32. BÖLÜM

14.2K 911 885
                                    


Herkese merhabaa

Yine güzel bir bölüm ile karşınızdayım.

Multi-medya: Hazan Karadağ

Bir önceki bölümü okuyup okumadığınızı kontrol etmeyi unutmayın :")

İyi okumalar :")

Hazan Karadağ

Yavaş yavaş kendime gelmeye çalışırken kalbimde hissettiğim ağrı ile almaya çalıştığım nefes yarıda kesilmişti. Vücudumda hissettiğim belli belirsiz titreme yerini kasılmalara bırakıyordu. Nefes al Hazan nefes al. Kendime yapmam gereken şeyi hatırlatmakta kalıp uygulamaya bir türlü geçiremiyordum. Sırtım kasılmaktan yay gibi gerilmişken çırpınarak nefes almayı denedim. Kalbimdeki ağrı buna engel olmak için dirensede inilti şeklinde nefes almaya çalışıyordum. Yine bir kriz geçiriyordum.

"Ha.. beni.. duy.. musun?" Yattığım yatağın üstünde hissettiğim ağırlık ile kulaklarıma dolan sesin kime ait olduğunu çözemiyordum. İlaçlarımı sıkmam gerekiyordu. Bunu dile getirmeliydi. Kendimi zorlayarak bir şeyler mırıldanmaya çalıştım.

"İ-il..." zar zor aldığım nefesi konuşmaya çabalamakla tüketiyordum. Canım fazlasıyla acıyordu.

"N-nefes al." Duyduğum sesin ardından çenemin aşağıya doğru bastırılıp ağzıma spreyin konulduğunu anlamıştım. Bu komuta uygulamaya çalıştım. Spreyden çıkan ilacı kesik kesik ciğerlerime çekmeye devam ederken ikinci defa sıkmasıyla biraz daha zorlanmadan gerçekleştirdim bu eylemi. Yavaş yavaş daha rahat nefes almaya başlarken dakikalarca zar zor aldığım nefese inat her nefeste ciğerlerimi daha fazla doldurmaya çalıştım. Hızlı atmaya başlayan kalbim ve düzene girmesini beklediğim nefesim ile kaç dakikadır bu halde beklediğimi bilmiyorum. Kalbimdeki ağrı azalmış, kasılmalarım gevşemişti. Gözlerimi yeniden aralamaya çalıştım ama yine başarılı olamadım. Vücudum dakikalardır yaşadığım olay sonucunda güçsüz düşmüştü. Daha fazla denemeye yeltenmedim. Zihnim yine kendini yavaş yavaş karanlığa bırakırken uykuya teslim ettim kendimi.

Gözlerimi aralamaya başladığım sırada aşina olduğum odamda olmadığımın farkına vardım. Odanın karanlığına inat içeriye göz gezdir iken nerede olduğumu anımsamak için hafızamı zorladım. Özgür ve burnumda hissettiğim alkol kokusu. Kriz geçirmemin sebebi buydu demek. Kapının aralanmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp panikle gözlerimi yumdum. Kalbim korku ile ritmini arttırken sakin kalmak için çabalıyordum. Odanın lambasını yakmıştı.

"Uyumadığını biliyorum." Duyduğum sesi ile çabamın boşuna olduğunu anlamıştım. Gözlerimi korkarak araladım.

"Ö-özgür" sesim titremişti bunu söylerken. Yanıma doğru yaklaşıp yatağın köşesine oturdu. Elini saçlarıma doğru götürmesiyle ani bir refleks ile kendimi geri çektim.

"Şş korkma benden. Bak kurtardım seni."

"Özgür ne kurtarması? Sen beni kaçırdın."

"Böyle daha mutlu olacağız" dedi ve ellerini saçlarıma sürmeye devam etti. Saçlarımdaki ellerinin verdiği rahatsızlıkla gözleri sıktım. Bunu fark etmiş olacak ki elini saçlarımdan çekti. Ege'nin söylediği gibiydi. Gerçekten hastaydı o.

"Özgür burada olmamamız gerekiyor. Lütfen bırak evime gideyim." Ellerim ve ayak bileklerimdeki ipleri daha yeni fark etmiştim. Cevaplamadı.

"Özgür bileklerim acıyor."

"Fazla sıkmadım acıtmaz. Yemek yiyeceğiz birazdan o zaman çıkartırım."

"Yemek falan yemeyeceğim."

HAZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin