Eve geldikten sonra kaç saattir öylece yatakta yatıp tavanı izlediğimi bilmiyordum. Bulunduğum pozisyondan sıkılarak sağıma döndüm. Gözlerim kapanmamak için direniyordu bu yüzden uykuya dalamıyordum. Göğsümde büyük bir sıkıntı vardı ve bunun oradaki yarayla alakası olmadığını biliyordum. Sıkkınlıkla nefesimi verdim ve yataktan kalktım. Uzanıp ışığı açtıktan sonra kendimi odada volta atarken buldum.
Çalışma masama yürüyüp, çekmecelerini açarak içini karıştırmaya başladım. Burada da ilgimi çeken bir şey bulamayınca kıyafet dolabıma yöneldim. Dolabın kapaklarını açtım ve boş bir ifadeyle sadece bakındım. Gözüme çarpan çantaları elime aldım ve onları yatağın üzerine bıraktım. Ne aradığımı bilmiyordum ama en azından içimdeki sıkıntı geçsin diye bir şeyle uğraşmak istediğimden emindim.
Belki işime yarar bir şeyler bulma umuduyla içlerine bakmaya başlamamın ardından son bir çanta kaldığında sıkıntıyla nefesimi verdim.. Çantayı yatağa döktüğüm sırada bir anda yatağa düşen telefona karşılık kaşlarım çatılmıştı.
Tanrım! Telefonumda bir çok şey olabilirdi ve bu haftalardır aklımın ucundan bile geçmemişti.
Telefonu hızlıca elime aldım ve açılmasını bekledim. Telefon açılır açılmaz mesajlara girdim. Birçok mesaj vardı. En son gelenlere girerek okumaya başladım.
Ell, iyi misin? Telefonunu açtığında bana ulaş. -Adam.
Adam? Kimdi bu şimdi? Ah, abim olan Adam mıydı? Üzerinde fazla durmadan diğer mesaja geçtim.
Telefonuna ulaşmaya çalıştık ama kapalıydı. Annen yüzünden yanına da gelemiyoruz. Seni düşünüyoruz prenses. -NY Dance Camp
Dans? Gerçekten mi?
Buraya gelmeyi aklının ucundan bile geçirme. -Zayn"
Zayn'den gelen mesajları görmek kaşlarımın daha çok çatılmasına sebep olurken ekrana tıklayarak diğer mesajlarda da göz gezdirdim. Tanrı aşkına, telefonumun daha önceden aklıma gelmemiş olmasına inanamıyordum.
Şimdi beni sinirlendiriyorsun ya sen, bunun sonra intikamını alacağımı da biliyorsundur umarım. -Zayn
Mesajların tarihleri arasında uzun zamanlar vardı. Zayn'e dair şu an kesin olarak söyleyebileceğim ilk şey dengesiz oluşu olurdu ve bunun kanıtı da şu an okuduğum mesajlardı. Lanet olası adam mesajda bile olsa üzerimde bir otorite oluşturmaya çalışmıştı.
Güzelim, pencereni açık bırak. Bu gece sendeyim. -Zayn
Ruh halleri tuhaf diyordum, değil mi? Tuhaf olan ruh halleri değildi, Zayn ta kendisiydi.
Suçlu olduğumu biliyorum. Sırf bu yüzden elimden geleni de yapıyorum. Beni cezalandırdığının da farkındayım ama seni özledim. Seni, bedenini, seninle o yataktaki sıcaklığı. Bekleyeceğimi söylediğimi biliyorum, ama bir kez tadını almışken şu an kendimi tutmak çok zor. Yine de bekleyeceğimi bilmen gerek, sonuna kadar yeniden benim olacağın günü bekleyeceğim. Her ne olursa olsun, seninleyim -Zayn"
Gözlerim irileşirken telefona bakakaldım. Bu mesaj kalbimde bir yere dokunurken, dikkatimi çeken birden fazla nokta vardı ama ben tek bir tanesine çok fazla takıldım. Yeniden yazmıştı, yeniden benim olacağın gün. Tadını almaktan ve onu cezalandırmamdan bahsediyordu. Onun bu denli bir anlayışa sahip olduğunu tahmin etmezdim ama yine de içimdeki bir tarafım onun ağzımdan çıkan tek bir lafa baktığından da emindi. Madem öyleyse, neden canım bu kadar yanıyordu? Birkaç saat önce biz sahildeyken bana birlikte olduğumuzu anlatmıştı. Bana yalan söylemiş olamazdı, değil mi? Lanet olsun! Zamanlamaları bilmezken fikir yürütmek bile o kadar zordu ki. Ama eğer yalan söylemişse, bu ona bir daha güvenmeyeceğim anlamına geliyordu. Emin olmak için mesajın içeriğine dokundum ve gönderilme zamanına baktım. Orada aradığım bilgiyi bulduğumdaysa, daha fazla araştırmama gerek kalmamıştı. Mesaj yaklaşık 2 ay önce atılmıştı. Bugün bana bahsettiği anıda ise babamla annemin boşanma durumlarının yaşandığı zaman olduğunu dile getirmişti. Melissa'nın anlattığına göre annem ile babam boşanalı yaklaşık 6 ay oluyordu. Gerçek bir balyoz darbesi gibi yüzüme indi. Zayn yalan söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPACE / z.m
FanfictionKimseyi tanımadığın bir boşlukta kime güvenebilirsin? #1. Kitap