Sırtım göğsüne yaslıyken hava çoktan kararmış, yaz mevsiminde olmamıza rağmen birden soğumuştu. Londra'nın belirsizliklerle dolu olan havası, sabah güneşe küçük açarken, akşam bir anda yıldırımları davet edebiliyordu.
"Annen nerede?" İnce yorganı üzerime doğru biraz daha çekerken arkamda sakince uzanan Zayn'e yapabildiğim kadar sokuldum. Bedenimi saran kolu sıkılaştırken, bütün bedenimin mayıştığını hissedebiliyordum.
"İşi için New York'a gitti. Birkaç gün burada olmayacak." Zayn'in bedeninin gerildiğini dört bir yanımda hissedebilmiştim.
"Burada yalnız kalmayı planlamıyorsun, değil mi?" Başımı çevirerek ona baktım.
"Tabii ki de burada kalacağım." Zayn birden doğruldu ve sinirle bana baktı.
"Saçmalama, Elizabeth. Burada yalnız kalamazsın. Sen benim için çok önemlisin, bunu herkes biliyor. Ne kadar ayrılmış olarak görülsek de seni yalnız yakaladıkları an zarar vermekten asla çekinmezler. Babanın evine geç." Kaşlarımı çattım ve ben de doğruldum. Eğer ayrılmış olarak görülüyorsak neden bana zarar vermek isterlerdi ki?
"Ben yine bir şey bilmiyorum. Bana hiçbir şey anlatmıyorsun. Neyin tehlikeli olup olmadığını kestiremiyorum bile. Neden anlatmıyorsun? Zaten yeterince tehlike altında değil miyim?" Zayn uyaran bakışlarla bana baktı.
"Elizabeth." Omuz silktim ve konuşmaya devam ettim. Neler olduğunu öğrenmeden nasıl davranmam gerektiğini bilemezdim.
"Bana anlatmalısın. Buna mecbursun Zayn. Eğer ipin ucunda kişi bensem neler olduğunu bilmeliyim." Zayn nefesini vererek omuzlarını düşürdü. Çaresiz bakışları benimkileri buldu.
"Sorun çıkarmanı istemiyorum." Ona gözlerimi devirdim. Hafızasını kaybetmiş bir kız nasıl bir sorun çıkarabilirdi ki?
"Nasıl bir sorun çıkarmamı bekliyorsun?" Söylediklerinin saçmalığının farkına vararak yeniden yatağa uzandı ve beni kendine çekti. Bu anlatacağı anlamına mı geliyordu?
"Daniell ile aramda senin vurulduğun günden kalmış kapanmamış bir mesele var. Ne olduğunu sorma, bunu sana şimdi anlatmayacağım." Anlatmaması canımı sıksa da devam etmesi için başımı salladım.
"Beni yıkmak istediğini düşünüyordum ama sen benim evimdeyken seni yakaladığı zamanı hatırlıyor musun? İşte o gün bana bir teklif sundu. Onun bölgesine geçmemi istiyordu. Yani beni istiyordu." Bahsettiği günü hatırladığımda o gün yaşadığım korkuyu yeniden yaşıyormuşum gibi hissetmekten kendimi alıkoyamadım. İrkilirken tüm dikkatimi Zayn'de tuttum.
"Sana ve guruba zarar vermekle beni tehdit etti. Hatta ciddi olduğunu göstermek için de Louis'i aldı ve onu gözlerimin önünde öldüresiye dövdü. Onun yerine seni koyabileceğini söyledi. Sevdiğin insanların gözünün önünde acı çekmesi ve senin hiçbir şey yapamaman, bu berbat bir şey." Kendimi onun yerine koymaya çalıştım. Ama daha aydınlanmamış noktalar vardı.
"Bana verdiği süre dolarken asıl amacını bulamamıştım. Ben de belki yanında olursam nedenini bulabilirim diye düşündüm ve arkamda herkesi bırakarak onun tarafına geçtim. Amacım insanların zarar görmesini engellemekti." Kaşlarımı çattım.
"Yani benden bu yüzden ayrıldın?" Zayn saçlarımı hafifçe okşamaya başladı.
"Hayır. En ufak bir zorlukta arkamda bırakabileceğim biri değilsin. Bana kalsa senden ayrılmaz, seni olaylardan uzak tutardım. Ama Daniell seni bir pürüz olarak gördü. Bu yüzden senden ayrılmam ve senin kötü görünüyor olman gerekiyordu. Çünkü görmesek de Daniell'in bir gözü muhakkak senin üzerinde. Sana araba çarpacakken karışamamamın ve benzinlikte tepki veremememin nedeni her yerde Daniell'in adamlarının olmasıydı." Birden başımı göğsünden kaldırdım ve ona baktım. O gece orada mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPACE / z.m
FanfictionKimseyi tanımadığın bir boşlukta kime güvenebilirsin? #1. Kitap