JÜPİTER KAMPI

184 10 0
                                    

(Frank)
Herkes gitmek için hazırlık yapıyordu. Sonsuza kadar burda kalamazlardı nasıl olsa. Yapmaları gereken bir görevleri vardı.'Hazır mısınız?' Dedi Piper yukardan. 'Evet' diye yanıt verdi Jason. 'Gidelim o zaman' dedi Ann. Nedense çok mutluydu. Herkese teker teker sarıldık. 'Ann bu sefer arayı açma' dedi Theo gülerek. Gülümsedik. Ann Rose a sarıldı. 'Görüşmek üzere.' Dedi Rose. Ann endişeliydi. 'Ailesine biz götürürüz Annabeth. Endişelenmen gereken başka konular var.' Dedi Margerıt. Herşey için teşekkür edip çıktık. Gemimize vardık. Uzun zamandır yoktuk bu gemide. Özlemiştim şahsen. Toplantı yerinde toplandık hemen. Nereye gidiceğimizi neler yapıcağımızı tartışmamız gerekiyordu ne de olsa. 'Ee ne yapıyoruz?' Diye sordu Percy. 'Kehanette pek ipucu yok.' Dedi Ann. 'Kehanetler böyledir işte' dedi Leo. O sıra aklıma Uranüsün dediği bir şey geldi. Ne demişti ? Hatırlamaya çalışıyordum. Roma kampı tehlikede gibisinden bir şeydi galiba. 'Roma kampı' dedim. 'Nolmuş oraya?' dedi Hazel. 'Öyle bir yer mi var?' Dedi Ann. 'Uranüs Roma kampının tehlikede olduğunu söylemişti' dedim. 'Ne zaman?' Dedi Jason. 'Bilmiyorum ama Roma kampına gitmeliyiz.' Dedim. 'Tehlikede olsalar bile onlar üstesinden gelir hem melez kampından daha iyi korunuyor. O yüzden Romalılar kazanır.' Dedi Percy. Diğerleri de hak verir gibi kafa salladılar. 'Ya bilmiyorlarsa?' Dedi Ann. 'Nasıl yani?' Dedim şaşırarak. 'Yani savaşta olduğumuzdan haberleri yoksa ve kimse düşmanları farketmemişse o zamanda yenebilirler mi?' Dedi Ann açıklayarak. '%0 ihtimal veriyorum eğer öyle bir şey varsa.' Dedi Percy. 'Gitmeliyiz, belkide 3. Taşı orda bulucaz.' Dedi Piper. Ve rota belli olmuştu. Roma. Jüpiter kampına doğru yol almaya başladık
(Leo)
Bu sefer iyi karşılancığımdan emin değildim. Çünkü geçen geldiğimde Roma kampına ateş açmıştım. Umarım bu sefer aynısını onlar yapmazlar. Yaparlarsa kaybetmişlerdi zaten. Gerçekten haberleri yok muydu Uranüsten? 'Leo ne kadar kaldı?' Diye sordu Jason.' Birazdan ordayız.' Dedim. Ve kara görünmüştü. Akşamdı. Terminus gemimizde belirmişti yine. 'Yine mi siz!' Dedi kükreyerek. Hala kızgındı anlaşılan. 'Açıklayabiliriz.' Dedim. 'Küstahlar sizi hala buraya nasıl gelmeye cüret  edersiniz!' Diye devam etti. 'Bu konuyu aştığımızı sanıyordum.' dedi Percy. 'Anlaşılan aşamamışsınız' dedi Ann. Piper büyükonuşu denicek gibi oldu ama sonradan vazgeçti. Çünkü Terminus büyükonuşa kanmıyordu. 'Bak daha önce geldiklerinde neler olduğunu bilmiyorum ama şuan Roma kampını uyarmamız gerek. Büyük bir tehlike altındalar.'  Dedi Ann. 'Siz nerden biliyorsunuz. Ayrıca ben bu 6 kişiye güvenmem. Kesin yalan söylüyorsun.' Dedi Teminus. 'Beni daha önceden tanımıyorsun. O yüzden beni yargılayamazsın. Güvenip güvenmiceğini de bilemezsin. Bunu anlamanın tek bir yolu var. Bizim aşağı inmemize izin ver. Acil bir durum.' Diye devam etti sözlerine Ann. Hala inanmış gibi değildi Terminus. 'Bence bu 6 kişi bir daha buraya gelcek kadar aptal değillerdir. Yani bu kadar önemli bir şey olmasa .' Dedi son bir ikna çabası içinde. 'Bu sefer şehrini patlatmıcam.' Dedim. 'Tamam inebilirsiniz ama bir şey olursa şehrime senden sorarım Athena kızı.' Dedi ve kayboldu. 'Sakın bir şey yapmayın.' Dedi Ann uyarırcasına. Ve aşağı indik
(Jason)
Reyna bize doğru geldi. 'Hoşgeldiniz.' dedi. 'Merhaba' dedik hep birlikte. 'Arkadaki sarışın kim?' Dedi Reyna. 'Annabeth, Athena kızı. Artık bizden biri.' Dedim. El sıkıştılar. 'İçeri geçelim isterseniz.' Dedi Reyna. İsteğe bağlı olduğundan emin değildim. Ann tedirgindi. Yanına gidip 'Güvendeyiz merak etme' dedim gülümseyerek. 'Güvende değiliz.' Dedi Ann. Şok oldum. 'Nasıl yani?' Dedim.'Bilmiyorum. Henüz kontrol edemiyorum. Ama kesinlikle ters giden bir şeyler var.' Dedi. Birlikte içeri geçtik. 'Eee sizi hangi rüzgar attı buraya.' Dedi Reyna. 'Söylememiz gereken acil şeyler var.' Dedim. Piper 'Uranüs yaşıyor. Ve sanıyoruz ki bir sonraki hedefi burası.' Dedi. 'Uranüs mü?' Dedi Reyna. Dalga geçtiğimizi sanmıştı. 'Dalga geçmiyoruz. Burayı boşaltmamız gerek.' Dedim. 'Boşaltmak mı! Eski bir lider olaraktan çabanı tebrik ediyorum. Ama burayı boşaltmıcaz!' Dedi Reyna kızgın bir ifadeyle. Ann o sıra koşarak dışarı çıktı. Reyna ve diğerleri afallamıştı. Biz ise alışıktık bu duruma. 'Ann! ' dedi Percy arkasından seslenerek. Gözcülük tepesine tırmanıyordu.
(Annabeth)
Ne yaptığımı bilmiyorum. Kesinlikle kötü bir şeyler olucaktı. Ama ne olcağını bilmiyordum. Yani bu güce daha yeni yeni alışıyordum. Ve ilk defa bu kadar kötü hissediyordum kendimi. Kulaklarım uğulduyordu. Gözcülük tepesine çıktım. Çocuklardan birinin dürbününü aldım uzağı görebilmek için. Bir ordu vardı. Saldırmak için bekliyordu. Vakit kaybetmeden Reyna'nın yanına gittim. 'Belki yenersiniz. Ama o orduyu yenemezsiniz. Başında Uranüs yok. Arakne var. Milyon tane örümceği öldüremezsiniz. Burda harcanamazsınız. Olasalıklar üzerinden gitme vakti değil. Zamanımız az. Ve senin kazanma olasalığını duycak kadar vaktimiz yok. Yarın daha büyük bir savaş olucak. Bugünden adamlarını kaybetmeye değmez Reyna. Çünkü Reyna yarın ki savaş bunun bin katı kadar olucak. Asıl adamlarına o zaman ihtiyacın olucak.' Dedim . 'Amam şehrimizin yok olmasına izin vermem' dedi. 'Yeni bir şehir inşa edicem size. Söz veriyorum. Ama şuan tünelleri kullanıp kaçmalısınız.' Dedim. Diğerleri de bana destek oldular. 'Melez kampına gidin. Orda görüşücez.' Dedi Jason. Tünellerden gidiyorlardı. Ama nedense hala yapmam gereken bir şey varmış gibi hissediyordum. Gemiye çıktık hepimiz. Leo dümenin başına geçti ve hızlıca burdan ayrılmamız için elinden geleni yapmaya başladı. İçimdeki his gittikçe büyüyordu. O işi yapmazsam kötü şeyler olucaktı. Hissediyordum. Kütüphaneye takıldı gözüm. Her ne arıyorsam orda olmalıydı. O anda bir çılgınlık yapıp gemiden atladım. Metrelerce yükseklikten atlamıştım. Düşman kapıya varmıştı bile. Atlılar koşuyordu. Duvarımı yere serdim ve üstüne düştüm. Yumuşaktı. Beni farketmişlerdi. Her yerimden oklar fırlıyordu. Koşarak kütüphaneye girdim. Rafları devirdim. Aradığımın ne olduğunu bilmiyordum ama arıyordum yine de. Sonunda bir kitap aldım. Kapıyı kırmışlardı. Örümcekleri gördüm bana çok yakınlardı. Ama panik yapamazdım. Düşünmek zorundaydım. Örümcekler ayağımın altındaydı. Yüksek bi yere tırmandım. Etrafa göz attım. Kapıdan çıkamazdım. Çatı katı diye geçirdim içimden. Çatı katına çıktım. Pencereyi açtım. Arakne' yi gördüm. Benim kim olduğumu biliyordu sanırım. Öldürmek ister gibi bakıyordu. O sıra içimden Silver diye geçirdim. Umarım duymuştur beni. Burdan bir an önce gitmeliydim. Örümcekler etrafımı sarmışlardı. Titriyordum. Kontrol edemiyordum titrememi. Nihayet Silver gelmişti. Silver'ın sırtına atladım. Birlikte uçtuk.
(Piper)
Ne yapıyordu bu kız. İyice delirmişti. Metrelerce yükseklikten atlamıştı hem de gemi hareket ederken. Üstüne bir de düşmanların arasından geçmişti. O sıra arkamızdan birileri geldi. Silver. Herkes rahatladı. Kitabı gösterdi. 'Almam gerekirdi.' Dedi. Kitabın üstünde 'Felsefe Taşı' yazıyordu.Kesik kesik nefes alıyordu yine. Elleri ile kulaklarını kapadı. Çığlık attı. Bu çığlık bir kampın yok oluşunun çığlığıydı. Bu çığlık tam olarak tehlikenin kapıda olduğunun işaretiydi

DEMİGOD!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin