"Demek Jungkook, çıplak omuzlarından tuttu?"
Nayeon, şirketin koridorunda önümde zıplayarak yürürken arkasını döndü ve sinsi sırıtmasını yüzüne yerleştirip konuştu.
Milyonuncu defa göz devirirken bileğimdeki tokayla saçlarımı toplamaya başladım. Yeni şarkımızın kareografisini öğrenmeye gidiyorduk, yurttayken çok heyecanlıydım ama Jennie ve Nayeon yüzünden keyfim kaçmıştı. Sürekli saçma imalarda bulunuyorlardı.
"Başka neresinden tutsun çocuk? Geriye çekmek amaçlı yaptı. Tamamen refleks."
Jisoo, hepimizi şaşırtacak derecede -ciddi- konuştuğunda tüm gözler ona döndü ama o omuz silkip önden yürümeye başladı.
"Eğer ölürsem gözüm arkada gitmeyeceğim. İlk defa ciddi oldun Jisoo!"
Wendy, bağırınca Irene onun omzuna vurdu ve sessiz olmasını işaret etti. Şirket tuhaf bir şekilde aşırı sessizdi; içimdeki kötü hissi de buna bağlıyordum.
Dans odasına gitmeden önce başkanın yanına uğramak amaçlı koridorun sağına döndük ve asansöre yürüdük. Seulgi, tuşa bastıktan sonra rahatsızca kıpırdandı ve kollarını birbirine bağladı.
"İçimde kötü bir his var."
Jennie söylediğinde hızla ona döndüm.
"Benim de."
"Bende de var."
Şaşkınca birbirimize bakarken asansörün kapısı açıldı ve yavaşça içeriye doluştuk. Boğuluyor gibi hissediyordum ve korkuyordum. Jisoo, koluma girip başını omzuma yasladığında, boşta olan elimi kaldırıp yüzünü okşadım.
Asansör küçük bir sesle durdu. Aynı yavaşlıkla dışarı çıkıp önümüzde duran başkanın odasına yürüdük fakat duyduğumuz seslerle olduğumuz yerde durup birbirimize baktık.
İçeride birileri vardı, birinin bizim başkan olduğuna şüphem yoktu fakat diğerini tanıyamamıştım. Kapının önüne gittiğimizde Irene elini kapı koluna koydu ve diğeriyle de tıklattı.
İçerideki sesler kesildiğinde kapıyı açtı fakat ben önce davranıp içeriye girdim.
Beni boğan his, şimdi nefes almamı engelliyordu sanki.
Big Hit'in burada ne işi vardı?
-
"Askerliğimizi farklı yerlerde yaptığımızdan, terhis olduktan sonra beni arayıp sormaz diye düşünüyordum fakat daha ilk günden yanıma gelip kız tavlamamız gerektiğini söyledi."
Bang başkanın söylediğiyle gözlerim kocaman olurken Nayeon, Jisoo ve Wendy çoktan kahkaha atmaya başlamışlardı.
Elimle ağzımı kapatıp gülüşlerimi engellemeye çalışıyordum çünkü bizim başkan biraz kızmış görünüyordu. Bunu oturduğu yerden uzanıp, Bang başkana vurmasıyla da çok rahat anlayabiliyordunuz. Neredeyse yere düşecek olan Nayeon'u kolundan tutup geri koltuğa çektiğimde ağzını sıkıca kapatıp gülüş seslerini engellemeye çalıştı.
Komik olan şey; soğuk diye bilinen başkanımızın kardeşi gibi gördüğü bir arkadaşıyla kız tavlamaya gidecek olmasıydı.
Gerçi, Bang başkanla arkadaş olduklarına hala inanamıyordum. Çıkarcı düşüncelerimi engellemeyi bırakıp oturduğum yerde dikleştim.
"Şey," diyerek dikkatleri üstüme çektiğimde kızaran yanaklarıma ellerimle hava yapmaya başladım.
"Sizden bir şey isteyebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated♧Jungkook
Fanfiction"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudaklarını kulağıma koydu. Yaşlar bir bir aşağı düşerken yüzümü ona gösterdim. Paul, "Seni çok seviyorum, be...