otuz iki

3K 168 84
                                    

Jungkook'un doğum gününden bu yana geçen üç ayda, geri dönüş yapmış ve yerimizi kesinleştirmiştik. İnsanlar, Hygge ve Bangtan'ı yıkılmaz bir duvar olarak görüyorlar ve aksini kabul etmiyorlardı.

Keyfim yerindeydi.

Her şey çok güzel ilerliyordu.

Bir gün şirkette pratik yaparken, yanımıza gelen Jungkook'a 'her şey çok güzel ilerlediği için korktuğumu' söylemiştim.

Hep böyle olmaz mıydı zaten?

'Vay anasını, çok mutluyum' dediğimiz vaktin peşine mutlaka bir şey olurdu. Bu dünyanın kanunuydu.

Babam beni aradığında ona teyzem olduğunu söyleyen birinin benimle uğraştığını söylemiş ve bembeyaz olan suratıyla buraya, yanıma geleceğinin haberini almıştım.

Ertesi gün babam, yurttaydı.

Kızların hepsiyle tanıştıktan sonra beni odama sokmuş ve birden bire "O kadınla görüşmemiz lazım." demişti.

Çatılan kaşlarım, buz kesilen ellerim ve düzensiz nefeslerimle "Neden?" diye sorduğumda, "Sadece beni dinle ve o kadını buraya çağır." demişti.

Ayağa kalkıp kapıya yürürken benim yerime diğer taraftaki kişi açtığında ağzını açıp "Güzelim." demiş ve gergince babama bakmama neden olmuştu.

Daha sonra babamın Korece bilmediğini fark etmiş ve hafifçe gülümsemiştim.

Jungkook, büyüttüğü gözlerinin ardından hızla eğildiğinde "Merhaba, efendim. Ben Haru'nun erkek arkadaşı Jungkook. Burada olduğunuzu bilmiyordum, özür dilerim." derken, cümlelerini Korece sıraladığını fark etmiş ve yüzünü acınası bir ifadeyle bana göstermişti.

Babam, onun bu şapşal haline ufak bir kahkaha atarken "Eğilmene gerek yok." diye mırıldandım.

Aynı hızla doğrulup ellerini önünde birleştirirken kızaran kulaklarıyla gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp babama döndüm.

"Baba, Jungkook. Jungkook, babam."

Babam ayağa kalkıp elini ona uzatırken Jungkook, elini kavramış ve hafifçe eğildikten sonra bozuk bir aksanla "Tanıştığıma memnun oldum, efendim." demişti.

O sıra içeri gelen Wendy, Jungkook'a "Aa sen ne zaman geldin?" demiş ve bu çocuğun hiç utanması olmadan yurdumuza girip çıktığını kesinleştirmiştik.

Jungkook, "Noona, bunu sonra konuşalım." demiş ve bize merakla bakan babamın önünden çekilerek kapıyı göstermiş ve Wendy'ye kaş göz yaparak onun "Yemeğe buyurun lütfen." demesini sağlamıştı.

Babam önden Wendy arkasından giderken Jungkook'un saçlarını karıştırarak önüme çektim ve poposuna vurup yürümesini sağladım.

"Baban varken tehlikeli işler yapma, tutmam kendimi." dediğinde göz devirip "Oynaşırsan, şikayet ederim. Kapının önüne koyar seni." dedim.

Başköşeye babam sağına da ben otururken Jungkook, yanımdaki sandalyeyi oturmak üzere geri çekti. Babam "Genç adam," diyerek gözleri üstüne çektiğinde ne diyeceğini az çok tahmin edebiliyordum.

Parmağıyla karşısını işaret ederken Jungkook bana, sonra tekrar babama bakmış ve paytak paytak diğer başköşeye kurulmuştu.

Tahminlerimde yanılmamıştım.

Jungkook, neden böyle yaptığını falan sorguluyordu büyük ihtimalle.

Babam, değer verdiği kişilerle karşılıklı oturmayı severdi; haliyle bu da ona değer verdiğini gösterirdi.

Sırıtmamak için kendimi tutup babamın bozuk bir aksanla teşekkür etmesini dinlerken Joohyun, bildiği kadarıyla "Afiyet olsun." demeyi başarmış ve gururla yerine oturmuştu.

Masaya göz gezdirirken içime dolan sevgi yağmurlarıyla gülümsedim.

-

Babam, yemek yedikten sonra uyumak için odama gittiğinde Jungkook ve ablalarımla birlikte mutfakta durmaya devam ettik.

Joohyun ve Nayeon, yavaştan tabakları kaldırırlarken "Babam çok gerildi." dedim.

Meraklı gözlerine karşı "Şu teyzem olduğunu söyleyen kadın yüzünden." diyerek açıklama yaptığımda anladıklarını belli edercesine başlarını salladılar.

Joohyun, Nayeon'a bakıp sonra toplayacaklarını, masaya oturması gerektiğini söylediğinde Seulgi'nin telefonunu kavramıştı.

"Dahee'yi ara, sen olduğunu söyle ve o kadını buraya getir. Baban bile sırf bunun için buraya geldiyse önemli bir şey demek ki."

Başımı sallayıp telefona uzanırken çoktan arama tuşuna basılan isme baktım ve hoparlöre alarak masaya yerleştirdim.

Birkaç çalıştan sonra Dahee'nin sesi geldiğinde "Benim, Haru." dedim titrekçe.

"Dahee unni, o kadınla, görüşme imkanım var mı?"

Pat diye lafa girdiğim için kaşlarım çatıldığında diğerleri bunu gayet normal karşılamış, meraklı yüzleriyle telefona bakmaya devam etmişlerdi.

"O kadın dediğin benim annem, Haru."

Tüylerim diken diken olurken anlamsız bakışlarım yukarı kalkmış ve Jungkook'un gözleriyle buluşmuştu. Kalbim hızla atarken telefonu titreyen elime almış ve "Nasıl yani?" demiştim.

Derin bir nefes sesi hoparlöre çarptığında o kadının sesi kulaklarıma doldu.

"Haru?" dedi belirsizce.

"Benim."

Konuşmak için bir şeyler mırıldanırken ona fırsat vermedim ve "Sizinle görüşmek istiyorum." dedim.

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Joohyun, ağzını açacaktı ki elimi kaldırıp onu durdurdum.

"Elbette." dedi elimi indirdiğim esnada.

"Fakat ben şu an yurt dışındayım, geldiğimde-"

"Olabildiğince çabuk bir şekilde buraya gelmeniz daha uygun olacaktır."

Sesimi kararlı tutmaya özen göstererek konuştuğumda bunu başardığımı anlatan bir baş sallaması aldım Seulgi'den.

"Anlıyorum." dedi kadın tekrar.

"Öyleyse en kısa sürede Kore'ye geleceğimden emin olabilirsin, sana haber vereceğim."

Daha sonra ne diyeceğimi bilemediğim için telefonu kapattım.

"Gerizekalı, insan bir 'hoşçakalın' falan der."

Nayeon, çirkeflik yaparken omuz silkerek "Ne bileyim ya." dedim.

"Kadını tanımıyorum bile niye hoş kalsın."

Diğerleri bu halime gülerken ben de hafifçe sırıtmış ve sandalyemi geri iterek ayağa kalkmıştım. Son anda aklıma gelen şeyle bakışlarım bana köpek yavrusu gibi bakan sevgilimi bulmuş ve "Babam seni burada görürse 'evsiz mi bu' der; beni sana vermez. Benden söylemesi."

Kelimelerimi tane tane sıralayıp gülmemek için kendimi tutarken o aniden ayağa kalkmış ve yanıma gelip yanağıma sulu bir öpücük kondurduktan sonra "Ben gidiyorum noonalarım! Görüşürüz!" demişti.

Peşi sıra onunla birlikte kapıya yürüdüm ve ayakkabılarını giydikten sonra bana dönmesini izledim.

"Seni seviyorum." dedi elleriyle kalp yapıp şirince sırıtırken.

"Seni seviyorum." dedim uzanıp saçlarını karıştırırken.

-

yazdığım en kısa bölüm olabilir, üzgünüüüm

Fated♧JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin