34.Bölüm-"İlk aşı"

1.4K 75 31
                                    



İYİ OKUMALAR
•Bölüm şarkısı Aydilge; aşk olmak

  (Yazardan)

Defne sabahın ilk saatlerinde, odayı dolduran Doğa'nın ağlaması ile uyandı. Doğa sabah sabah avazı çıktığı kadar bağırıyordu, zaten genellikle yaptığı şeydi bu. Defne hızla yataktan kalktı ve beşiğin yanına gitti. Doğanın gözyaşları tombul yanaklarından bir bir dökülüyordu. Defne hemen kızını kucağına aldı ve omzuna yatırdı. Ardından hafif hafif sırtını ovmaya başladı. Doğa annesinin kokusuyla biraz sakinleşti. Defne kollarının arasındaki minik bedene uzunca bir baktı... Annesi geldikten sonda huzuru Ömer'in omzunda, kızının kokusuyla buluyordu. Hala anne konusunu atlatamamıştı Defne, zaten öyle atlatılacak bir konu da değildi.. Onca yıl sonra gelmiş, beni affet diye defneye yalvarıyordu.  Kim böyle bir hatayı göz ardı edip annesine kavuşmanın hayalini kurardı ki?

  Defne şu 2 gün içerisinde o kadar yorulmuştu ki, bazen saatlerce uyuduğu oluyordu ama bir türlü kendine gelemiyordu. Onun ilacı Ömer'deydi ama sabretmesi gerekiyordu.. Nereye kadar sabredebilirse artık..

  Defne kızının üzerine ince battaniyeyi örttü ve Ömeri uyandırmamak için odadan çıktılar. Ömer'de Defne kadar yorulmuştu.. Şirket, ev, misafirler derken, ama Ömer asla şikayetçi değildi.. Hayalini kurduğu hayatı yaşıyordu nasıl şikayetçi olsundu. Bugün Ömer'in ısrarı Türkan'da gelmeyecekti. Defne'nin iso,Serdar,Nihan hariç kimseyi görmeye tahammülü yoktu. O kadına kızgın olduğu kadar anneannesinede kızgındı. Kaç kez emrivaki ile defneyi Leyla hanım ile konuşturmak istemişti. Ama Defne her seferinde güçlü durarak, annesine hiç taviz vermemişti.

  Defne yavaşça merdivenlerden indi ve mutfağa gitti. Bugün Ömer'e mükellef bir kahvaltı sofrası hazırlayacaktı. Kızını pusetine yatırdı ve tezgaha koyarak kahvaltılıkları dolaptan çıkartmaya başladı. Bir süre sonra tepsi tamamen kahvaltılık ile doldu.

Defne arada bir kızına bakıyor, üzerindeki battaniyeyi düzeltiyordu. Ev hamam gibi olsa da Doğa'ya ayrı bir özen gösterip kalın kalın giydiriyorlardı.
Defne kızının yanağına Kocaman bir öpücük bıraktı ve ocakta ki fesleğenli omletin başına gitti. Bir süre sonra omlet pişmişti, Defne tabağa koydu ve tepsiye yerleştirdi. Ardından kahve makinasından gelen ses ile Ömer'in bir türlü vazgeçemediği expresso'sunu alıp tepsiye koydu. Herşey hazır olduktan sonra ilk önce kızını odaya çıkartmak için puseti eline aldı ve merdivenlere doğru yol aldılar.
Defne odaya çıkınca hala Ömer'in mışıl mışıl uyuduğunu gördü. Nasıl yoruluyordu öyle? Defne artık Ömeri fazla yormaması gerektiğini aklının bir köşesine not ettikten sonra, Doğa'yı pusetinden çıkarttı ve babasının yanına yatırdı. Ardından ikisini de hafif bir şekilde öperek aşağıya indi. Defne tepsiyi almış yukarı çıkarken salona takıldı gözü. Daha doğa küçük olmasına rağmen eve hemen yerleşmiş, hatta her yeri fethetmişti. Şimdiden birçok eşyası heryere dağılmıştı. Salonda pembe patikler, minik çoraplar, eldivenler.. Heryer, herşey Doğa olmuştu artık. İkisi de bundan oldukça mutluydular hatta bazen bilerek bir-iki eşya göz önünde bırakıyorlardı.

Defne salonun bu haline gülümsedi ve elindeki tepsi ile yukarı çıktı. Odaya girdiğinde Ömer uyanmış, bir elini kafasının altına koymuş, diğer eli ile de kızının minik burnunu seviyordu. Defne bu görüntü karşısında gülümsedi ve tepsiyi komidine bırakıp yatağın kenarına oturdu.
  Defne'nin yatağa oturduğunu gören Ömer karısına yer açmak için Doğa'yı kucağına aldı ve sırtını yatağın başlığına dayadı. Defne yatakta biraz daha yayılarak;

  D:"Günaydın sevgilim.."

  Ö:"Günaydın kraliçem, evimin kadını, en değerlim, aşkım, ruh eşim.. Günaydın."

Aşkın DEFÖM haliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin