"Eğer seninle bu gökyüzünün altındaysam, sadece nefes almak beni mutlu ediyor."
Saçlarımın arasından geçen nefesi ve kolumda hareket ettirdiği parmaklarıyla uyanırken, başımın hafif sızısıyla inlemiş ve söylediği şarkıyı yarıda bırakmasına neden olmuştum.
"Devam et." diye mırıldandım tekrar gözlerimi kapatırken.
Derin bir nefes alıp devam ederken yüzüme yerleştirdiğim gülümsemem, onun ve benim yarı çıplak vücutlarımızı fark eder etmez yarıda kalmış ve birdenbire dikelmeme neden olmuştu.
Boynumun altından geçirdiği kolu, dağınık saçları, parıldayan gözleri ve kavruk teniyle bana bakarken elimin tersiyle gözlerimi ovuşturmuştum.
"N'oldu?" dedi, kısık sesiyle.
Bakışlarım kendi üstüme gittiğinde sadece mürdüm çamaşırlarımla durduğumu –sonunda siyah dışına çıkabilmiştim- fark etmiş ve "Dün bir şey mi oldu?" diye mırıldanmıştım.
Bakışlarım yüzüne gittiğinde, endişeli hali silinmiş ve gülmeye başlarken "Hatırlamıyor musun?" demişti.
Hatırlamıyordum.
Gözlerimi ondan kaçırıp yabancı odanın duvarlarında gezdirirken ne ara havuzdan çıktık da buraya geldik, anlamaya çalıştım.
Hayal meyal ıslaklığından dolayı ağırlaşan kotumu çıkardığını hatırlıyordum, ondan ilerisi yoktu.
Üzgün ve sıkkın bakışlarımı ona çevirdiğimde uzattığı kolunu büküp başını eline yasladığını ve beni izlediğini gördüm.
"Hatırlamıyorum." diye mırıldanırken oldukça suçlu hissetmiştim.
Ona doğum günü hediyesi olarak fotoğraf makinesi dışında başka bir şey daha vermeyi planlamıştım fakat iradem dışı gerçekleşen bu durum üzülmeme neden olmuştu.
En azından o hatırlıyor diyerek kendimi teselli etmek isterdim fakat of, planım bu değildi ki!
"Gerçekten hatırlamıyor musun?"
İfadesizleşen suratına bakıp iç çekerken başımı olumlu anlamda salladım ve yüzümü kapattım.
"Bilincim yerindeyken böyle bir şey yaşamamızı istiyordum aslında; üzgünüm Jungkook. İçkiyi fazla kaçırmışım."
Parmaklarımın arasından ona baktığımda beklediğim yüz ifadesi kahkaha atmamak için kendini tutan bir Jungkook değildi, açıkçası.
Ellerimi kucağıma indirip ona anlamsızca bakarken başını geriye atarak yastığa düşmesini sağlamış ve tuttuğu kahkahasını serbest bırakmıştı.
"Ne gülüyorsun ya?" diye çıkıştığımda kolumdan tutarak beni yanına çekti ve sımsıkı sarıldı.
"Sen sarhoşken böyle bir şey yapabileceğimi düşündün mü cidden?" derken kolumun izin verdiği kadarıyla göğsüne vurdum ve "İntikam mı alıyorsun aklınca?" diye söylendim.
Gülmeyi bırakıp gözlerini gözlerime kenetlerken "Dün gece kurtulmuş olman sonraki gecelerin hesabını silmiyor, güzelim." dedi ve burnumu kırıştırmama neden oldu.
"Niye bu haldeyiz?" diye mırıldanırken parmaklarımı dövmesinde gezdiriyordum.
"Üstümüz ıslaktı?" dedi.
Bunu söyleme tonu 'sen salak mısın' cümlesiyle eş değerdi. Parmaklarımı gezdirmeyi bırakıp orayı cimciklerken 'ah'ladı.
"Acıktım ben." dedim, karnım guruldadığı anda bunu söylemem ikimizin de gülmesine neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated♧Jungkook
Fanfiction"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudaklarını kulağıma koydu. Yaşlar bir bir aşağı düşerken yüzümü ona gösterdim. Paul, "Seni çok seviyorum, be...