşlerini fırlatıyordu kuşlara. Ama ölmek yerine çoğaldıkça çoğalıyorlardı. Arkamdakine bir kılıç darbesi daha vurdum. Yere düştü. Jason da benim gibi gücünü kullanamıyordu. Çünkü kontrollerden emin değildik . Yani kontrol edebilceğimizden. O sıra bi ses duydum ' Hey sen istediğin kim ben miyim
o zaman beni takip et' diye bağırıp sınır dışına çıkmaya çalışıyordu. Annabeth. Peşinden koştum. Nede olsa ona bişi olsun istemezdim. Kherion arkamdan kesinlikle bağırıyordu ' Jackson sınır dışına çıkıyım deme sakın!' Tamam normalde bu uyarıyı dikkate almam gerekiyordu ama Annabeth gidiyordu. O sıra yönünü değiştirdi tam ağaçlara çarpçakken sağa kaydı ,paçayı zor kurtardı ve 2 salak kuş ağaca çarptı bir tanesi hala onu izliyordu. Tam arkadan saldırıyım derken aptal kuş kanadıyla beni devre dışı bıraktı. Kafamı fena halde yere çarpmıştım. Yerden kalktığımda ise Annabeth uçurum kenarındaydı. ' Hayır' diye bağırdım. Bağırmam ile herkes o yöne baktı. Annabeth kendini aşağı atmıştı. Hem de tam aşağı. Uçurumun kenarına doğru koşmaya başladım o sırada bir pegasus yükseldi ordan ve sırtında biri vardı. Annabeth. O yaşıyordu . Arkasında yine aynı kuş ve önün de de koca bir sürü. Ama bekliyordu olduğu yerde tam ortada. 'Annabeth çekil ordan' diye bağırdım ama duymadı ya da duymamazlıktan geldi. Neyi bekliyordu? Çekilmesse ölücekti. İki kuşun arasında mesafe azalmıştı ve hızlanmıştılar.Annabeth hala bekliyordu. Apollo kulübesi oklarını atıyordu ama kuşlar tınlamıyordu bile . Tam çarpışçakken Annabeth mükemmel bir zamanlama ile aradan çekilmişti. Korku filmi izler gibi izliyordum. Sonra bir ses oldu. Kulaklarımın zarı patlıyacaktı nerdeyse. Yukarı baktım. Bir de ne görelim Annabethin kafasının üstünde baykuş vardı. O- 'Selam olsun sana Bilgelik ve Strateji Tanrıçası Athenanın kızı. Selam olsun'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİGOD!
FanfictionPercy Jackson: Tanınan en güçlü melez.Ölümcül hatası onun sonu olabilir. Jason Grace: Lider olmak için doğmuş. Ama yapabilceğinden emin değil. Frank Zhang: Roma kampının yargıcı.Ama işler sandığı gibi gitmiyor. Leo Valdez: Kendini hep yedek anahtar...