(Frank)
Toplantı salonundan çağırılıyorduk. Yapmamız gereken son bir şey vardı. Athena çocukları bulmuştu. O yüzdendir diye tahmin ediyordum. Salona girdim. Tıklım tıklımdı. 'Hayır tam olarak değil!' Dedi Jack. Konuşmanın öncesinde olmadığım için ne konuştuklarını bilmiyorum. 'Bu kitap ne işe yaradı o zaman?' Diye sordu Leo. 'Bazı ipuçlarına.' Dedi Ann. 'Ne gibi?' Diye sordu Percy. 'Sütunların üstündeki yazıları bir tek sizin görebilmeniz gibi. Sonra her bir sütuna bir kişi gelecek olması gibi....' Diye devam etti. 'Yani şimdi oraya nasıl gidicez?' Diye sordum. 'Duvarımla. Orayı hatırlıyorum. Hangi yoldan geçiceğimizi sütunların nasıl dizildiğini...' Dedi. 'Bu gece yapıyoruz o zaman.' Dedi Piper. 'Bu gece değil hemen şimdi. Vakit kaybı yapamayız. Bizim tarafımızdan savaş başlamamış olabilir ama onlara göre savaş çoktan başladı.' Dedi Ann. Diğerlerine baktım. Herkes gitmek için hazırdı. 'Dikkatli olun!' Diye uyardı Kherion. Ann gözlerini kapadı. Duvarını etrafımıza sardı. Salon kendini ormanlık alana bırakmıştı. Takla atmış gibiydim. Etraf karanlıktı.' Burdan gidicez' dedi Ann. Onu takip etmeye başladık. Herşey tarif ettiği gibiydi. Sütunlara geldik. 'Şimdi nasıl diziliyoruz?' Diye sordu Ann. 'Zeki olan sensin bize bakma' dedi Percy. 'Bir şeyde de yardımın dokunsa' dedi Ann. 'Yeterince iş yapıyorum. Bak sütunların birini ben çalıştırcam.' Dedi Percy pişkin pişkin. 'Siz kavgaya başlamadan nasıl dizilceğimizi öğrensek iyi olur.' Dedi Piper. Etrafta dolandık. Nasıl yerleşceğimize dair bir işaret yoktu. 'Ann bir şey bulabildin mi?' Diye sordum. Bulsa bulsa o bulurdu. Zeki kızdı sonuçta. 'Bir şey denicem.' Dedi. 'Ne deniceğini de bize söyler misiniz?' Diye sordu Leo. 'İşaret. Kan. Sütun...' Diye söyleniyordu etrafta. Ortadaki kürsüye doğru yürüdü. Orda bir iki saniye durdu ve tekrar yanımıza geldi. Düşüncelere dalmıştı. 'Frank sen buraya.' Dedi beni çekiştirerek. Diğerlerine göre daha fazla harap olmuş bir sütunda duruyordum. 'Piper sen buraya.' Dedi Ann Piper'ı çekiştirerek. Sütunun üstünde güle benzer bir şekil vardı. Diğerlerine göre daha sağlam duruyordu. 'Ann ne yapıyorsun?' Diye sordu Leo. Ann Leo'yu sürükleyerek sütuna yerleştirdi. Bazı taşları yanmış gibiydi. Hazel'ı da neredeyse tamamı toprağa gömülmüş bir sütuna yerleştirdi. Geriye Percy ve Jason kalmıştı. 'Biz nereye?' Diye sordu Jason. 'Percy en yakın su kaynağı nerde?' Diye sordu. 'Şu sütunun arkasında kalıyor.' Dedi Perce. ' Tamam o zaman Percy sen buraya, Jason sende buraya.' Dedi Ann. Percy' i suya yakın olan sütuna yerleştirdi. Jason'ı da bilemiyorum. Sanırım aşınmış olana. Ann de ortaya yürüdü. Kolyeleri çıkardı. Taşları birleştirmeye başladı. 'Size dediğimde kolunuzu hafiften kesin ve kanınız sütunlarınız toprağına aksın.' Dedi. Tamam bu delilikti. Ama işaretini bekledik. Acaba Kaos şimdi mi gelicekti. Herkes kılıçlarını hazır hale getirdi. 'Ann işaret ne?' Diye sordu Jason. Gözleri parıldadı. Mavi olmuştu. İşaretin ne olcağını anlamıştık. Aynı anda diye mırıldandı Percy. Kolumdan kan akıyordu. İşe yaramış mıydı? Etrafa bakındım. Değişen bir şey yoktu. Ortada toplandık.Ann bize doğru geliyordu. Gülüyordu. İşe yaramıştı. 'İşe yaradı. Küre eski haline geldi. Sapasağlam. Kaos'un geri geliceği boyutta açılmadı.' Dedi. 'Bunu söylemek için erken. Belki de Uranüs için kullandığımızda boyut açılacaktır.' Dedi Jason. Her şey normaldi. Miley'ın dileğini kırmıştık ama iyi bir şey için. 'Gitmeye hazır mısınız?' Dedi Ann. Onayladık
(Percy)
Melez kampında bulduk kendimizi. 'Başaramadık işe yaramadı' dedim aniden. Diğerleri bana döndü. Dalga geçtiğimi biliyorlardı. Ann bu oyunu bozmak ister gibi bakıyordu. Yalvarır gözlerle baktım. Ama gıcık gıcık güldü ve ' Hayır başardık. Küre sapasağlam.' Dedi. Gözlerimi devirdim. 'Bir şaka bile yapamayacak mıyım?' Dedim isyankar bir şekilde. 'Bunun şakası olmaz!' Dedi Kherion. Eğlenmiştim kısa süreliğine de olsa. Ann'e baktım. Eğlencemi mahvettiği için mutlu görünüyordu. 'Peki bunu nasıl yaptınız?' Diye sordu Clarisse. Bizler direk Ann'e baktık. Biz bile nasıl olduğunu bilmiyorduk. 'Sadece mantık. Sütunlar ve kişiler arasında belli bir bağıntı olmak zorundaydı. Ares her şeyi yıkar. O yüzden en yıkılmış olan da Frank durmalıydı. Sonra Afroditin kimseye zararı olmaz. Aşk'ı simgeler. Aşkı anlatan en iyi şey ise verilen çiçektir. Hephatious ise ateşi simgeler. Yanmış sütunu da Leo geçmeliydi. Hades yer altını simgeler. Diğerlerine göre toprağa daha batana da Hazel geçmeliydi. Geriye iki kişi kaldı. İkiside aşınmayı sağlardı. O yüzden suya yakın olan taşa da Percy geçmeliydi.' Dedi Ann. 'Oha!' Dedim ağzım açık bir şekilde. Bana bakıp güldüler. 'Kan onu nasıl bildin?' Diye sordu Frank. 'Sam'in bana kolyeyi verdiği zaman dediği bir şey vardı. Üstünde kan izleri varmış.' Dedi Ann. Yine çok zekiydi. Deli gibi öpmek istiyordum onu. Ama kendimi dizginledim.' Nasıl çalışcağını biliyorsundur o zaman.' Dedim. 'Kurcalarsam bulurum.' Dedi. 'Hayır kurcalamak yok.' Dedi Malcolm. Anlaşılan bu konuyu kendi aralarında konuşmuşlardı. Yaramaz bir çocuk gibi kafa salladı. 'Ann bizim seninle antrenmanımız vardı.' Dedim yalandan. Yalnız kalmak istiyordum. 'Bugünlük izindesiniz.' Dedi Kherion. 'O zamanda kaytarmak için zaman arıyorsunuz diyorsun o yüzden biz yine de çalışalım.' Dedim sinsice gülerek. Jack şüpheli gibi bakıyordu. Ann'i kolundan tuttum ve çalışma alanına doğru götürdüm.'Yalnız kalmak için kötü bahane.' Dedi gülerek. 'Teşekkür ederim. Ayrıca hatırlar mısın bana kızgındın bende senin için bir kaç şey yaptım.' Dedim. Şaşırarak bana baktı. Arkasına döndürdüm. Harika yemek hazırlatmıştım. Çalışma alanından oldukça uzaktaydık. Ve Piper yardım etmişti. Boynuma sarıldı.'Percy bu çokk hoş!' Dedi heyecanla. Öpmek için uzandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİGOD!
FanfictionPercy Jackson: Tanınan en güçlü melez.Ölümcül hatası onun sonu olabilir. Jason Grace: Lider olmak için doğmuş. Ama yapabilceğinden emin değil. Frank Zhang: Roma kampının yargıcı.Ama işler sandığı gibi gitmiyor. Leo Valdez: Kendini hep yedek anahtar...