(Percy)
Ann'in yanına gittim. Jack beni ordan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Will' Burayı boşaltın' diye bağırıyordu. Çıkamazdım. Onun ölmesine izin veremezdim. Jason ve Frank beni geri iteklediler. 'İyi olucak.' Dedi Piper. Nasıl titrediğini görmüştüm. Titremek değil bildiğiniz sallanmaktı bu. Kherion da gelmişti.'Biliyordu. Kaos'u.' Dedim sadece onun duyabilceği şekilde.'Percy gerçeği söylemem gerekirse, Ann ölmek üzere.' Dedi. Nasıl? Hayır o ölmemeliydi. Biliyorum. Sadece nöbet geçiriyordu. Kafamdan soğuk sular dökülmüş gibiydim. Kulübeme doğru yürüdüm. Kul torbasına bakıyordum. Bir iki vurdum. Hıncımı alamadım. Onu görmem gerek. Ama şimdi değil. Doğru zamanı bekleyecektim. Bekledikçe sinirleniyordum. Kum torbasına vurdukça vuruyordum. Asıldığı yerden fırladığını, suların fışkırdığını fark etmedim. Piper'ın içeri girdiğini bile farketmemiştim. 'Sakin olmalısın. Ann uyandığında herşeyin berbat olmasını istemez.' Dedi. 'Yaşayacak mı ki?' Dedim sinirle. 'Percy yaşadığına inanmak zorundasın.' Dedi Piper. Rahatlamıştım bir nebze de olsa. Büyükonuşu katmıştı. Geceye pek kalmamıştı. Herkes yattığında bende revire giricektim.
(Annabeth)
Kulübemdeydim. Boş boş oturuyordum. 'Ölüm gelmeye devam edicek.' Dedi aynı ses. 'Kimse ölmeyecek!' Dedim sert bir sesle. 'Kanımız bağlıyken beni aklından atamazsın!' Dedi bu sefer. 'Bu güç benim istediğimi yaparım bu akıl da benim ve sadece ben kontrol ederim!' Dedim. Anında bir çok ses birbirine girdi. Bir sürü ses vardı. Hangi sesin ne dediğini anlayamıyordum. Kulaklarımı kapadım. Duvara tutunmayı denedim ama kendimi yerde buldum. Etraf bulanıklaştı. Kendimi yeni bir yerde buldum. Birileri beni çekiyordu. Televizyon bozuk olduğunda ekrandaki görüntünün gidip gelmesi gibi hareket ediyordum. 'Dayan!' Dedi bir ses. Algılamaya çalıştım. Bu sesi daha önceden duymuştum ama hatırlamıyorum nerde duyduğumu. 'Yapamıyorum' dedim. 'Sen onlardan daha güçlüsün kontrol et gücünü!' Dedi yine. 'Kontrol etmeyi bilmiyorum!' Dedim. 'Bundan kurtulcak kadar biliyorsun.' Dedi. 'Sen kimsin?' Dedim. 'Allison. Sana yardım etmeye geldim.' Dedi. Allison Clamore lerin başı.' Seni karşı tarafa çekmelerine izin verme! Kendi zihnini kendin kontrol edersin. Unutma!' Dedi.
(Percy)
Gee olmuştu. Ann'in durumu daha kötüye gidiyordu. Herkesin yatmasını bekledim. Teker teker ışıklar söndü. En sona revirin ışığı kaldı. Nihayetinde oranında ışığı kapandı. Pencereden içeri girdim. Ann'in yattığı yeri buldum. Ellerini tuttum. Soğuktular tıpkı bedeni gibi. Bembeyaz olduğunu görmüştüm en son. 'Ann beni duyup duymadığını bilmiyorum. Ama özür dilerim. Yaptığım her şey için. Her saniye yanında olmalıydım. Seni korumam gerekirdi tıpkı verdiğim söz gibi. Ama koruyamadım. Sözümü tutamadım. Özür dilerim.' Dedim. İstemsizce göz yaşlarım dökülüyordu.'Ann bir şey görüyor olabilirsin ya da gerçekten nöbet geçiriyor olabilirsin ama sen güçlü bir kızsın. Şuan yanında olduğum gibi her saniye seni gözetliyor olacağım. Ellerin soğuk. Hastanede ise sımsıcaktı. Beyazladın. Beyaz sana daha çok yakıştı ama ölüm sana hiç yakışmadı. Yaşadığını biliyorum. Herkes ümidi kessede ben kesmedim. Hayattasın biliyorum. Ve geri geliceksin benim için. Geri dönmek zorundasın. Yeni kavuşmuşken birbirimize bırakamazsın beni. Ann yaşadığın zorlukları düşünme, yaşadığın iyi şeyleri düşün ki sana yol versinler. Karanlıktaysan benim ışığımı takip et.' Diye devam ettim. Hala bir kıpırtı yoktu. Ölüyordu gerçekten. İnanmak istemiyorum. Göz yaşlarımı tutamıyordum. 'Pe-rcy?' Dedi titrek bir nefesle. Uyanmıştı. Sımsıkı sarıldım. 'Bir şey yok iyisin. Hepsi geçti. Ben yanındayım artık.' Dedim. 'Teşekkür ederim' dedi ve öpüştük. 'Kulübene git artık. İyim ben. Yakalanırsak Jack'den seni koruyamam.' Dedi hafif gülerek. 'Sen yeterki iyi ol' dedim gülümseyerek. Baş ucunda uyumasını bekledim. Uyuduğu zaman bir kaç dakika izledim onu. Nefes alışverişini hareketlerini... Kulübeme doğru yol aldım.
(Leo)
Athena kulübesindekiler kitabı inceliyordu. Ben ise aa şey bende boş boş geziniyordum. Bir sürü yeni melez gelmişti. Onları çalıştırmam gerekiyordu. Kherion'ın bana verdiği görevdi bir nevi. Ama çalıştırmak yerine daha çok eğlendiriyordum. Haa bu arada Ann gayet iyiydi. O olay üzerinden 3 gün geçmişti. Percy ile araları ise biraz bozuktu. Yani Ann yine trip atıyordu. Percy Afrodit kızlarından birisiyle konuşuyordu. Ve Afrodit kızı da Percy hayranıymış.Ann de bunu duyunca kızı öldürmediği kaldı bir tek. Sonra da Percy'ye kıza yüz verdiği için trip atmaya başladı. Her neyse bu konu beni ilgilendirmez. Zaten 7 li olarak yeni gelenlerin antrenmanlarında yardımcı olacaktık. Çoğunluk erkekti. Pipes esmer 10 yaşındaki bir kıza kılıç kullanmayı öğretiyordu. Jason da kendi gibi sarışın bir kıza kılıç öğretiyordu. Kız en fazla 12 yaşındaydı. Frank ve Hazel ikizleri almıştı. Yeni ikizler vardı kampta. 14 yaşında biri kız biri erkekti. Percy 15 yaşındaki esmer bir erkeğe öğretiyordu ve son olarak Ann de bizim yaşımızda birine öğretiyordu. Percy kıskanıyordu ama toplum içinde belli etmemeye çalışıyordu. Eğer söylemiş olsalardı Jack Percy'yi kesinlikle öldürürdü. Antrenman sahasına doğru yürüdüm. 'Franz hadi kılıcını al beni izle.' Dedim.
(Annabeth)
Kendi kendime antrenman yapıyordum. Arkamdan biri geliyordu. El çabukluğu ile onu yere serdim. 'Oww, sadece antrenman için gelmiştim. Sarışın bir kız öğreticekmiş galiba o da sensin.' Dedi bana. Ayy yanlış çocuğu yere sermiştim. 'Özür dilerim' dedim kalkmasına yardım ederek. 'Lincoln' dedi. 'Annabeth ama kısaca Ann de.' Dedim gülerek. Percy bize bakıyordu. Uzaktan izliyordu beni. Kötü kötü baktım ona. Kıskanmıştı. Ama belli etmemeye çalışıyordu. Gülmemeye çalıştım. 'Ee Lincoln annen ya da baban kim?' Dedim. 'Ares. Aresin oğluyum.' Dedi. 'Güçlüsün yani.' Dedim. 'Şimdi bana saldır' dedim. 'Bunu gerçekten yapmamı ister misin? Çünkü bu işte berbatım.' Dedi. 'Nerelerde takıldığını görmem gerek.' Dedim. Percy bizim sahaya doğru geldi. Daha yakından takip ediyordu beni. Lincoln kılıcıyla soluma doğru bir hamle yaptı. Kılıca hançerimle sağ taraftan vurdum ve kılıcı yere düştü. 'Yavaşsın, stratejileri bilmiyorsun ve de acelecisin' dedim. 'Kısaca tam bir Ares çocuğusun ama yakında öğrenirsin.' Dedim. Kılıcı nasıl tutması gerektiğini gösterdim. Ellerini tutmuştum ama antrenman içindi. Percy bi anda yanımda bitti. 'Yakın arkadaşımı bir saniyeliğine alıyorum' diyip kolumdan tutup sürükledi. 'Ben izin verene kadar karşı cins ile temasta bulunmayacaksın!' Dedi. 'Karşı cins ile temasta bulunmuyorum sadece antrenman yapıyorum. Ayrıca senin yaptığına ne demeli?' Dedim. 'Benim yaptığım zararsız bir şey ama ' dedi. 'Zararsız mı? Sana yavşayan kıza resmen yüz verdin Jackson!' Dedim. Cevabını beklemeden sahaya doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİGOD!
FanfictionPercy Jackson: Tanınan en güçlü melez.Ölümcül hatası onun sonu olabilir. Jason Grace: Lider olmak için doğmuş. Ama yapabilceğinden emin değil. Frank Zhang: Roma kampının yargıcı.Ama işler sandığı gibi gitmiyor. Leo Valdez: Kendini hep yedek anahtar...