(Jason)
Geleneksel 100. toplanışımız. 2 de 1 toplanmasalar iyiydi. Piper bana bakıyordu. Bütün bu olanlar bittiğinde mutlu olabilcek miydik? 'Tabi hayatta kalırsanız' dedi bir ses. Sesin geldiği yöne bakıyorum.Kimse yoktu. Kim demişti bunu. Ya da ben mi yanlış duymuştum. ' Piper dademin bir ses duydun mu?'diyorum . 'Hayır, ne duydun Jason' diye soruyor. ' Hiç bana öyle geldi demek ki' diyorum. Ama Pipes in bir şeyler anladığına eminim. Toplantı başlıyor. ' ee neler olduğunu söylicek misin polyana' diye tersliyor Percy. Terslemesi gayet normal. Bir şeyler biliyor ama saklıyordu. Bu da Percy rahatsız ediyordu demek ki. ' Herşeyin bir zamanı var Jackson,sabırlı olun her şey olucağı vakit olur daha öncesinde değil.' Diyor. Evet yine güzel bir ders veriyor. Annabeth tereddütle Piper a bakıyor. Bir şey hakkında danışıyor gibi. Piper kafa sallıyor olur manasında. 'Kherion o dimi ' diyor çaresizce. Yanıtı biliyordu. Sanki bilmek istemiyor gibiydi. Bi anda odanın ortasında Athena beliriyor. 'Evet düşündüğün şey kızım' diyor. Ve olanlar oluyor. Annabethin gözlerinde fırtınalar çakıyor resmen. 'Hangi hakla' diyor . Sakin olmaya çalışıyor. ' Annabeth şimdi sırası değil 'diyor Athena. 'Peki ne zaman sırası! Ben öldüğümde mi? Ahh zaten ölmüştüm değil mi! Beni de onlarla birlikte öldürmüştünüz dimi. Bir bedenim eksik toprağın altında!' Diye bağırıyor. Onu bu kadar öfkelendiren neydi? Salondaki herkes şaşırmıştı. Piper büyükonuşu denesem mi gibisinden baktı bana . Bende 'Bence biz karışmayalım' dedim sessizce. 'Annabeth sakin ol. Şuan başka önemli meselelerimiz var kızım.' Diyor Athena. ' 1. Si bu aptal kehanet benim acil listemin başında gelmiyor. 2. Si de BEN SENİN KIZIN DEĞİLİMM!!!' Diye bağırıyor. Bağırması ile birlikte bardaklar kımıldıyor. Gözlerinden öfke fışkırıyor resmen. Athena ise sakindi. Nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Annabeth bir hışımla ayağa kalktı ve salonu terk etti. Affallamıştım. Her konuda. Athena ise kızının arkasından onu izliyordu. Percy ayağa kalktı izin isteyerek Annabethin yanına gitti. Athena bu durumu hoş karşılamıyordu sanırım. Athena da terk etmişti salonu. Leo ' Kavga bittiyse bizde
bu şahsın kim olduğunu öğrenebilir miyiz?' Diyor. Athena çocuklarından Tyler' Arakne' diyor. Salon sessizliğe bürünmüştü. 'O kim ' diye soruyorum. 'Athena nın ezeli düşmanı . Bir örümcek . Yaklaşık 2 yada 3 katımız kadar' diye cevap veriyor. 'Yani biz Arakne ile karşı karşıyayız?' Diye soruyorum .' Sanmıyorum. O sadece bir elçi konumunda. Ondan daha büyükleri de var. Baş makamda değil' diye cevaplıyor Malcolm. 'Pekala baş makamda kim var?' Diye soruyor Leo. 'Nerden bilelim biz ' diye karşılık veriyor Jack. 'Bilmem buraya kadar her şeyi çözmüşsünüz. Bundan sonrasını da çözmüşsünüzdür diye tahmin ettim' diyor Leo.' Hem ne zamandan beri tanrılar buraya uğrar oldu? Yoksa Olimpos'un kapıları mı açıldı?'diye devam ediyor.' Hayır. Olimpos hala kapalı. Yardım etmeye gelmişti. 'Diye cevap veriyor Kherion. 'Leo gemi inşaatı ne durumda ' 'Az kaldı . Çok az kaldı. İhtiyacım olan biraz zaman' diye yanıtlıyor Leo. 'O kadar zamanımız yok. Biliyorsun. Elimizi çabuk tutmalıyız. Jason sen Percy ve Annabeth'i bul ve onlara onlar gittikten sonra neler yaşandığını anlat. Bugünlük bu kadar dağılabilirsiniz.'
(Percy)
Salondan çıkıp Annabeth'in peşinden gidiyorum. Salonda yaşananlar bilemiyorum değişik bi hava vardı. Resmen o öfkenin içinde 2 yılın birikmişliği vardı. Ormanın içine doğru yürüdü. Melez kampından çıkmıştık ve bu tehlikeliydi. Her an bizi bir canavar görebilirdi. Ama şuan bu umrumda değildi. Sırtını bi ağaca yaslamış oturuyordu,ağlıyordu. Yanına gittim. Sarıldım ona. Başını omzuma koyup daha şiddetli ağlamaya başladı. Yaralanmıştı. Hem de iyileşmicek türden. Athena ne yaparsa yapsın kendini affettircek türden bir şey yapmadığı için affetmicekti. Bunu bana söylemişti. Ağlaması biraz daha dindi. 'İyi misin' diyorum. 'İyim, sadece onun hiç bir şey olmamış gibi hareket etmesine sinir oluyorum. Önceliklerimi düşünmemesine sinir oluyorum.' Diyor. 'Önceliğin ne peki , ayrıca ölüm mevzusu da ne?' Diye soruyorum. 'Bir şey daha neden ondan nefret ediyorsun' diye ekliyorum. ' Percy, tanrılar senin değer verdiğin biri ölürken izleseler sen ne yapardın? Susar mıydın?' Diye cevap veriyor . Bu soru karşısında affalıyorum . Bu soruyu beklemiyordum ama yine de cevap veriyorum. ' Muhtemelen karşı tarafa geçerdim. Bilirsin karanlık taraf. Onlardan intikam alana kadar durmazdım sanırım' ' Bak gördün mü. Kendin yanıtı verdin Percy. Sen afffetmemekten daha kötü şeyler yapardın . Ama ben hiçbirini yapmadım ne kızdım ne karşı tarafa geçtim. Sadece affetmedim, karşılarında sustum,konuşmadım. Ama yine de cezalandırılıyorum hem de her gün.' Diye tamamlıyor cümlesini. Dediklerini sindirmeye çalışıyorum.' Nasıl bir ceza bu ' diye soruyorum. ' her saniye ölmeme rağmen yaşıyorum' diyor sessizce yanağından bir damla düşüyor. ' Ne yaşadığını bilmiyorum ama salonda yaptığın şey bir harikaydı.' Diyorum . Gülümsüyor. 'Canavarlar bizi bulmadan gitsek iyi olur. Ne de olsa başımızı belaya sokmamamız gerekiyor(!)' diyorum. Gülüyor. 'Sen burdayken o biraz zor' diyor. Gülüyorum. Onu neşelendiğini görünce mutlu oluyorum. Ve beraber kampa doğru yürüyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİGOD!
FanfictionPercy Jackson: Tanınan en güçlü melez.Ölümcül hatası onun sonu olabilir. Jason Grace: Lider olmak için doğmuş. Ama yapabilceğinden emin değil. Frank Zhang: Roma kampının yargıcı.Ama işler sandığı gibi gitmiyor. Leo Valdez: Kendini hep yedek anahtar...