11

2.8K 156 13
                                    

   Bana doğru, çığlık atarak koşan ufak bedene kelimenin tam anlamıyla sadece bakakaldım. Ben daha ne olduğunu anlayamadan üzerime zıplamış, ellerini bana dolamış, boynumda asılı kalıvermişti. Tüm bunlar yetmezmiş gibi tiz bir ses kulağımın yanında yankılanmıştı.

"Elly!" Şaşkınlık dolu bakışlarımı babama çevirdim. Gülümserken hafifçe mırıldandı.

"Katherine, kız kardeşin. Katy dersin ona." Kollarımı yavaşça ufak bedene sardım ve yere diz çökerek Katy'nin yere basmasını sağladım. Babam yavaş adımlarla Katy'e yaklaştı ve hafifçe omzuna dokundu.

"Tatlım, sana bahsetmiştim. Elly ufak bir rahatsızlık geçirdi." Katy hızla benden ayrıldı ve irileşmiş gözlerle yüzüme baktı. Küçük elleri yüzümü kavramış hafifçe yokluyordu.

"O hasta mı? Elly, hasta mısın? Babacığım, onu hastaneye götürsene." Gülümsedim ve ben de onun yüzünü kavradım.

"Ben iyiyim tatlım. Sadece unutkanlık yaşadım ve hiçbir şey hatırlamıyorum. O yüzden bana her şeyi anlatman gerekecek." Onun da yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldığında elimi tuttu ve benimle birlikte yürümeye başladı.

"Benim adım Katherine. Senin kız kardeşinim. Beni çok ama çok seversin ama anneciğim seni yanına aldığı için seninle uzun süre görüşemedik. Sana anlatacak çok şeyim var!" Şaşırarak gülümsedim. Büyümüş de küçülmüş gibiydi. Konuşması bilmişlik doluydu ve bu ona gerçekten çok tatlı bir hava veriyordu. Ben de onunla birlikte çocuklaşmayı seçtim ve uzun süreden sonra ilk defa içten gelen bir kahkaha eşliğinde onun beni yönlendirmesine izin verdim.

"Hadi beni odama götür ve bana her şeyi anlat." O da benim kahkahama katıldı ve hafifçe zıpladı.

- - -

   Yavaşça koltuğa çöktüm. Babam odaklandığı telefonundan başını kaldırıp bana baktı ve gülümseyerek mırıldandı.

"Canavar uyudu mu?" Hafifçe kıkırdadım ve başımı koltuğa yasladım.

"Evet, benim ona masal anlatmam gerekiyordu ama o bana anlattı ve anlatırken de uyuyakaldı." O da kıkırdadı ve oturduğu tekli koltuktan kalkarak benim oturduğum koltuğa, yanıma oturdu. Tek elini dizine vurdu ve bana gülümsedi.

   Teklifini geri çevirmeyerek başımı dizine bırakarak koltukta kıvrıldım.

"Yarın cumartesi, abin gelecek. Seni şimdiden bilgilendirmemi ister misin?" Gülümseyerek başımı salladım. Ellerinden biri saçlarıma kaymış hafifçe okşamaya başlamıştı.

"Adının Adam olduğunu biliyorsun." Devam edemeden sözünü kestim.

"Bu ailemize yakışmayan bir isim. Elizabeth, Katherine ve Adam mı? Daha uzun bir isim bekliyordum." O da gülüşüme karşılık verdi ve başını salladı.

"Adam Roberthson. Tam adı bu." Kahkaha atarak ona döndüm.

"İşte beklediğim isim. Dur tahmin edeyim, tüm bu isimler annemin fikriydi." Gözlerini devirerek beni onayladı. Eli yavaşça yanağıma ulaştı ve okşadı.

"Yanımda olduğun için mutluyum Elizabeth. Seni seviyorum ve ortalarda olmadığın süre zarfında senin için çok endişelendim." Başımı yanağımdaki eline yasladım.

"Her şeyi unuttum ama sana baktığımda hissettiğim tek şey sevgi, babacığım. Önceden sana söyleyemediysem eğer şimdi söylemeliyim ki, seni önceden de seviyormuşum, şimdi de seviyorum." Gözlerine yerleşen saf mutlulukla eğildi ve alnıma dudaklarını bastırdı.

"Ben de seni seviyorum, hayatım." Kolundaki saate baktı ve dudaklarını büzdü.

"Saat geç olmuş. Yakışıklılığımı bozmamak için yatmalıyım. Yarın şirkette işlerim var, muhtemelen uyandığında beni bulamayabilirsin, güzelim." Yattığım yerden doğruldum ve ona sarıldım.

SPACE / z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin