HASTANE

148 10 0
                                    

(Percy)
Aradan 5 saat geçti. Hala uyanmadılar. Ann'in ateşi düşmüyordu. Düşüremiyorlardı. Bi kaç saat daha böyle devam ederse hastaneye gidicektik. Emily'nin dediğine göre bu ilk defa yaşanmıyormuş. Beklemekten başka bir şey yapamazdık. Piper yukardan bağırdı nihayet' Kız uyandı'. Emily'nin odasına çıktık beraber. Yanına gittim kızın. 'Annie o nerde? İyi mi?' Dedi kesik kesik. 'Baygın, ama iyi olcak merak etme. Sen kimsin?' Dedim. 'Rose. Rose Greenwich.' Dedi kız. Demek Ann arkadaşını bulmuştu. O günlerin hepsinde Rose'u arıyordu. Bulmuştu da. Buraya kadar getirmiştide. 'Nerde peki görmek istiyorum.' Dedi kararlı bir ses tonu ile. 'Yatıp dinlenmen lazım.' Dedi Piper. 'İyi tamam kaç saat oldu?' dedi. 'Yaklaşık 5 saat.' Dedi Leo. '5 saattir dinleniyormuşum. Şimdi Annie'yi görebilir miyim?' Dedi Rose. Bu kadar ısrara hayır diyemezdik. O yüzden izin verdik. 'Ateşi var' dedi Rose. 'Evet düşürmeye çalışıyoruz ama düşmüyor.' Dedim. 'Bu normal bir ateş büyülü şeylerle geçiremeyiz' dedi Rose. 'Nasıl yani?' Dedi Hazel. 'Yani hastaneye götürmemiz gerek.' Dedi Rose. 'Apollo kızı mı?' Diye tahminde bulundum. 'Hayır,ben durugörü ye sahibim tıpkı o ikisi gibi' dedi Rose. Ann'in çevresinde de çok fazla durugörü varmış. Kalktığında bunu onun yüzüne söylicektim. 'Margerıt ve Sophie nereye gitti?' Diye sordu Piper. 'Onlar ilaçları almaya gitti.' Dedi Jace. 'Ne ilacı?' Dedim. 'Annabethin bu durumlar için özel ilaçları var.' Dedi Jace. 'Hastalığı ne ki?' Diye sordu Frank. 'Adını bilmiyorum. Ama fazla stres fazlasıyla duygularını bastırdığında fazlasıyla üzüldüğünde fazlasıyla bir şeyleri kafayı taktığında ortaya çıkan bir durummuş. Belirtileri de yüksek ateş baş dönmesi baş ağrısı gibi.' Dedi Jace. 'Ne zamandır var?' Dedim. ' Onlarla yeni tanıştığımızda olmuştu. Sonra burdan kaçtığı zamanda olduğunu tahmin ediyoruz. Ama 14 yaşından sonraki dönemlerde olup olmadığını kesin olarak bilmiyoruz. Sadece tahmin ediyoruz.' Dedi Emily. 'Çocuklar bu iyi değil. Ateşi inmek yerine yükseliyor. Onları bekleyemeyiz. Hasteneye gitmemiz gerek hemen.' Dedi Rose. 'Percy sen Ann'i kucakla. Jace ve bende gidip araba bulalım.' Dedi Jason. 'Araba aşağıda tabi Sophie ve Margerıt götürmemişse.' Dedi Jace. Aşağı indiler birlikte. Kızlar Ann'e düzgün bir şeyler giydirdiler. Araba hepimizi almazdı. O yüzden Ann ,ben , Jace, Jason,Piper bindi arabaya. Diğerleri de büyülü yollarla gelceklerdi. Jason arabayı sürüyordu. Jace öndeydi. Piper ve bende Annabeth'in yanında ateşini düşürmeye çalışıyorduk. Telefonum çalıyordu. Açtım. Arayan Hazel'dı. 'Percy Ann sanırım ölmek üzere.' Dedi ve telefonu direk kapattım. Nefesini kontrol ettim. Gerçekten de kısık kısık nefes alıyordu. Astımı yüzünden sanırım. 'Jason daha hızlı!' Dedi Piper. O sırada Piper büyükonuşu kullanarak Ann'i hayatta tutmaya çalışıyordu. Nihayet hastaneye geldik. Ann'i bir sedire aldılar ve götürdüler. Ne olduğunu bilmiyorduk. Diğerleri de yetişmişti bize. 'Ne oldu aldılar mı içeri?' Dedi Frank. 'Evet içerde' dedi Jason. Margerıt ve Sophie'yi aradı Emily. Evde kalmalarını söyledi. İçerden doktorlardan biri çıkmıştı. 'Neler olduğunu anlatın bakıyım.' Dedi. Burdaki kimse neler olduğunu bilmiyordu. Rose dışında. ' 2 yıl önce sevdiklerini kaybetti de. Hala atlatamadı. Fazla üzülmüş olacak ki böyle bir durum olacak. Gece aniden ateşlendi. Şimdiye kadar düşmesi gerekirdi ama düşmedi. Bizde son çare olarak buraya geldik.' Dedi Emily. 'Siz kaç yaşındasınız? Bu daha önceden de olmuş muydu?' Dedi doktor. '16-17 yaşlarındayız. Evet daha öncede olmuştu.' Diye yanıtladı Jace. Doktor tekrar içeri girdi. Beklemekten başka bir şey yapamazdık. 6 saat geçmişti. Kızları çoktan eve yollamıştık. Ve kızlar yalnız gitmesin diye Frank'i de yollamıştık. Doktor yanımıza geldi. 'Ateşi biraz olsun düştü. Daha düzenli nefes alıyor gibi. Şimdilik beklemedeyiz. Yapabilceğimiz başka bir şey kalmadı.' Dedi ve ayrıldı. Pencereden bakıyordum. Solmuştu. Kemikleri belirginleşmişti. 1 günde nasıl bu hale gelebildi?. Serum takılıydı. Yavaş nefes alıyordu ama düzenliydi. Bu iyiye işaretti. İçeri girmemiz yasaktı. Ama kimse görmeden girmeyi planlıyordum. İçerde kimse yoktu. Şimdi sırası diye düşünüp içeri girdim. Perdeyi çektim. Kimse içerde olduğumu görmesin diye. 'Hey Ann yaklaşık 12 saattir uyuyorsun. Umarım orda işler yolunda gidiyordur. Özür dilerim seninle tartıştığım için. Belki de o gün tartışmasaydık evden çıkmak zorumda kalmazdın. Şimdi uyanmak zorundasın.Rose'u buldun. Devam etmemiz gereken bir görevimiz var. Sana ihtiyacımız var. Sensiz yol alamayız. Alsakta senin gibi sırları çözemeyiz. Şuan sana çok ihtiyacım var. Özellikle sana. 5 gün mü oldu sen gideli. Kafayı yedim Ann sana bir şey olcak diye. Haklı çıktım. Haklı çıkmaktan nefret ediyorum. Uyan Ann. Zamanımız kısıtlı ve sen olmadan yapamayız.' Dedim. Duyup duymadığından emin değilim. Ayağa kalkıp gitcekken elimi sıkmıştı. Gözleri aralandı. Gülümsüyordu. Doktorları çağırdım hemen. İzin almadan odaya girmemem konusunda ikaz aldım. Ama değmişti. Doktorlara bir şeyi olmadığını kendini çok iyi hissettiğini söyledi. İyi görünmüyordu ama . Burdan çıkmak için yalan söylediğini anlamıştım. Doktorlar taburcu olmasına izin verdiler. Evrak işleri tamamlandı. Leo Ann'in eşyalarını taşıyordu. Ben ve Jason da Ann'i tutuyorduk. 'Tartışsak da tartışmasak da gidicektim zaten. Bahane çıkması iyi oldu.' Dedi aniden. Sırıtıyordu. 'Söyleseydin yardıma gelirdik.' Dedim. 'Biliyorum ama yalnızken daha eğlenceli.' Dedi Ann . Gülüyordu. 'Ceza kısmı da sorun olmaz o zaman.' Dedi Leo. 'Ceza kısmımı ? Ceza alıcağımı biliyordum. Ne dediler bu konu hakkında?' Diye sordu Ann. ' Evden çıkma yasağı geçerli olmıcağı için dakka başı raporu cezası aldın' dedim gülerek. Gülüyordu. 'Gelmedik mi hala başım sızlıyor.' Dedi sızlanarak Ann. 'Omzuma atla.'dedim. Omzuma çıkmıştı. Sırtımda taşıyordum. Kulağıma eğildi.' Teşekkür ederim' dedi. Bende ekledim. 'Çevrende çok fazla durugörü var.' dedi. Yol boyunca güldük.

DEMİGOD!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin