YABANCI

139 8 0
                                    

(Annabeth)
Toplanmıştık. Her gece olduğu gibi. Gün içinde gelişen olayları sıralıyorduk ve ona göre savaş pozisyonunu konuşuyorduk. Olimposlularda burdaydı. O yüzden kavga hiç eksik olmuyordu. Özellikle Ares ve Athena arasında. Malum ikisininde ilgi alanı savaşdı. Şuanlık gözlemci konumundaydım. Bi anda telefonum çaldı. Tam da sessizliğin oluştuğu zaman. Telefonun ekranına baktım. Arayan babam olucak kişiydi. O yüzden meşgule aldım. Yeterince canım sıkkındı şimdi bir de konuşup daha da moralimi bozmıyım diye düşündüm. Tekrardan aradı. Yine meşgule aldım. Ve yine aradı. Yine meşgule aldım. Salondakilerin çoğunluğu göz ucu ile bana bakıyordu. En sonunda Athena 'Annabeth babana cevap ver' dedi. 'Sanırım şunu demek istedin'Baban olan ama baba gibi davranmayan kişiye cevap ver.' ' dedim. Zaten ortam gergindi daha da çok gerildi şimdi. 'Annabeth!' Dedi Athena. Göz devirip telefonu açtım. 'Efendim?' Dedim sıkılmış bir şekilde. 'Annebeth iyi misin?' Dedi aceleyle. Sanki bir şey oluyormuş gibi. 'Hıhı' diye cevap verdim. Konuşmak istemiyordum. 'Annabeth tehlikede falan değilsin değil mi?' Dedi. Ne demekti bu? 'Hayır tehlikede falan değilim.' Dedim diğerlerine baktım. Ne oldu gibisinden sordu Piper. Omuz silktim bilmiyorum gibisinden. 'Annabeth bana öyle gelmiyor!' Dedi. Sesi fazlasıyla endişeli çıkmıştı. 'Nasıl yani? Demek istediğini hemen dersen iyi olur çünkü önemli bir toplantının tam ortasındayım.' Dedim sinirle. Endişeli endişeli bana bakıyorlardı.' Annabeth bana bugün bir not geldi. Üstünde Annabeth tehlikede yazıyordu.' Dedi. Doğru mu duydum. Ne demekti bu. Salondakilere belli etmek istemiyordum. Endişemi olabildiğince saklıyordum. 'Kim yollamış' dedim endişeyle. 'Bilmiyorum.' Dedi. Margerıt ta arıyordu beni. Neler oluyordu? 'Şuan kapamam gerek Margerıt arıyor. 5 dk ya ordayım' dedim ve Margerıt'ın aramasını kabul ettim. 'Annabeth! İyi misin?' Dedi aniden. Cidden bunların sorunu neydi? 'İyim' dedim sadece. Salondakiler fazlasıyla endişelendiler. Percy, Jack, Jason yanıma geldi. 'Annabeth bugün bir not geldi. Üstünde Annabeth tehlikede yazıyordu.' Dedi. Bütün beyinsel işlevlerimi yitirmiştim. Olayları anlamaya çalışıyorum. 'Birazdan geliyorum.' Diyip telefonu kapadım.
(Percy)
Ann telefon konuşmasını kapadı. Yüzü bembeyaz kesilmişti. Onu sandalyeye oturttum. Bi kaç dakika öyle kaldı. Fazlasıyla endişelenmiştim. 'Ann iyi misin?' Diye sordum. Ayağa kalktı. 'Gitmem gerek 10-15 dk içinde burda olurum.' Dedi. Gitti. Neler olduğunu bilmiyordum. 'Neler oluyor?' Diye sordu Malcolm. Olimposlulardan ses çıkmıyordu. 'Savaş. Yaklaştı' dedi Artemis. 10-15 dk bir şey yapmadan durduk. Annabeth dediği gibi gelmişti. Gitmeden öncekinden de kötü görünüyordu. Yanına gittim. 'İyi misin?' Dedim. Kafa salladı. 'Sizinle özel konuşabilir miyim?' Diye sordu Olimposlulara dönerek. Kafa salladılar. 'Tabi konuşabiliriz' diye atladım lafın üstüne.' Sizinle değil.' Dedi Ann. Bana hala trip atıyordu bu durumda bile. Bi anda sendeledi. Kolundan tuttum. 'Herkesle paylaşsan daha iyi olur.' Dedi Zeus. 'Biri var!' Dedi Ann. Kılıcımı çıkardım. 'Kim?' Diye sordu Jason. 'Bilmiyorum. Nerde olduğunu da bilmiyorum' dedi Ann. Sanki nefes alamıyordu. Tıpkı çığlık atmadan önceki gibiydi. 'Ann çığlık at!' Dedim. Çığlık atmıştı. Bütün kampı duvarıyla örtmüştü. Yere düşerken tuttum onu. En yakınında ben vardım ne de olsa. Bayılmamıştı. Ama titriyordu. 'Percy Ann'e yardım et revire götürelim.' Dedi. 'Ben iyim ' dedi Ann. Ama yine de revire götürdük. Will yarasına baktı. Bir şeyi yoktu. 'Ee neler olduğunu söyleyecek misin?' Diye sordum baş başa kaldığımızda. 'Biri daha gitti.' Dedi sadece. 'Nasıl yani?' Diye sordum. 'Tehlike tam o anda çok yoğunlaştı. Öldü mü kaldı mı bilmiyorum ama fazlasıyla tehlikedeydi. Kurtulma ihtimali vermiyorum.' Dedi. 'Kim?' Diye sordum. 'Bilmiyorum. Sadece kampa fazlasıyla yakındı.' Dedi. Evet kampın içindeyken güçlerini kontrol edebiliyordu ama kamptan uzaklaştıkça bu zorlaşıyordu. Sonra cebinden notları çıkardı bana uzattı. Üstünde Annabeth tehlikede yazıyordu. 'Ann bu ne?' Dedim. 'Bilmiyorum ama Arakne göndermiş olamaz. Bana zarar vermek isteyen birinin yollamadığı kesin ama kim olduğunu bilmiyorum.' Dedi. 'Bunun babanda ve Margerıtta ne işi var?' Diye sordum. 'Percy gerçekten bilmiyorum.' Dedi ve revirden çıkıp çalışma sahasına doğru yürüdü. Kolmaya hazırlandı.' Ann biraz dinlen.' Dedim. Ama takmadı. Koşmaya devam etti. Kampın etrafını turluyordu. Bende toplantı yerine gittim. Ann'in getirdiği notları gösterdim herkese. Herkes aynı tepkiyi vermişlerdi. Ve Ann'i daha yakından incelicektik. 3 saat gibi salondaydık. Çıktığımızda Ann'i görmek için her yere bakındım ama yoktu. Ciddi yoktu. Herkese sordum. Onlar da en son koştuğunu görmüşlerdi nerdeydi bu kız? 'Piper Ann kayıp' dedim aceleyle. 'Percy sakin ol sadece bir kaç saatliğine ortadan kaybolmuştur. Bunu her zaman yapıyor biliyorsun.' Dedi. 'Bu seferki öyle bir şey değil.' Dedim.
(Annabeth)
Koşmaya başladım. Bütün hıncımı kendimden alıyordum. Daha hızlı koştum. Yağmur atıştırıyordu. Durmadan koşuyordum. Kampın arka tarafına gelmiştim. Kimse yoktu. Bi an başım döndü. Nefesim kesildi. Duvara tutundum. Hızlı hızlı nefes alıp verdim. Nefes alamıyordum. Öksürmeye başladım. Görüntüm bulanıklaştı. Karşıdan iki kişi geliyordu. Ellerinde bir şeyler vardı. Sanırım silah. Yere çömeldim. Nefes almakta daha da zorlanıyordum. Ve git gide görüntü bulanıklaşıyordu. Biri daha geldi. Diğer ikisine yaklaştı.
Gözlerimi hafif açar gibi oldum. Astım ilacımı sıkıyordu bana yabancı. Görüntüm yine bulanıklaştı.
Gözlerimi tekrar araladığımda yabancının omzunda olmalıydım. Ormanlık alanda yürüyorduk. Görüntüm yine bulanıklaştı.
(Jason)
Her yere bakındık Ann'i bulmak için. En sonunda Kampın arkasında 2 cesede rastlandı. Belki de Ann zor durumdadır diye düşünüyordu Percy. Ama beklemekten başka bir şey yapamıyorduk. Aradan 6 saat geçti. Ann ortalıkta yoktu. O yüzden ormanı aramaya başladık. Percy tedirgindi. Sakinleştirmemiz zor oldu. Laftan anlamıyordu. O yüzden kimseye haber vermeden ormana daldık. Ben Percy Leo ve Frank. Kızların haberi yoktu. Kılıçlarımı ellerimize aldık. Ne olur ne olmaz diye. Biraz ilerledik. Ağacın altında biri yatıyordu. Percy direk koşmaya başladı. Herkesden mnce varmıştı. 'Annabeth.' Dedi. Yanında not gibi bir şey vardı. Gecenin karanlığında okuyamazdım. Ama yanıma aldım. Kampta herkes kaçtığımızı öğrenmişti. Nasıl olduysa haber bi anda yayılmıştı. Percy Ann'i revire götürdü. Bizde Kherion'ın yanına gittik. Notu alıp okumaya başladım.'Dikkat et. Düşman her yanını sarmış durumda.' Yazıyordu. Ne demekti bu? Kherion'a baktım. Düşünceliydi. 'Kherion neler oluyor?' Dedim.'Bir şey planlıyorlar. Bunu bilen biri var ama gizliden yardım ediyor.' Dedi. Öylece bakakaldım. 'Kim?' Diye sordu Leo. 'Tahmin ettiğim kişiyse korkmanıza gerek yok. Annabeth'i koruyor olucak.' Dedi. Kim olduğunu söylememişti.
(Annabeth)
Gözlerimi açtığımda revirdeydim. Sabah olmuştu. Percy yanımda uyuyakalmıştı. Ayağa kalkmaya çalıştım. 'Ann sakın ayağa kalkma.' Dedi Percy uykulu uykulu.' Sen uyumuyor muydun?' Diye sordum. 'Bütün gece ayaktaydım.' Dedi. Gülümsedim. 'Sana bir şey olcak diye korktum.' Dedi. 'Gerek yok. Burdayım. İyim. Bak hiçbir şeyim yok' dedim. Kimse görmeden öptüm onu. Kherionda gelmişti ziyarete. 'Neler oldu Annabeth' diye sordu. 'Koşuyordum. Astımın tuttu. Karşıdan iki kişi geliyordu. Sonra biri daha vardı diğer ikisine yaklaştığını gördüm. Hatırladığım diğer şey ise astım ilacımı bana sıkıyordu. Beni bir yere götürüyordu bi de. ' dedim. 'Evet o kimse diğer ikisini öldürmüş.' Dedi Kherion. ' Ama beni önceden tanıyordu sanırım. Çünkü astımımı bir tek beni yakından tanıyanlar bilir.' Dedim. 'Annabeth şimdi dinlen bu konuyla daha sonra ilgileniriz. Percy Annabeth'in yanında bekle .' Dedi ve odadan çıktı. 'Anlaşılan bugünlük bebek bakıcın benim.' Dedi ve gülmeye başladım.

DEMİGOD!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin