BERBAT PLAN

152 10 6
                                    

(Piper)
Melez kampına az kalmıştı. Romalılar bizi orda bekliyordu. Artık düşmanımızın kim olduğunu biliyorduk. 3 kişi olduğunu tahmin ediyorduk. Uranüs liderlerleriydi. Arakne ve Deucalion da yardımcıları. Evet doğru duydunuz. Ann'in intikam yeminlisi olduğu kişi Deucalion. İntikam alcak diye savaşa odaklanamaz diye düşünebilirsiniz aksine daha çok plan yapıyordu. Şu an tek endişemiz örümceklerdi. Ve ilk karşılaşmayı yaşamıştı. Şoku atlatmış sayılmaz ama kötü bir durumda da değil. 'Geldikk!' Diye bağırdı Leo dümen başından.
Herkes bizi karşılamak için bekliyordu. Romalılar çoktan varmıştı. Kherion ile konuştuklarını tahmin ediyordum. Afrodit kulübesinden kardeşlerim yanıma geldiler. Görevin nasıl gittiğini sordular. Ann'in yanına gittim. 'Anladılar.' Dedi. 'Yalnız değilsin. Sen örümceklerden korkuyorsan onlarda korkuyor. Birbirinize destek olabilirsiniz.' Dedim büyükonuşu da katarak. Diğerleri de yanımıza gelmişlerdi. 'Toplantı salonundan çağrılıyoruz.' Dediler. Hep birlikte toplantı odasına yürüdük. 'Göreviniz nasıl gidiyor?' Diye sordu Kherion. ' İki felsefe taşı elimizde.' Dedi Ann kolyeleri göstererek.' Başka sorun var mı?' Dedi Kherion. 'Orduların başında Arakne var. Bir de onun süper yardımcısı Deucalion.' Dedim. Herkes Deucalion'ın kim olduğunu biliyordu. Endişeli gözlerle Ann' e bakıyorduk. Rose girdi içeri. Ann ona sarıldı. 'Bugün gelişlerinin şerefine kamp ateşi yakılacaktır.' Dedi Kherion. Hazırlıklar başladı. Aman ne harika. Görevleri daha başarıyla bitmemişti. Ama sanki görevleri bitmişcesine kamp ateşi yakıyorlardı. Kherion bizi rahatlatmak istiyordu anlaşılan. Jason'ın yanına gittim. 'İyi misin?' Diye sordu.kafa salladım. 'Sence ben güçlü müyüm?' Dedim. 'Pipes sen hayatımda gördüğüm en güçlü Afrodit kızısın.' Dedi güven vererek. Gülümsedim. 'Sen de harika bir lidersin ' dedim. Gülümsedi tekrardan .
(Annabeth)
Kamp ateşi yakılıyordu. Apollo çocukları şarkılarını söylüyorlardı. Herkes eğleniyordu anlaşılan . Örümcekler. İlk kez karşılaşmıyordum örümceklerle. Ama uzun bi süreden sonra ilkti. En son 7 yaşındayken karşılaşmıştım. Geceleri gelirlerdi. Yorganı kafama kadar çekerdim ama yine de ısırırlardı beni. Sabah uyanınca üvey anneme göstermek için delil arardım. Ama ısırıklar yüzümü yıkayana kadar geçerdi. Delil olarak ağlardan başka bir şey göstermezdim. Tabiki de inanmazdı bana. Kardeşlerimden Jake geldi yanıma.'Takma kafana bu kadar. Biz bir şey düşünür yine de yeneriz onları.' Dedi. Kendimi ilk kez güvende hissettim. Kardeşlerimin yanında güvendeydim. Bana hiç kimse bir şey yapamazdı burda. Tam o sırada ateşten  Arakne belirdi. Jake beni arkasına aldı. Eli karnımın önünde korur bir vaziyetteydi. Percy en öndeydi. 'Melez kampı! Bize Athena'nın kızını verin ve bizde sizin güzel kampınızı sonsuzluğa uğurlamayalım' dedi Arakne ateşlerin arasında. Yanlış mı duymuştum. Masa gibi bir şey vardı. Üstünde de plan gibi şeyler. Okumaya çalıştım.gözüm sola kaydı. Deucalion hemen ordaydı. Öfke bütün bedenimi sardı ama sakin olmam gerekirdi. Jake'i ittim. Percy'nin yanına yürüdüm. 'Konuşmak istiyorum. Teslim olma şartlarını kısacası bütün sorunları konuşmak istiyorum. Bu şekilde olmaz. Melez kampının önüne gelin. Deucalion, sen, Uranüs.' Dedim kendime güvenerek. Ne halt yediğimi bilmiyordum. 'Böyle bir şansın olmıcak.' Dedi Arakne. 'Sen bir lider değilsin. Çekil şurdan da korkusuz liderinle konuşıyım!' dedim.arkada birileri ile konuştu. En sonunda bize dönerek 'Kabul edilmiştir.' Dedi Arakne. Kardeşlerim yanıma geldi. Onlarda benim kadar korkmuşlardı. Kamp ateşi yarıda kesilmişti. Toplantı odasına doğru yol aldık.
(Percy)
Toplantı odasından bi uçtan bi uca yürüyordum. Sinirlenmiştim. İstedikleri ben değildim ama yine de sinirlenmiştim. Ann nasıl bu kadar sakin kalmayı başarıyordu. 'Umarım ne yaptığını biliyorsundur.' Dedim Ann'e . 'Sinirliyken bir şeyler saçmalarım.' Diye kendini savundu. Tamam haklıydı. Yani karşısında Arakne vardı. Ebedi düşman gibi bir şeydi. 'Ayrıca kimse farketmedi mi?' Dedi Ann. 'Neyi?' dedi Leo. 'Masadaki planları sonra Deucalion'ı' diye cevap verdi Cameron.(Athena oğlu) 'Planları neymiş onu da gördünüz mü?' Diye sordu Clarisse. 'Kronos'u yer altındaki tahtın- bi dakka bi dakka. Kronos' dedi Ann büyük bi heyecanla. Ne olduğunu anlamamıştım ama abileri anlamıştı. 'Hayır Ann bu tehlikeli.' Dedi Malcolm. 'Ne tehlikeli?' Diye sordu Travis. 'Ve planları tam olarak ne?' Diye tamamladı. 'Şöyle açıklayalım. Kronosun yer altındaki tahtından etmek istiyorlar. Yani Kronosun elindeki tek taht Uranüs tarafından yerle bir edilcek. Tabi Kronos'u bizim tarafa çekmezsek.' Dedi Ann. 'Bi dakka bi dakka şimdi sen diyorsun ki Kronos ile konuşup daha doğrusu sen konuşup onu bizim tarafa geçircen. Malcolm haklı bu çok tehlikeli.' Dedim. 'Tamam o zaman ben de karşı tarafa teslim olurum. Artık çin işkencesi mi görürüm yoksa nazi işkencesi mi..' Dedi Ann. Bu konuda haklıydı. Ama yine de tehlikeliydi. '1. İhtimal daha güzel.' Dedi Jack. Neden olmasındı ki. 'Kronos bizim düşmanımız böyle bir şeyi kabul etmem !' Diye bir ses geldi. Zeus. 'Ama tek şansımız. Ayrıca Uranüs e Kronos düşman. Düşmanımın düşmanı dostumdur.' Dedi Ann. 'Kızım haklı baba.' Dedi Athena. Zeus endişeli bir şekilde bakıyordu. 'O "değerli" tahtına bir şey olmıcak. Kronos benim sorumluluğumda olucak.' Dedi Ann kendinden emin bir şekilde. 'Pekala izin veriyorum.' Deyip odayı terkettiler. 'O zaman ben de seninle geliyorum.' Dedim. 'Sana burda ihtiyaç var Perce. Cameron gitmeli.' Dedi Jason. 'Niye?' Diye sordu Ann. 'Anlaşmaları harika yapar.' Dedim. Kararlaştırmıştık. Ann ve Cameron Kronosa küçük bir ziyarette bulunucaktı.

DEMİGOD!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin