Dört aydır büyük bir çukurun içindeymiş gibi hissediyordum.
Bu yüzden yurda döner dönmez elime hayranlardan gelen güzel defterlerden birini alıp balkona çıkmıştım.
Yazacaktım.
Stajyerlikten bu zamana kadar neler olduğunu ve neler hissettiğimi yazacaktım.
Kalemi elimde çevirmeyi bırakıp düz beyaz yaprağa dokundurdum ve hareket ettirmeye başladım.
'Kendi ülkemde gittiğim lisenin düzenlediği sistemle bir grup öğrenciyi geri kalan lise eğitimi için Kore'ye göndermeye karar vermişlerdi.
Sosyal biri olduğumdan ve birkaç dil bildiğimden her ne kadar gitmek istemesem de beni de grubun içine almışlardı.
Onuncu sınıf biter bitmez buraya gelmiştik.
Ne kadar olduğunu hatırlamıyordum fakat eğitim hayatımız başlamadan zorlanmamamız için temel olarak Korece öğretmişlerdi.
Ya da çalışmışlardı.
Çünkü gerçekten birazcık saçma bir dil gibi gelmişti bana.
On birinci sınıfa başladığımızda okul tarafından fazla ilgi görmemiz hepimizi mutlu ediyordu fakat ben bulunduğum yerden memnun olmadığımdan asosyalliği seçmiştim.
Aslında okulla ilgili güzel anılarım var gibiydi.
Fakat ne zaman düşünsem bir yerler hep boş kalıyordu. Sanki birini ya da bir şeyi unutmuş gibi hissediyordum.
Bunu kafaya takmam gayet doğaldı çünkü boşluk hissediyordum?
Boşluk hissediyorsam bu o kişinin ya da şeyin önemli olduğu anlamına gelirdi.
Belki bir öğretmen, belki bir müzik aleti, ya da ne bileyim...
Ama hiç biri o boşluğa oturmuyordu;
Ne kadar kafa patlatsam da bir türlü o boşluğu dolduracak şeyi bulamıyordum.
Eğitim hayatı sıkıcı gelmeye başladığında havaalanında beni görüp elime kartı tutuşturan adam aklıma gelmişti ve onu aramıştım.
Neden bunu yapmıştım, bilmiyordum. Deli cesaretim gelmiş olsa gerekti.
Seçmelere katıldığım gün bunun gerçekten saçma olduğunu biliyordum fakat denemek istiyordum.
Eğer seçilemezsem diğerlerine 'sadece eğlence için' diyecektim.
Fakat seçilmiştim.
Bunu beklemediğimden bir gün boyunca ağzım açık bir şekilde etrafta dolaşmıştım. Daha sonraysa aileme haber vermiştim.
İlk başlarda 'ne saçmalıyorsun' gibi şeyler söylemişlerdi ve ben de idol olmayı araştıracağımı, tekrar bu konuyu konuşacağımızı söylemiştim.
Ama araştırmamıştım çünkü beni idol olmaya iten birini bulmuştum.
Belki de seçmelere katılmamı sağlayan biri olabilirdi.
Kimdi bilmiyordum.
O kişiyle iletişimde bulundum mu ya da onu araştırdım mı hatırlamıyordum fakat aileme bunu gerçekten yapmak istediğimi söylemiştim. Babam düşüneceğini fakat böyle bir şeyden hoşnut olmayacağını da dile getirmişti.
Sonuç olarak şirkete girmiştim.
Bir buçuk sene stajyerlik yaptıktan sonra çıkış yapmıştık işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated♧Jungkook
Fanfiction"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudaklarını kulağıma koydu. Yaşlar bir bir aşağı düşerken yüzümü ona gösterdim. Paul, "Seni çok seviyorum, be...