29

1.8K 91 19
                                    

   Logan'ın evinde kalmaya başlayalı tam olarak dört gün olmuştu. Babam Logan ve ailesini tanıdığından, burada kalmam için izin istediğimde hiçbir sorun çıkarmamıştı. Logan'ın ailesi için de bir sorun olmamıştı. Burada olmam için mutlu olmuş, bana bir oda bile vermişlerdi.

   Logan burada kaldığım süre zarfında uygulamamı istediği belli başlı kurallar koymuş, hatta beni açık açık bu kurallar çiğnenirse evinden atılmamla bile tehdit etmişti.

   Örneğin; asla Zayn lafı açılmayacaktı. Düşüncesi bile yasaktı. -Lafı açılmaması bir yana, düşünme konusundaki istikrarımı tahmin edebilirsiniz.-

   Ağlamak yoktu. Gözlerimin buğulanması bile kural ihlali sayılırdı.

   Babamla konuşup Zayn bana ulaşmaya çalışırsa yerimi asla söylememesini özellikle belirttikten hemen sonra telefonumu kapatmış ve onun tabiriyle 'Eski Elizabeth'e Dönme Kampı' diye adlandırdığı zımbırtı bitene kadar açmama yemini ettirmişti. Önemli bir şey olursa babam bana Logan'dan ulaşacaktı, ya da onun babasından, her neyse.

   Hüzün getirecek kasvetli müzikler yasaktı. Hatta haftaya başlayan yarışma provalarına kadar müzik bile dinlemek yoktu.

   İnternet kesinlikle girilmeyecekler listesinin başını çekiyordu. Zaten kullanmıyordum ama beni bilgisayarının yakınından bile geçirmiyordu.

   Film izlemek bile şartlıydı. Aşk filmleri olmayacaktı. Bana bir şeyler hatırlatacak filmlere erişimim yasaktı. Daha çok silahlı, kavgalı ve ana kadrosunun orta yaşlı erkeklerin olduğu filmlere izin vardı. Mesela Cehennem Melekleri bunlardan biriydi. Buraya geldiğimden beri iki kere izlemiştik ve ben artık kusmanın eşiğindeydim.

   Fazla uyumak yasaktı. Bu kurala uymakta kendi de biraz zorlansa bile, sabahın erken saatinde beni kaldırıyor, bahçelerinde saçma spor hareketleri yaptırıyordu. Ona göre bu zihinle birlikte bedeni de açma aktivitesiydi.

   Kurallar sonucunda kendimi askeri kampta gibi hissetsem de, Logan'ın ana görevi depresyona girmemi engellemekti ve bunu başardığını da söyleyebilirdim. Genellikle bana kafamı kurcalayacak şeyler veriyordu. Bazı şeyleri düşünmememi sağlayacak şeyler.

"Yeter artık. Şu lanet kıyafetlerini al ve bana tişörtlerimi geri ver! Hemen ver! Çıkar onu! " Ben yatağında uzanmış tırnağıma oje sürmeye çalışıyorken, Logan hızla odaya dalmış, elinde tuttuğu çantayı bana fırlatmıştı. Belime çarpan çantayı yanıma çekerken önce bağıran Logan'a, ardından da üzerimdeki tişörtüne baktım.

"Hadi ama! Bu tişört benim favorim!" Logan hızla yanıma geldi ve tişörtü eteklerinden tutarak çekiştirdi.

"Benim de öyle. Şu lanet kollarını kaldır, Elizabeth!" Ona gözlerimi devirdim ve kollarımı kaldırarak tişörtü ona verdim. Çantayı açtım ve bana getirdiği kıyafetlerin içinden bir tişört alarak giydim.

"Kampın bok gibi. Bunun farkındasın, değil mi?" Logan sinirle bana baktı. Dört günün ardından harika zamanlar geçirdiğimizi düşünülürdü fakat ikimiz birden ara ara sabır taşmaları yaşayıp aynı evin içindeki kardeşlere dönüyorduk.

"Bana hakaret etme. Hem daha asıl can alıcı noktaya gelmedik." Gözlerimi devirdim ve bu sefer yatağa sırt üstü uzanarak ona doğru homurdandım.

"Üç gün sonra gidiyorum. Hızlı olsan iyi edersin." Logan sinirini üzerinden atamazken ağzının içinde bir şeyler homurdandı ama ben tam olarak ne dediğini anlamadım ve çok da umursamadım açıkçası. Sabah egzersizlerinin ardından onun hazırladığı kahvaltımızı yemiştik. O evime gidip geldikten sonra yapacak bir şey yoktu. Fakat bir anda Logan konuşunca odaya doğru dalmış bakışlarımı ona çevirmiştim. 

SPACE / z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin