CHARLESTON

198 12 7
                                    

(Annabeht)
Pegasusumla birlikte Carsus'un yanına gidiyoruz. O bir canavar. Ama kötü olanlardan değil. Aksine o görüp görebilceğiniz en tatlı yaratık. Yanından yürüyüp geçiyorum.' Sen iyiğisin mi?' Diyor. ' Evet iyim koca adam merak edilcek bir şey yok. Sadece bir kaç gün burda kalıcam' diyorum. Gülümsüyor. 'Özlemiş ben seni' diyor. ' Bende seni koca adam,bende seni' diyorum ve sarılıyorum ona . Carsus'un hayatını kurtarmıştım . O da benimkini . Sonra ise arkadaş olmuştuk. Gizli bir yer bulup Carsus' a burda güvende olcağını söylemiştim. Ona bazı kelimeleri öğretmiştim. Derdini anlatabilcek kadar konuşabiliyordu. Ona bir şey olsun istemiyorum. Şimdiyse uyuyor. Ben ise bugün olanları düşünüyorum . Yani tamam o kadar ani tepki vermemeliydim . Sonuçta bana yardım etmeye çalışıyordu 2 yıldır. Hermes , Artemis , Apollo. Bu 3 kişilik yaptıkları yüzünden pişman olup 2 yıldan beri kendilerini affettirmeye çalışıyorlardı . Ama diğerleri böyle bir girişimde bulunmamışlardı. Diğerlerine kızmam gerekirken bana yardım eden Hermes' e kızmıştım . Ne kadar aptallaşmıştım. En azından rotayı biliyorum. Charleston. 'Koca adam gitmem gerek' diyorum. Uyanıyor . Hüzünlü hüzünlü bakıyor. ' Gitme sen istemiyo ben gitmek senin' diyor . ' Geri gelicem. Seni burda bırakmıcam. Yemin ederim' diyip sarılıyorum. Ve gidiyorum. Koca adam arkamdan bakıyor bana . El sallıyorum. Silver'ın sırtına biniyorum. Charleston diyorum. Anlıyor ve beraber yola koyuluyoruz.
(Leo)
Olanlar garipti. Annabeth gitmişti. Hermes ise Charleston a gitmeleri gerektiğini söylemişti. ' Ee gidiyor muyuz, yoksa beklemede miyiz?'  diyorum. ' Gidiyoruz. Hem Hermes Annebeth'in orda olcağını söyledi.' Diyor Perce. ' Percy e katılıyorum. Hermes dediklerinde haklı. Canavarlar Annabethi bulmadan gitsek iyi olur.' Diyor Jason. 'Harika, peki orda ne bulmamız gerekiyor?' Diye soruyorum. ' Leo acele etmemiz gerek. Dümenin başında olman gerek. Sorularınla oyalancak vaktimiz yok.' Diyor Frank. ' Otomatikte çalışıyor. İlla dümenin başında biri olmasına gerek yok ' diyip önümdeki kurabiyelerden atıyorum ağzıma. ' Hay ben senin otomatiğine..' Diyor Percy. 'Otomatiğe laf yok' diyorum ve gülüyoruz. 'Şakayı kesin de kaç güne orda oluruz' diyor Piper. '2 gün e ordayız.' Diyorum. Ve dümenin başına geçiyorum. Rotayı belirliyorum. Charleston.
(Annabeth)
Charleston' a varıyorum. Kıyıya yakın ağaçlık bi alanda onların gelmesini bekliyorum. Bir kaç saate burda olurlardı diye tahmin ediyorum. O süreç içerisinde yalnız kalmıcağımı biliyordum. Yani canavarlar yüzünden. Beni farkedelerdi onlar gelene kadar . Ve biri farketmişti bile . Hançerimi çıkarıyorum. Ve kıyasıya dövüşüyoruz. Beni yakalamaya çalışıyordu . Ama ben onun çeşitli yerlerini kesiyordum. Artık hız kazanmıştım . Bunlar benim için çocuk oyuncağıydı. Ağaca tırmanıp canavarın üstüne atlıyorum. Hançerimi sırtına geçiriyorum ve canavar buharlaşıyor. Karşıdan 2 tane daha geliyordu. 1 tanesinde sıkıntı yoktu ama 2 canavar birden mi? Düşünmek zorundayım. O sıra 1. Si saldırıyor. Hançerimle saldırısını engelliyorum. İkisi birden beni sıkıştırıyordu. Geriledim. Birinin bacak arasından geçmiştim ve hançerimi ayağına sapladım. Acıyla inledi . Yere eğildi. Hızlı davranarak    hançerimi yüzüne geçirdim.  Bunun da işi bitmişti. Ama Hermes olmasaydı az kalsın benim de işim bitiyordu. Arkamı döndüğüm gibi canavarla yüz yüze geldim . Tam beni devircekken biri canavarın sırtına hamle yapıyor ve buharlaşıyor. Hermes. 'İyi misin' diye soruyor. 'İyim , teşekkür ederim.' Diyorum.' Tanrı Hermes yaptığım şey hiç mantıklı değildi. Özür dilerim.' Diyorum. ' Bizim yaptığımız da hiç mantıklı değildi.' Diyor . Gülümsüyorum. ' Artemis, Apollo , ve seni affediyorum. Ama diğerlerini değil.' Diyorum. Gülümsüyor.'Affediceğini biliyorduk.' Diye bir ses geliyor arkamdan. Artemis ve Apollo. ' Benim gibi parıldayan birini nasıl affetmez ki. Eninde sonunda affedicekti tabi.' Diyip göz kırpıyor Apollo. Gülüyorum. Gelmişlerdi. Havada 2. Argo süzülüyordu.
(Percy)
Ben mi yanlış görüyordum yoksa Annabeth 3 kişi ile mi konuşuyordu. Kimdi bunlar ? Piper ' Annabeth Hermes' e kızgın değil miydi?' Diyor. Hermes mi? Onlardan biri Hermes miydi? ' Nasıl anladın. Burdan nohut gibi görünüyorlar.' Diyorum. Göz deviriyor. ' Kılıcım gösterdi. Hem diğer ikisi de Apollo ve Artemis.'diyor. Daha çok şaşırmıştım. 'Aman neyse ne. Annabethin yanına gitsek iyi olur.' Diyorum. Ve duruyoruz. Herkes iniyor. Onların yanına doğru yürüyoruz. Piper ve Hazel Annabeth' e sarılıyor. Alt tarafı bi 3 gün görmemişlerdi. Ne çabuk özlemişlerdi. 'İyi misin sen' diyorum . Gıcık gıcık bakıyor. Gıcık gıcık bakmaktan başka bir şey bilmiyor heralde diye geçiriyorum içimden. ' İyim' diyor. ' En son kavga etmemiş miydiniz? ' diyor Leo . 'Ayrıca sen hangi ara onlardan hoşlanmaya başladın ' diyorum .' 3 ümüzü affetti.' Diyor tanrı Artemis. 'Konumuz bu değil ayrıca' diyor Ann. 'Neymiş' diyorum gıcık gıcık. ' Onun gelmesi zorunlu mu. Çünkü nohut kadar beyniyle pek yardımcı olmuyor.' Diyor . Diğerleri de sırıtıyor. 'Hey sen-' diyemeden konuşmam yarıda kesiliyor.' Tamam tamam bu kadar yeter . Beni görünce dayanamadınız hemen kavga etmeye başladınız.' Diyor Apollo. Ne alakaydı şimdi onu görmemizle. ' Burda ne arıyoruz?' Diye soruyorum . 'Neyi değil Percy Jackson. Kimi' diyor Artemis . ' O kimse bize de söyleyebilir misiniz?' Diyor Leo. Espri anlayışına hayrandım. Göz kırpıyorum ona. 'Piper zaten biliyor.' Diyip gözden kayboluyorlar.' Topeka 51 yazan yazıyı bulmamız gerek.' Diyor.
(Piper)
Hançerimde görmüştüm. Topeka 51 yazan tabelanın bulunduğu yerde birileri ile konuşuyoruz. Beraber şehri aramaya başlıyoruz. Evet hepimiz . Annabeth'in kalkanı bizi koruyor. O yüzden çok fazla canavar çekmiyoruz üstümüze . Her ne kadar 7 kişi de olsakta. 2. Argo ya ise koç bakıyor. 'Harika bi yer' diyor Annabeth etkilenmişçesine . ' Belki bir daha ki sefere ama şimdi Aptal tarihi mekanlar için vakit kay-be -de-me-yiz.' Diyor Percy. 'Aptal olan sensin. Yosun kafa.' Diye karşılık veriyor Ann. 'Heyy ikiniz-' diyorum ve Leo' İşte orda ' diye eliyle işaret ediyor . Gelmiştik . 'Ben burda birilerini görmüyorum .' Diyor Leo. 'Hoşgeldiniz melezler. Ne istiyorsunuz?' 'Bilgi' diyor Ann kısaca. ' Ne bilgisiymiş o. Benim onlarla işim olmaz' diyor.'Lütfen , bu görevde bize yardımcı olmalısınız' diyorum büyükonuş da katmıştım azıcık. ' Felsefe taşı hakkımda bilgi istiyoruz, eğer sizde bir şey diyemezseniz dünyanın sonu gelicek ve sizinde' diyip bitiriyorum cümlemi. Jason bana harikaydın der gibisinden bakıyordu. Gülümsüyorum. Herkes yaptığımdan etkilenmişti. 'Tamam tamam. Felsefe taşını bulamazsınız. Yeri şuana kadar kimse tarafından bulunamadı. Ama size efsaneyi anlatarak yardımcı olabilirim.' Diyor ihtiyar. 'Kim neden böyle bir şey yapsın' diyor Ann. ' Athena nın 2 kızı vardı değil mi? İkisi de öldü ama boşverelim şimdi bunu-' diyor.'- Aslında-' diyor Ann ve konuşması yarıda bölünüyor. '- Kızlarından birinin adı Miley diğerini bilmiyorum. Miley harika bir gücü vardı.3 dilek hakkı vardı. Hiç birini kendisi için kullanmadı. Aptallık. Neyse devam edelim. Felsefe taşını en son gören Miley di. Çünkü düşmanlar felsefe taşının şifresini onun açabilceğini düşünüyordu . Miley de bir daha hiç bir düşman onun yerini bulamasın diye bir dilekte bulunuyor ve felsefe taşını kırıyor ,4  küçük parçayı ayrı ayrı yerlere gizliyor.' Diyor ve derin nefes alıyor. 'O 4 küçük parçayı bulursanız kapılar size açılır.' Diyor ihtiyar. Annabethe bakıyorum. Gayet sakindi . ' ' 'Aslında bakarsanız Athenanın bir kızı yaşıyor.' Diyorum. 'Nasıl bu mümkün değil ordan çıkamazdı.' Elimle Annabethi gösteriyorum 'Annabeth' diyorum. Annabeth neden öyle dediğini merak ediyordu. Tam sorucaktı ki.' Duvarın,sizi daha fazla gizlemez.Acele edin.' Diyip gözden kayboluyor. Koşmaya başlıyoruz. Arkamızda canavarlar. Annabeth ip gibi bir şeyle canavarlardan birini etkisiz hala getiriyor. İp mi?. Nasıl yaa neyse koşmaya devam diye düşünüyorum. Gemiye biniyoruz. Leo dümenin  başına  gidiyor. Ve hemen rotayı Charleston dan ayırıyor.

DEMİGOD!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin