BALO

157 10 1
                                    

(Percy)Gece olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Percy)
Gece olmuştu. Gitmek için hazırdım. Yani yeraltı geçidini kullanıcaktım. Çünkü Hera giren çıkan olmasın diye güvenliği artırmıştı. 2 gözcümüz yerine 10 tane daha adam vardı. Üstelik kamptan değillerdi. Ann'in gelmesini bekledim.Penceren girdi. 'Hazır mısın?' Dedi. 'Evet ama bir sorun var kıyafetleri nasıl giycez ve nerde yani kıyafetler nasıl nerden alcaz bu saatte?' Dedim geveleyerek.' O iş bende.' Dedi. Odamdaki gizli geçidi açmak için dolabı çektim ve kapağı kaldırdım.' Dalga mı geçiyorsun?' Dedi. 'Gitmek istiyorsan burdan.' Dedim. 'Önden sen in örümcek falan vardır şimdi' dedi. Kabul ederek önden gittim. Tünellerden geçtik. Bı sıkıntı yoktu. Varsa bile farketmemiştik. İşkillenmiştim. Ama bu gecenin mahvolmasına da izin vermeyecektim. Ann elimi tuttu. Gözlerini kapadı. Ve aniden kendimi mağara gibi bi yerde buldum. Karşımda canavar vardı kılıcımı hazır hale getirdim. Ann'i arkamda tuttum. 'Percy! Kılıcını indir korkuyor.' Dedi Ann. Nasıl yani? Anlamsızca baktım ona. 'Zararsız o diğerleri gibi değil bana yardım ediyor bende ona.' Dedi. 'Heyy Carsus. Balo kıyafetlerim burda hala değil mi?' Diye sordu Ann. 'Evvett hala burağğdağlar' dedi Carsus. Isınmıştım. Bob gibiydi. Kıyafetleri getirdi Ann. 'Burağsı Ann'in çalış-ma yer-i. Kıl-ıç yapıyo burdağ.' Dedi Carsus.' Yaşamak için ilginç yer seçimi.' Dedim. Ama mağara büyüktü. Ann odaların birini antrenman olarak kullanıyormuş diğerini ise giyinme odası. Eskiden fazlasıyla kılık değiştirirmiş. Nihayet Ann odadan çıktı. Üstünde mavi bir elbise vardı. Kol kısımları omuzlardan geliyordu. Mavi ona çok yakışmıştı. Çok güzel olmuştu. Ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. 'Salyalarını buraya akıtma Jackson' dedi gülerek. Elindeki kıyafetleri bana göstererek ' Al bunları giy.' Dedi. Giyinmek için onun girdiği odaya girdim. Güzel kıyafetti. Ama bunları nerden bulmuştu? Dışarı çıktım. Ann beni görünce.' Woows senden bile bir şeyler çıktı Jackson' dedi gülerek. Etkilenmişti. Sırıtmakla yetindim. Carsus'a hoşçakal diyip gittik ordan. Ann'in yöntemi ile. Gözleri kapa ışınlan yöntemi. İçeri girdik. Ann etrafa bakındı sanki bir şey varmış gibi. 'Sence de çok sessiz değil mi?' Dedi. 'Heyy bugün bir şey olmıcak. Rahatla biraz. Hem her dakika bir şey olcak diye bir şey yok. Gece uzun. Eğlenmeye bakalım.' Dedim onu avutarak. Pek ikna olmamıştı. Ama bir şey de demedi. Dans etmeye başladık. Bütün gözler üzerimize çevrilmişti. Ann beni yönlendiriyordu. Bu anı mahvetmemek için gerçekten çok uğraşıyordum. Benden beklenilenin üstünde olduğumdan eminim. Ann ise gayet sakindi. Kendisini zorlamıyordu. Harika bir şekilde süzülüyordu. Benim sayemde. Bu gece içip dans edip eğlenicektik. Tek kuralımız buydu. Pistteki kişiler bizim güzel dansımıza dayanamayıp (kıskanmışlardı) ortamı terk ettiler. Tabi kendilerinden daha şıktık ve daha güzel dans ediyorduk. Ann bana bakıp gülümsedi.' Bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum.' dedi. 'Hocam sen olunca' dedim. İkimizde gülümsedik. Dans etmekten yorulmuştum. Ann de yorulmuştu. Ayağında topuklu ayakkabı vardı. Alışkın olmadığı belliydi. Ona destek oldum yürümesi için. 'Bir şeyler içer misin?' Dedim. 'Votka.' Dedi. İçeceklerin olduğu bölmeye doğru yürüdüm.
(Annabeth)
O kıyafetin içinde çok yakışıklı görünüyordu. Gözümü ondan alamıyordum. Yani aramızda bir şey olduğu yoktu ama olsun. Yine de beni mutlu etmek için çabalıyordu. Buna gerçekten minettardım. Acaba o da benim düşündüğüm gibi düşünüyor muydu? Yani güzel olduğumu falan. Ne diyorum ben yaa. Kendime gelmem lazım. Percy'den hoşlanmıyordum ya da hoşlanıyor muydum? Uff lanet olsun. Etrafa bakındım. Sonra çok değişik bir şey oldu. Birini gördüm tanıdık gibiydi ama değildi de emin değildim. Bana bakıyordu. Bakışlarından rahatsız oldum. Gözlerimi başka yöne çevirdim. Bu yosun kafa nerde kalmıştı? Etrafı tekrar taradım. Arkamda 2 erkek vardı. Bana bakıyorlardı. Kesinlikle bir şeyler dönüyordu. Percy 'yi aramak için yerimden kalktım. İçecek alanının oraya doğru yürüdüm. 'Percy!' Dedim kalabalığa seslenerek. O anda arkamdan biri dokundu bana. Yerimden sıçradım. 'Hey sakin ol. Sadece benim.' Dedi gayet rahat bir şekilde. Percy den içecekleri aldım ve bir masaya koydum. Elini tutarak onu çekiştirdim.' Burdan çıkmamız lazım. Bir şeyler oluyor. 2-3 kişi bizi takip ediyor.' Dedim sadece onun duyabileceği şekilde. Bana bakıyordu. Artık hızlı hareket ediyorduk. Çıkışa yöneldik. Kapıdan çıktık. Sokağa adımımızı attık ve sola yöneldik. Arkamızdan birileri geliyordu. Seslerden anlaşılıyordu. 'Savaşalım!' Dedi. 'Bu kıyafetle hayatta savaşamam zaten yürüyemiyorum.' Diye inledim. Percy bana yürümem için destek oluyordu. Ama arkamızdakiler hızlandı. Öyle olunca biz de hızlandık. Hızlı hızlı yürürken topuğumu kırarak ayağımı burktum. İnledim. Percy beni kendine çekti. Daha da destek oldu. Bi bu eksikti. Arkamızdakiler peşimizi bırakmıyordu. Ormana yöneldik. İzimizi kaybettiririz belki diye ama oraya çoktan pusu kurmuşlardı. Sola doğru koşmaya başladık. Ağaçların arasından geçiyorduk. Zaten ayağım burkulmuştu. Bide elbisem her yere takılıyordu. Ben bunu nasıl giymiştim yaa. O anda önüme çıkan canavarı görmedim. Tırnaklarını karnıma yakın yerdeki yara izime geçirdi. Resmen nefesim kesilmişti. Böyle bir acıyı daha önce tatmamıştım. Percy yere düşerken beni tuttu
(Percy)
Annabeth yaralanmıştı. Bir kez daha saldırmak üzereyken kılıcımı canavara geçirdim. Ann dengesini kaybederken tuttum onu. Kucağıma aldım. Bu yara daha öncekilerden farklıydı. Nefesi kesik kesikti. Acı çekiyordu. Normalden fazlaydı çünkü inliyordu. Elini sıkmıştı. 'Şşşhh iyi olucaksın seni kampa götürücem ikimizede bir şey olmıcak. Söz veriyorum. Sana bir şey olmasına asla izin vermem.' Dedim. Baygın gibiydi. Uçurum gibi bi yere geldik. Etrafımızı sarmışlardı. Atlamaktan başka kurtuluş çaremiz yoktu. O yüzden düşünmeden atladım direk. Suyu hissettim. Kendimizi suyun içine almayı diledim. Ann'i sıkıca tuttum. Sarıldım. Suya gömüldük. Her zamankinden dalgalıydı. Ann nerdeydi? Oysaki çok sıkı tutmuştum. Ama kaçmıştı elimden. Dibe doğru süzülüyordu. Yanına yüzdüm. İkimizide kıyıya çıkardım. Küçük bir çıkıntı vardı kimse farketmesin diye oraya sığındım Ann ile birlikte. Baygındı ve ne yapıcağımı bilmiyordum.
(Jason)
Sabah 10 suları
Kampta bir telaş vardı. Ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. Kulübemden dışarı çıktım. Leo etrafta koşuşturuyordu. Beni görünce yanıma geldi. 'Percy ve Annabeth'i gördün mü ?' Dedi aniden . 'Hayır, kulübelerindedirler.' Dedim. 'Yanlış cevap çünkü kulübe de yoklar. Kampta yoklar. Başlarına bir şey gelmiştir kesin.' Dedi nefes nefese. 'Hey sakin olalım. Birazdan ortaya çıkarlar.' Dedim. 'Yaklaşık 3 saattir arıyoruz. Gidebilecekleri her yere baktık. Ama yoklar.' Dedi Leo. Endişelenmiştim. Kulübeme gittim. Telefonuma baktım. Ann' den mesaj vardı. Yani mesaj attıklarına göre bir şeyleri yoktu. Mesajı açtım. Mesajda:' Sabaha bizi beklemeyin. Ann ağır yaralı. Etrafımızı sardılar!' Yazıyordu. Şok olmuştum. Kulübemden koşarak çıktım. Büyük eve doğru koştum. Yolda 5'liyi de topladım. Mesajı gösterdim. 'Kurtarmamız gerek' dedi Piper. 'Yer belirtmemiş' dedi Frank bu sefer. 'Kim saldırmış ki?' Diye sordu Hazel. 'Kim olcak Uranüs ve tayfası.' Dedim. O anda Ann'in abileri girdi içeri. Mesajı onlara da göstermek zorunda kaldık. 'Bu iyi değil. Etrafını sarmışlarsa ve Ann yaralıysa başlarındakiler gidene kadar yerlerinden kıpırdayamazlar.' Dedi Jack. 'Güvenli bölgede olduklarını kim söyledi?' Dedi Leo. 'Bu mesajı çekebilmesi için düşmanlardan saklanmaları gerek. Saklandılar. Güvende olduklarını söylemedim.' Dedi Jack. Telefon çalıyordu. Vakit kaybetmeden açtım. Hopörlere aldım. Percy ' Başımız fena dertte.' Dedi .' Percy iyi misiniz neler oldu?' Diye sorudum hemen. 'Uzun hikaye . Ann ağır yaralı. Karnına yakın yerden yara aldı. Üstünü tişörtümle kapadım. Başka yapmam gereken bir şey var mı? Durumu hiç iyiye gitmiyor. Çok kısık nefes alıyor.' Dedi Percy sesi kesikli kesikli geliyordu. 'Yarayı tut. Etrafında kum toprak falan varsa yaranın üstüne koy. Emer ' dedi Malcolm. 'Tamam' dedi. 'Nasıl kurtuldunuz onlardan?' Diye sordu Andy. 'Denize atladık. Ve ordan kıyıya çıktık. Çıkıntı gibi bir yere sığındık. Sanırım gittiler. Ama emin değilim. Neyse oraya gelince konuşuruz.' Dedi. Ve kapadı telefonu
(Percy)
Onlarla konuşmuştum. Zeki kız. Hala baygındı. Ve eskisine göre kötüydü. İnleyip duruyordu. Nefesi ise kısıktı. Kan akışını durdurmak için bir şeyler yapmıştım. Ama kan kırmızımsı gibi akmıyordu. Siyaha yakındır rengi. Koyu kırmızıydı. Ne olduğunu anlamıyordum? Kanı niye normal renkte akmıyordu? Zehirlenmiş miydi. O sıra ne olduğunu bilmiyorum. Kendimi bi an kampın ormanında buldum. Kucağımda Ann vardı. Vakit kaybetmeden koştum. Kampın başına gelmiştim ki herkes bizi karşılamaya geldi . Ann'i direk revire götürdüm. Ve bende her şeyi anlatmak için Büyük eve doğru yola koyuldum.

DEMİGOD!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin