(Piper)
Anlaşma istediğimiz gibi bitmişti. Onlar gitmişti hemde elleri boş. Ayrıntılı bir şekilde konuşmak için büyük eve toplandık. Tanrılar da vardı tabikide. Annabeth sorguya çekilcekti büyük ihtimalle yoksa Tanrılar hayatta toplanmazlardı burda. Yumruk atma olayı yüzünden. Ama Ann gayet mutluydu. Yumruk attığı için mutluydu. Sonuçta içindeki öfkenin bir kısmını dışarı vurmuştu. Rahatlamıştı. Ann'in tarafını tutuyordum bu durumda. Herkes yerlerini aldı. Tanrıça Hera' Umarım bu sorumsuz davranışı cezalandırırız.' Dedi. Ann ise oralı bile olmadı. 'Bırak da buna Zeus karar versin Hera!' Dedi Dionysos. Hera nefretle Dionysos' a baktı. Hera'nın derdi neydi? Ann ile alıp veremediği ne vardı? 'Athena! Annabeth nerde o? İyi mi?' Dedi bir ses. Annabeth ise donmuştu. Bu iyiye işaret değil. Gözleri nefretle büyüdü elindeki bardağı sıktı. Ve kırıldı. Cam parçaları eline batmıştı. Kanıyordu. Will müdahale etmek için yanaştı ama Ann izin vermedi. '2 yıldır aradığım kişi, GERÇEK ailemi öldüren kişiye yumruk atınca sorumsuz oldum. Karşı tarafa geçsem kim bilir ne olurum!' Dedi Ann. 'Annabeth kimse sana sorumsuz bir hareket yaptın demedi.' Dedi Athena. 'Aa gerçekten mi(!) o zaman babam olucak herifin burda ne işi var! Sonra konseyin burda ne işi var! Kutlamamı var! 12 Temmuzu bekleyin kutlama için!' Dedi Ann. Babasından nefret ediyordu. Buraya onu kim çağırmıştı? 'Annabeth-' dedi babası. 'Sakın söyleme. Ben en son senin sözüne 7 yaşında kandım. Sonrasında da evden kaçtım zaten. Bir daha aynı hatayı yapmam. Unutmayın. Tahtlarını yerle bir edicek gücüm var. Sizin yerinizde olsam bu gördüğünüz gücü uyandırmamaya çalışırdım. ' dedi tehdit edercesine. 'Bakın bu yaptığınız hoş değil efendim. Bu meseleyi kendi aramızda konuşmalıyız. Elalemi çağırarak değil.' Dedim tatlı bir sözle. 'Bize büyükonuş numarasını yapma Piper McLean. O kişi Annabeth'in babası elalem değil.' Dedi Hera. 'Ben büyükonuş yapmadım. Tatlı bir dille dile getirdim. Annabeth'in bakış açısına göre bu kişi kesinlikle elalem!' Dedim sinirlenerek. Ann bana baktı. Onu koruduğum için minnettardı.'Athena kızına bir şey demicek misin?' Dedi Hera. 'Aa evet. Onunla ne kadar gurur duyduğumu söyleyecektim. Teşekkür ederim Hera hatırlattığın için.' Dedi Athena. Ann daha da sinirlendi. Gözleri doldu.'Bunun için 2 yıl kadar geciktin. Ölülerle gurur duyulmaz!' Dedi ve salondan çıktı. Percy' Ben iyi mi diye bakıyım.' Dedi ve Ann'in arkasından çıktı. 'Sanırım bugün ödül ya da ceza verilmeyecek.' Dediler ve salonu boşalttılar.
(Percy)
Ann'in arkasından gitmiştim ama yine de izini kaybettim. Muhtemelen boks yerlerinin ordadır diye düşündüm ve oraya doğru yürüdüm. Arkası bana dönüktü. Yanına gittim. Beni farketmişti. Pozisyonumu aldım. Arkasına dolandım. Elini kıvırdım. Ters döndürdüm onu. Ve duvara yapıştırdım. Sinirliyken düzgün düşünemiyordu. Duvar ile benim aramda kıpırdanıyordu. Normal bir zaman olsa kurtulurdu hemde çok rahat bir şekilde. Ama şuan kafası dağınıktı. Kulağına eğildim.' Sakin olmalısın yoksa burdan kurtulamazsın' dedim ciddi bir sesle. Hala kıpırdanıyordu. Belli bir süre sonra çırpınmayı kesti. Sarıldım ona. Bana sarıldığı gibi ağlamaya başladı. Fazla yakındık. 'Yumruğu iyi geçirdin ama ' dedim onu neşelendirmek amacıyla. Sarılmayı kesip bana baktı. Gülümsedi. 'İçerde olanları takma. Onlar ne yaşadığını anlayamazlar. Bilirsin kendi beğenmişlerin ta kendileri.' Dedi gülerek. O da gülmeye başladı. 'Bay Chase sinir oldum. Yani onu oraya çağıranlarda onlardı.' Dedi. 'Siktir et. Çağırırlarsa çağırsınlar. Bir duvarını açtın mı kimse sana yaklaşamaz.' Dedim. Gülüyordu. 'İnanılmazsın yosun kafa.' Dedi. 'İnanılmaz olduğumu biliyorum. Başka iltifat bulunuz lütfen.' Dedim gülerek. Gülmeye başladı. O sıra aklıma annemin bana verdiği balo davetiyesi geldi. Ann danstan hoşlanırdı. Elinden tutup 'Benimle gel' dedim. Elini tutmuştum. Yani elini. Heyecanlanma dedim kendi kendime. Sonuçta bir kızın ilk kez elini tutmuyordum. Ama şuan çok heyecanlanmıştım. Elimi geri çevirmemişti. Peşimden koşuyordu. Kulübeme girdim. Balo kartını çıkardım. Ona uzattım. Şaşırmıştı. 'Annem vermişti yarın gece . İstersen gidebiliriz.' Dedim. 'Tabi ki de isterim ama Hera güvenliği artırıcak kimse girip çıkmasın diye. Burdan nasıl kaçıcaz?' Dedi Ann. 'Orasını bana bırak.' Dedim sırıtarak. 'Jackson senin planların berbat ama. Eğer sen plan yapıcaksan ölmüş bilelim kendimizi.' Dedi Ann. 'Ayy aman ne komik. Sadece bana güven.' Dedim. 'Sana her zaman güveniyorum ama planlarına güvenmiyorum. Neyse sen bizi bir geceliğine de olsa çıkar da boşver gerisini.' Dedi. 'Umarım dans etmeyi biliyorsundur.' Diye ekledi. 'Kendime göre biliyorum.' Dedim. 'Bana göre biliyor musun?' Dedi. Harika bir dansçıydı. 1 sene önceki daveti düşündüm. Beyaz elbisesi vardı. Bütün gözler ona çevrilmişti. Müziği açtı. 'Bak şimdi elini belime koy ve kendini bana bırak.' Dedi. Bir sağa bir sola ilerliyorduk. Yani ikimiz dans ediyorduk. Harika bir kızdı. Harika dans ediyordu yani. Onu döndürdüm. Saçları savruldu. Harikaydı. O anı anlatamam size. Belinden tuttum. Eğildi. Geri kalktığında çok yakındık birbirimize. 'Bence fena değilim.' Dedim. Güldü. 'Yarın görüşürüz Jackson!' Diyip odadan çıktı. Geçirdiğim en harika andı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİGOD!
FanfictionPercy Jackson: Tanınan en güçlü melez.Ölümcül hatası onun sonu olabilir. Jason Grace: Lider olmak için doğmuş. Ama yapabilceğinden emin değil. Frank Zhang: Roma kampının yargıcı.Ama işler sandığı gibi gitmiyor. Leo Valdez: Kendini hep yedek anahtar...