Hani, bir rüya görürsünüz de uyandığınız zaman etkisinden çıkamadan öylece yatağınızı izlersiniz ya.
Tam şu anda o haldeydim.
Yatarken çıkarmayı unuttuğum beyaz çoraplarım, kırışmış, mavi renkli nevresim takımım, kaşınan ensem ve yukarı toplanan geceliğimle öylece oturmuş boşluğa bakıyordum.
"Ya," dedim kendi kendime konuşmaya karar vererek.
Sesim pürüzlü çıktığından ötürü beni rahatsız hissettirmiş ayrıca dün gece fırçalamadığım dişlerim yüzümü buruşturmama neden olmuştu.
"Bu nasıl rüyaydı be? Saçma sapan."
Kendime gelmem gerektiğini düşünerek sağ elimi yüzüme götürdüm ve çapaklarımı temizledikten sonra bacaklarımı yataktan sarkıttım.
Tam o sırada odamın kapısını açan Jisoo, "Uyandın mı?" demiş ve dediği saçma şeyin farkındalığıyla yüzünü buruşturarak "Hadi kahvaltıya gel." diye devam etmişti.
Bileğimdeki tokayla saçlarımı gelişigüzel bir topuz yaparken gözlüklerimi taktım ve ayağa kalkarak lavaboya yürüdüm.
Klozetin başına gelince ne yapacağımı unuttuğumdan ötürü odama gelen başka bir insan -ki bu Jennie oluyordu- "İşeyeceksin, gerizekalı. Bakma öyle." dedikten sonra içeri gitti.
En sonunda omuz silkip geceliğimi yukarı kaldırdım ve kapısını kapatmayı unuttuğum lavabonun dışındaki odamı izleyerek işimi bitirdim.
Daha sonra neden böyle bir şey yaptığımı sorgulayacaktım.
Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçerken gittikçe yükselen kahkaha sesleriyle sabah sabah neye bu kadar güldüklerini düşündüm.
Alana girdiğim anda önümden geçen Taehyung, "Sonunda uyandın. Bütün bunları tek başımıza hazırlamak zorunda kaldık. Neden bu kadar tembel-"
"Altı kişiydik, Taehyung."
Jisoo, onun sözünü kestikten sonra ağzına tıktığı kimçiyle bana karşısındaki sandalyeyi işaret etti. Hızlıca yürüyüp oraya kurulurken önüme koyulan tabakla suratımı buruşturarak "Yumurtalı sevmiyorum." diye söylendim.
"Bunu biliyoruz ama bildiğimiz gerçeği Jungkook'un bizi öldüreceği gerçeğini değiştirmiyor! Her şeyden yiyeceğine emin olacağımıza söz verdik, şikayet yok."
"Jungkook benim yumurtalı sevmediğimi biliyor, kısacası sorun yok."
Jennie'yle iddialaşırken küçük elini aramıza sokan Jimin, "Sabah sabah atışacak gücü nereden buluyorsunuz? Özellikle sen Haru; daha yeni uyandın ya!" dedi.
İç çekip başımı sallarken tabağımdaki yumurtayı aldım ve yanımdaki Hoseok'un tabağına yerleştirdim.
"Diğerleri nerede?" diye sorduğumda Hoseok, yumurtayı bana geri verdi ve dik bakışlarımı kazanarak "Şirketteler, konser ayarlaması yapıyorlar." dedi.
"Biz de gidecek miyiz, yoksa buraya mı gelecekler?"
"Öğlene kadar bitirmezlerse gideriz." dedi Wendy.
-
"Ben pembe ışık istiyorum. Prenses gibi gösteriyor beni."
Nayeon, eliyle saçını savururken Yoongi'ye söylediğinde o, başını sallayıp güldü ve elindeki kağıda not aldı.
"Ben kırmızı istiyorum."
Jisoo da söylediğinde heveslerine gülümsemekten kendimi alamadım. Çocuk gibilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated♧Jungkook
Fanfiction"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudaklarını kulağıma koydu. Yaşlar bir bir aşağı düşerken yüzümü ona gösterdim. Paul, "Seni çok seviyorum, be...