Titriyordum.
Hem korkudan hem de şaşkınlıktan dolayı olabildiğince titriyor ve açıklama yapmak için ağzımı açmaya çalışıyordum fakat beceremiyordum.
Nayeon'un ve Taehyung'un çatık kaşları altında duran irdeleyici bakışlarına karşılık sevdiğim adamın alay dolu ifadesi beni öyle büyük bir çukura atmıştı ki ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
"Haru öyle bir şey yapmaz, Jungkook. Kimden duydun bilmiyorum ama yalan yanlış haberler verdiği kesin."
Nayeon, yumruğunun arasında sıkışan eteğini bıraktığında vicdan azabı çekerek krem renkli fayansta gezdirdim bakışlarımı; pişman hissediyordum.
Jungkook, beklediğimin aksine bir şey söylemeden öylece güldüğünde eğer bağırıp çağırsa ve bana kızsa çok daha iyi olacağı kanaatine vardım istemsizce.
"Doğru söylüyor." diye mırıldandım kuruyan dudaklarımı ıslattıktan sonra.
Nayeon, onu onayladığımı sanarak "Gördün mü-" derken lafını keserek "Jungkook," dedim.
"Doğru söylüyor."
Ayağa kalkıp omuzlarımı kavrarken "Kafayı mı yedin?!" diye cırlamasıyla gözlerimi kapatmış ve nefesimi tutmuştum.
"Gel biz dışarı çıkalım."
Taehyung, çıldırmak üzere olan ablamın omzuna dokunduğunda oldukça sakindi. Omuzlarımdaki eller aşağı düşerken hafifçe kolunu koluma sürtmüş ve birkaç saniye sonra odadan çıkmışlardı.
Pişmanlık dolu bedenimi hareket ettirerek ona yaklaşırken "Sarılmaya falan kalkacaksan boşuna çabalama." demesiyle olduğum yere çivilenmiş ve bakışlarımın onunkilerle buluşmasına neden olmuştu.
"Açıklayabilirim." diye mırıldandım sıkkınca.
"Mesele onunla ne hakkında konuştuğun değil, Haru. Mesele onunla konuşmuş olman, anlatabiliyor muyum?"
Usulca başımı sallayıp ellerimi önümde birleştirdim.
"Özür dilerim."
"Dilemen, onunla konuştuğun gerçeğini değiştirmiyor."
Derin bir nefes alıp alay dolu ifadesine baktığımda hem pişman hem de üzgün hissediyordum. Öne doğru atılıp ağzımı açtığım sırada "Çıkar mısın?" dedi.
"Sana çok kızgınım."
Birkaç saniye öylece durup dediklerini kavramaya çalıştıktan sonra örtüyü yukarı doğru çekmiş ve çıplak bedenini kapatmıştı.
Geriye doğru birkaç adım attıktan sonra önüme döndüm ve kapıya yürümeye başladım.
-
Muhabirlerin ve sözde hayranların boşalttığı koridorda dirseklerimi dizlerime yaslamış ve başımı ellerimin arasına almış öylece oturuyordum.
Canım sıkkındı, Jungkook'a açıklama yapmak istiyordum.
"Düzgünce anlatsana şunu."
Wendy, sabırsızca mırıldanıp bana doğru eğilirken iç çektim ve dikelerek etrafımı saran ablalarıma baktım.
"Geçen hafta beni aradı. Numarası kayıtlı bile değildi, açtığım zaman öğrendim! Bana haberler yüzünden nasıl olduğumu sorunca dalga geçip geçmediğini sordum ve kapatmak istedim ama birden bire geçmişte yaşattıklarından dolayı özür dilemeye başladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fated♧Jungkook
Fanfiction"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudaklarını kulağıma koydu. Yaşlar bir bir aşağı düşerken yüzümü ona gösterdim. Paul, "Seni çok seviyorum, be...