Hıçkırıklarımın arasından gözlerine baktım. Ciddi miydi? İçimi çekerek kendime gelmeye çalıştım. Gözlerindeki korku fazlasıyla belirgindi. Beni kaybetmekten mi korkuyordu? Bu bir oyun da olabilirdi.
"Sen ciddi misin?" Daha gerildi ve başını sallamaya çalıştı. Elimin tersiyle gözlerimi sildim ve ayağa kalktım. Zaten evimin yakınlarındaydık. Destek alabilmek için en yakın olduğumuz evin engin duvarlarından birine doğru adımladım ve kesik nefeslerimin arasından usulca duvara tırmanıp oturdum. Sakinleşmem gerekiyordu.
Zayn yüzündeki çoktan yıkılmış ifadesiyle birlikte bana doğru yaklaştı ve gövdesini duvardan aşağıya sallandırdığım bacaklarıma yaslayarak gözlerimin içine bakmayı sürdürdü.
"Söyle o zaman. Beni kim vurdu?" Parmakları göz altlarımdaki göz yaşlarını sildi ve gözlerime sevgiyle baktı.
"Dan, yani Daniell." Tanıdık gelmediği için kaşlarımı çattım. Bu ismi ilk defa duyuyordum.
"O kim ve neden beni vurdu?" Parmakları kaşlarıma kaydı ve onları düzeltirken sakin bir ses tonuyla sorumu cevapladı.
"Benim yanıma gelirken karşılaştınız. Seni korkutmak istemiş. Yanınıza geldiğimde seni çoktan vurmuştu. Seni gördüğüm an düşmek üzereydin ve seni yakalamak için koştum ama tutamadım. O sırada da Dan kaçmıştı zaten. Başını çok sert vurmuş, orada bayılmıştın. Sonrasını biliyorsun." Kaşlarım yeniden çatıldı. Eksik parçalar varmış gibi hissediyordum.
"Bunu neden gizlemek istedin? Bunun için bana demediğini bırakmadın." Hafifçe başını iki yana salladı. Gözleri hala benimkilere sabitti, neler hissettiğimi yüzümden okumak istiyor gibi bir hali vardı.
"Seni yakalayamadığım için kendimi suçlu hissediyordum. Hâlâ da öyle hissediyorum. Yaşanan her şey benim suçummuş gibi." Tepki vermeden öylece durdum. Benden bir karşılık alamadığında, bastırdı.
"Beni terk etmeyeceksin, değil mi?" Derin bir nefes aldım. Onu seviyordum. Bu inkâr edilemez bir gerçekti. Hem gerçekleri de öğrenmiştim, bu saatten sonra bu bilginin karşısında yapabileceğim bir şey yoktu. Gözlerine bakarken dudaklarımı büzdüm ve gözlerine bakarken mırıldandım.
"Bilmem ki." Yüzündeki gerginlik anında dağılırken yerini güzel bir gülümsemeye bırakmıştı.
"Öyle mi? Beni terk etmemen için seni ikna edebilirim." Ona gözlerimi devirdim ve oturduğum duvardan inmek için hamle yaptım. Bacaklarımda olan kolları inmemi engellemiş beni duvara daha da sabit oturtmuştu. Şu an en son isteyeceğim şey; komşumuzun duvarında Zayn ile öpüşmekti.
Zayn bana yaklaşırken onu omuzlarından kavradım.
"Seni bir şartla affederim." Tek kaşı havaya kalkarken, devam etmem için başını salladı.
"Seninle bir günümüzü gerçek sevgililer gibi geçireceğiz. Sen," Ellerimle havada hayali bir tırnak açtım.
"Kötü çocuk kimliğinden sıyrılacaksın ve romantik Zayn olacaksın." Dudaklarına arsız bir gülümseme yerleşirken, bacaklarımdaki eli sıkılaşmıştı.
"Koltukta film izlerken seni öpmeye başlayacağım ve benimle birlikte olacaksın. Eğer sonunda bu olacaksa kesinlikle kabul ediyorum." Yüzünü beni öpmek için yaklaştırdığında yüzümü çevirdim ve onu üzerimden ittim.
"Bu gerçekleşmeyecek. Şimdi eve gitmeliyim. Adam geldi ve onunla tanışacağım." Kaşları çatılırken uzanıp alnıma ufak bir öpücük bıraktı.
"Laflarına iyi cevap ver. Seni ezmesine izin verme sakın." Ellerini dar pantolonunun ceplerine koyduktan sonra hızla uzaklaştı. Dediklerine anlam veremezken ben de eve doğru yürüdüm ve çantamdan anahtarları aramaya koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPACE / z.m
FanfictionKimseyi tanımadığın bir boşlukta kime güvenebilirsin? #1. Kitap