30

2K 101 22
                                    

"Elizabeth, beni sinir etme ve kalk." Yatakta yüz üstü döndüm ve başımı yastığa gömdüm. Zaten son gündü bugün. Kalkmak istemiyordum. Homurdanırken yastık yüzünden sesim boğuk çıkmıştı.

"Beni rahat bırak!" Logan nefesini verdi ve bedenini sertçe yanıma yatağa bıraktığını hissettim. Başımı sağa çevirip bir gözümü açarak ona baktım. Gözleri tavanda dolaşıyordu.

"Provalara ne zaman gideceksin?" Gözümü geri kapattım. Gitmek istemiyordum. Gitmem demek, Zayn ile yüzleşmem demekti. Onu görmek istemiyordum. Ona dair hiçbir şey istemiyordum.

"Öğleden sonra başlayacak." Zaten masanın üzerinde duran saat çoktan öğlen olduğunu gösteriyordu. Logan nefesini vererek usulca elinin yanında duran elimi kavradı. Yeniden tek gözümü açtım ve ona baktım. Gözleri kapalıydı. Hafifçe gülümsedi.

"Sana alışmıştım ama ben." Kahkaha atarak yan döndüm ve ona baktım. Elimle hafifçe göğsüne vurdum. Bunu demiş olamazdı. Aptal herif!

"Ağlamamı yasakladın ama beni ağlatmaya çalışıyorsun. Hem şehir dışına mı gidiyorum sanki, sadece evime gidiyorum. İstediğin zaman gelebilirsin, bunu biliyorsun." Logan sıkkınlıkla nefesini verdi. Gözlerini devirdim ve ona yaklaştım, kollarımı etrafına sarıp başımı göğsüne yaslayarak bir müddet öylece durdum. Kötü olduğum gecelerde onunla uyumuştum ve benim için yaptığı şeyleri asla yok sayamazdım. Logan da beni sıkıca sararken, gülümsemeden edemedim.

"Bu pozisyona asıl Elizabeth olarak mı, yoksa şimdiki halimle mi cevap vereyim?" Logan kıkırdadı.

"Şimdiki Elizabeth iyi. En azından bu evde kaldığın sürece." Çenemi göğsüne yaslayarak ona baktım.

"Ne yapacağımı bilmiyorum. Bugün eve geçtikten sonra onu göreceğimden eminim. Aslında bu zamana kadar iyi bile durdu. Bir hafta boyunca beni aramadıysa kıyamet kopacak demektir." Logan benden gözlerini kaçırdı. Boğazını temizledikten hemen sonra dudaklarının arasından boğuluyor gibi bir ses çıktı.

"Aramadı değil. Burada olduğun her gün beni aradı." Heyecanlanmadım. Hiçbir şey hissetmedim. Duruşumu ve ifademi bozmadan sordum. Artık Zayn söz konusu olduğunda daha serin davranabiliyordum. En azından şimdilik.

"Sen ona ne dedin?" Logan başını bana eğdi, tepkimi ölçtü ve hafifçe gülümsedikten sonra konuştu.

"Tatilde olduğumu ve beni aramadığını söyledim. Şu an Havaii Adalarında olmam lazım." Bakışlarımı aşağıya eğdim.

"O nasıldı?" Logan ufak bir kahkaha attı. Zayn'in verdiği tepkiler onu mutlu ediyor gibiydi.

"Sinirli. Oldukça sinirliydi." Yanağımı geri göğsüne yasladım ve sessiz kaldım. Logan nefesini vererek etrafımdaki kollarını sıkılaştırdı.

"Canını sıkma, Ell. Kampta öğrendiklerini uygularsan sana bir şey yapamaz." Görmese bile gözlerini devirdim.

"O bana zaten bir şey yapmaz." Logan'ın telefonu çalmaya başladığında üzerinden kalktım ve o da uzanıp komodinde duran telefonunu aldı. O sırada ayağa kalkmış hızla üzerimi değiştirip kendimi yeniden yatağa atmıştım.

"Efendim, Bayan Benson?" Annem mi? Hadi ama, o daha New York'daydı.

"Peki, iyi günler." Telefonu bana uzattı. Telefonu aldım ve monoton bir sesle konuştum.

"Efendim?" Annemin nefesi kesik geliyordu. Nefes seslerine karışan sıklıkla çıkan birkaç topuk sesi de vardı. Tempolu bir şekilde yürüyor gibiydi. Nefesini düzenlemeye çalıştı.

"Londra'ya az önce indim, sen de eve geçebilirsin. Şimdi dergiye geçiyorum, birkaç tane daha işim var. Gece geç saatte gelebilirim. İşim uzarsa sabah erkenden evdeyim. Bir gece idare edebilecek misin?" Nefesimi verdim. Tabii ki idare ederdim ama ilk defa evde olmasını diliyordum.

SPACE / z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin