Logan'ın beni arkamdan iterken, benim çaresiz gözlerim parti alanının ışıltılı ortamında korkuyla geziyordu. Ona ne kadar karşı çıkmış olursam olayım, yine de gelmek istemeyişimi onaylamayarak beni zorla partiye getirmişti. Üzerimdeki saçma mini elbiseyi ve üzerimde gitmek bilmeyen ağlama isteğini yok saymak, bugün içinde beni en çok zorlayan durum olmuştu.
Zayn'in gittiği günden beri odamdan dışarı çıkmayı şiddetle reddediyordum. Hatta onu hatırlatan her şeyden uzak durmak için babamın evinden ayrılıp annemin evine bile dönmüştüm. En azından buraya gelemeyeceğini düşünüyordum. Ki gelmezdi. Bunu da çok iyi biliyordum.
Annem benimle konuşmaya, bana ne olduğunu öğrenmeye çalışma ısrarının peşini bir türlü bırakmıyordu. Onu odama her geldiğinde sessizlikle karşılayıp, üzgün bakışlarını umursamadan gitmesini sağlıyordum. Zaten o da birkaç denemeden sonra uğraşmayı kesmiş, normal hayatına ışık hızında dönüvermişti. Bakıcım Melissa ile de konuşmuyordum. O da aynı üzgün bakışları atıyor ve yemeğimi odama bırakarak üzerime gelmemeyi seçerek çıkıp gidiyordu. Hiçbir zaman dokunmadığım yemekleri almak için döndüğünde ise, yemeden kesilmemem gerektiği hakkında bir şeyler konuşuyordu ama onu dinlemiyordum bile. Fakat bu sessizliğim Bir gün Logan odama giriverdiğinde bozulmuştu.
Sırtımı duvara yaslamış, hemen yanımdaki pencereden dışarıyı izlerken birden kapının açılmasıyla irkilip başımı kapıya çevirdim. Logan çatık kaşlarıyla birlikte arkasından kapıyı çarparak kapattı ve üzerime doğru patlayan öfkesiyle birlikte yürüdü.
"Ne yaptığının farkında mısın sen?" Bana bağırdığında gözlerimi yeniden pencereye çevirmiş, onu görmezden gelmeye çalışmıştım.
"Yeniden gittin sandık. Sana bir şey olacak diye çok korktuk. Yine haber vermedin. Babana gittim ama nerede olduğunu bana bile söylemedi. Söylesene aklından zorun mu var senin?" Omuz silktim ve çoktan gözlerimin önüne birikmiş gözyaşlarını geri itebilmek adına dudağımı ısırdım. İşte yeniden oluyordu. Boğazım düğümlenmiş, göğsüme bir ağırlık çökmüştü. Yeniden bir ağlama dalgası gelmişti. Ama bu sefer tek başıma değildim ve Logan'ın karşısında acizliğimi göstermek istemiyordum..
"Neler oluyor, Ell? Sorun ne?" Tutamadığım bir damla gözümden düştüğünde gözlerimi sımsıkı kapattım ve durdurmaya çalıştım. Ağlarsam bu normal bir ağlama olmayacaktı. Zayn'in gittiği günden beri ağlamamı içimde tutuyordum. Eğer şimdi ağlarsam, patlardım.
Yanıma bir ağırlık çöktüğünü hissettiğimde, gözlerimi sanki yapabilirmişim gibi daha da sıkı kapattım. Ama yaşlar beni dinlemeden yanağımda süzülüveriyordu.
"Ell?" Başımı iki yana salladım ve konuşmaya çalıştım. Çatlaklarla dolu sesim bir fısıltı gibi çıkmıştı ama ben bağırdığımdan emindim.
"Öyle... Öylece, hiç bir şey demeden ayrıldı.. Ben... Yemin derim... Ben bir şey yapmamıştım. Nedenini bile bilmiyorum. Sadece, sadece bunun olması gerek dedi ve gitti. Ben anlamadım. Ben..." Bir anda beni kendine çekerek sıkıca sarılmasıyla birlikte tutmaya çalıştığım her bir hıçkırık dudaklarımdan kaçtı ve ben son çare başımı boynuna gömerken sadece durup acıyı yaşadım. Kendimi iyi hissetmiyordum. Hatta bedenimdeki herhangi bir uzvumu hissettiğim bile söyleyemezdim. Dört bir yanımda sadece acı vardı. Ve bu acı, bugüne kadar hissettiklerimin en şiddetlisiydi.
"Benim canım çok acıyor." Logan'ın kolları daha çok sıkılaşırken gözyaşlarım tişörtünü ıslatıyordu.
"Ben seni ilk defa böyle görüyorum ve ne söyleyeceğimi bile bilemiyorum." Yutkundu ve kollarını çevreme daha da sıkı sardıktan hemen sonra başıma bıraktığı öpücüğü hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPACE / z.m
FanfictionKimseyi tanımadığın bir boşlukta kime güvenebilirsin? #1. Kitap