35.BÖLÜM

13.4K 835 737
                                    

Herkese merhabaa

Multimedya: Cem Adrian- O Kirpik Hala Bende Sevgilim

Multimedyayı yeri geldiğinde dinlemenizi tavsiye ederim.

Herkese iyi okumalar :")

Hazan KARADAĞ

İçimdeki huzursuzluk ile gözlerimi araladım. Gün hâlâ aydınlanmamıştı. Yan tarafımda uyuyan Yağmur'u uyandırmamaya dikkat ederek yataktan doğruldum. Lavaboya gittim. İşimi halledip ellerimi yıkarken aynadaki görüntüme baktım. Gözlerim kanlanmış ve şişmişti. Yüzüme de birkaç defa su çarpıp ayrıldım oradan. Komedinin üzerinde duran telefonumu da alarak aşağıya mutfağa indim. Telefonumda ne bir arama ne de bir mesaj vardı. Buruk bir bakış ile ekranı kapatarak mutfağın lambasını yaktım.

Buzdolabından birkaç malzeme çıkartıp cezveyi de tezgaha bıraktım. Sıcak çikolata yapacaktım. Kafamı biraz da olsa başka şeyle meşgul etsem iyi olacaktı. Birkaç dakika sonra erittiğim çikolatayı cezvedeki karışıma ekleyerek sıcak çikolatamı hazırlamıştım. Bir kupaya doldurup mutfaktan ayrıldım. Bahçede soğuk havada oturacaktım. Lambayı yakıp bahçe kapısını araladığımda gördüğüm manzara ufak da olsa bir tebessüm oluşturmuştu yüzümde.

Kar yağmıştı. Saatlerdir aralıksız yağmış olacak ki etrafı beyaz bir örtü gibi kaplamıştı. Dışarıya çıkıp elimdeki kupayı cam masaya bırakarak içeriye geri döndüm. Odama çıkarak yavaşça kapıyı araladım. Kütüphanemden bir kitap alıp aşağıya indim. Daha sonra da portmantodaki montumu alıp koltuklardan birine yerleşerek yağmaya devam eden karı izledim. Aralık ayının son zamanlarıydı. Cılız bir şekilde sokağı aydınlatan sokak lambasına takılmıştı gözüm. Kar taneleri daha güzel görünüyordu o ışığın altında. Dakikalarca oraya bakarak düşüncelere dalmıştım. Başımdan geçenler, Ares, Özgür derken duyduğum araba kornası ile düşüncelerimden sıyrıldım.

Elimde soğumaya başlayan sıcak çikolatadan birkaç yudum alıp odamdan getirdiğim "Se Se" kitabını okumaya başladım. Ne kadar zamandır kitap okuyordum bilmiyorum ama gün yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Vücudumu saran titreme ile kitabı okumaya ara verip içeri geçtim. Montumu portmantoya asıp elimdeki bardağı da mutfağa bıraktım.

Evin kapısının açılma sesini duymamla mutfaktan salona tedirgin bir şekilde içeriye kafamı uzatarak baktım. Üstündeki kar tanelerini sirkeleyen babam ile karşılaşınca hızla gidip sımsıkı boynuna sarıldım. Aynı şekilde sarılarak karşılık verdi.

"Hazan.. korkuttun kızım beni."

"İyiyim baba."

"Neslihan haber verince işlerimi halledip gelebildiğim kadar erken gelmeye çalıştım." Duyduğum şeyle sarılmayı bırakıp babamdan biraz uzaklaştım. Yine işleri benden ön plandaydı. Bunu duymuş olmak kalbimi kırmış olsa da belli etmemeye çalıştım. Yüzümde zorla bir tebessüm oluşturdum.

"Gelebilmiş olmana sevindim." Dedim.

"Üzerimi değiştirip geliyorum bu olanlar hakkında konuşacağız." Dedi ve merdivenlerden çıkmaya başlayarak odasına gitti. Derin bir of çektim. Aynı şeyleri yeniden konuşmak istemiyordum. Salondaki koltuklardan birine oturup babamın gelmesini bekledim. Birkaç dakika sonra karşımda bulunan koltuğa yerleşti ve olanları anlatmamı istedi. Nasıl kaçırıldığımı, nasıl kurtulduğumu kısaca dile getirdim.

"O çocuğu hastahaneye kapatmalılar. Akıl sağlığı yerinde değil. Ya sana zarar verseydi Hazan?" Sesi tahmin ettiğimden yüksek ve sinirli çıkmıştı.

"Onun yaşadıkları da zor baba. O iyi biri. Sadece ilaçlarını almadığı için sağlıklı düşünemedi. Yaptığı yanlıştı ama bana zarar vermezdi." Ona göre daha sakin bir ses tonu ile konuşuyordum. Yukarıda Yağmur uyuyordu onu uyandırmak istemiyordum.

HAZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin