kırk bir

3K 159 122
                                    

"YA BENİM PASAPORTUM KAYIP!"

Tam da bizim için ayrılan servise binmek üzereyken sarışın arkadaşımın ince sesiyle bağırması sinirle arkama dönmeme neden oldu.

Ona göz devirirken siyah çantamın omzuna asılıp tek dizimi kırdım ve boş kalan elimi kaldırarak içeri gitmesini işaret ettim.

"Tek gidemem, sen de gel."

NEDEN TEK BAŞINA İŞİNİ HALLEDEMİYORDU Kİ?!

Onca insan arasından beni seçmesi de ayrı bir olaydı. Yüzümü buruşturarak başımı olumsuz anlamda sallarken sarı saçlarını savurdu ve bağırmak için ağzını açtı.

Pekala, bağıracağını anlayabiliyordum, tam bir çatlaktı.

Hızla ileri atılıp ince kolundan kavrarken sevimlice kıkırdadı ve omzundan düşmek üzere olan çantasını düzeltti.

Tekrar kalabalığın arasına girerken bakışlarımız tavandan sarkan tabelalarda dolaşıyor, pasaportunu nerede bırakmış olabileceğine dair tahminler yürütüyorduk.

O sırada omzumu dürten yabancı bir elle olduğum yerde sıçrayıp uzun boylu, sıska adama baktım.

Çökmüş göz altlarıyla yorgun bir gülümseme verip sıkı sıkıya kavradığı kartı bana uzattı ve tuhaf bir İngilizce'yle "İdol olmak. Lütfen." dedi.

Elbet o sıra "Manyak mısın ya?!" diye bağırıp kartı suratına fırlatırdım fakat anlayamadığım bir şekilde bana yakın gelmişti.

Belli belirsiz başımı sallayıp konuşmak için ağzımı açarken sevgili arkadaşımın "BULDUM!" diye çığlık atıp bileğimden kavraması bir oldu.

Bir elim yabancı adama doğru uzanıp diğer elim esaret altındayken kendimi bir anda dışarıda, servise binerken buldum.

Bizi bir güzel azarlayan hocamıza karşı gözlerimi devirip kulaklıklarımı takarken "Müdür Bey'in hatırı için sana sabrediyorum, haberin olsun." dedi ve sert bakışlarımı kazanarak yerine oturdu.

Ben mi diyordum; beni bu okulda tutun veya yurtdışı programlarına sokun, diye?

Gideceğimiz yere kadar öylece dışarıyı izlerken sürekli konuşmak isteyen arkadaşımı tekmeleyerek başka birinin yanına oturmasını söylemiş ve ondan da azar yiyerek günü sonlandırmıştım.

Harikaydı.

Gerçekten.

-

Çok da sağlam olmayan Korece'mle SOPA'nın saygıdeğer müdürü Bay Kwon'u dinlerken anlamış gibi başımı sallıyor ve esnememek için kendimi zor tutuyordum.

En sonunda sınıfımızdaki arkadaşlarımızla 'iyi anlaşmamız' hakkında bir şeyler gevelerken önce çıkan olmak için çantamın diğerlerine çarpmasını sağladım ve derin iç çekişler eşliğinde boğucu gelmeye başlayan odadan kendimi attım.

"DİKKAT ET!"

Ellerim çantamın kayışlarını sıkı sıkı tutarken popomun acısıyla birlikte uzattığım ayaklarıma baktım ve hala yuvarlanmakta olan beyaz kovanın sahibini izlemeye başladım.

Beni hapşırtacak derecede ağır gelen deterjan kokusu yüzümü buruşturmuş ve ıslanan eteğime bakmamı sağlamıştı.

O sıra arkamda biriken kalabalığa tezat önümde, benim tarafıma doğru yürüyen bedenle nedensizce titremiş ve şaşkın bakışlarının altında gülmeye başlamıştım.

Fated♧JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin